Temsil edilen kırsal bölgede yeni iş imkanlarının yaratılması, sosyal yaşam ve iş koşullarının iyileştirilmesi
CİDE YEREL EYLEM GRUBU DERNEĞİ
2016
Bölgesel
-
Atakan Akman
SERDAR KAPTAN
(532) 727 2300
[email protected]
Kasaba Mahallesi Vali Murat Bey Sok. 12/2 Cide/Kastamonu
(366) 866 2300
[email protected]
http://www.cideyeg.com.tr
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten. Çocuklar burada hayata daha sıkı sıkı tutunacaklar inşallah. Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
aa DEVAMINI OKU
s DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
s DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Referans olarak beni yaz lütfen :) DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Bu ekibin sunduğu şeyi hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim çalışmasına katılmıştım ve grup, organizasyon, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek hazırlamak ve yemek her şey çok güzeldi. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU Ankara İli 2. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sayı : 73799008.Sos. Hizm. Bir. 25/10/2016 Konu: ANTES VAKFI REFERANS İLGİLİ MAKAMA Dr. Sami Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Sosyal Hizmet Birimi 16.02.2011 tarihli Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi kapsamında oluşturulmuş bir hastane birimidir. İlgili yönergenin birim sorumlusunun görev ve sorumluluklarını belirleyen 11.maddesinin g fıkrasında “Sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin katkı ve katılımlarını sağlar ve hizmetlerini düzenler” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm kapsamında yaklaşık 3 yıldır ANTES(ARİF-NEVİN TAMAÇ) Vakfı ile ortak bir çok proje ve çalışma yürütülmektedir. ANTES Vakfı düzenlediği kermes ve sergilerden gelen gelir ile hastanemizde tedavi gören çocuklara yönelik katkılarda bulunmuştur. Çeşitli cihaz temini, sosyal etkinlikler (yeni yıl, 23 Nisan Şenliği vb), ayni yardımlar (ihtiyaç sahibi hasta ve yakınları için pijama, kıyafet, iç çamaşırı vb) bu katkılardan bir kaçıdır. Son olarak 23 Nisan 2016’da yapılan Geleneksel 23 Nisan Şenliğimizin organizasyonuna çocukların yattıkları servislerin balon dekorasyonunu yaptırarak katkı vermişlerdir. Bu yazı 25.10.2016 tarihinde ANTES Vakfının hastanemize yaptığı çalışmaları belgelendirme amacıyla düzenlenmiştir. HAŞİM KİRAZ SOSYAL HİZMET UZMANI TIBBİ SOSYAL HİZMET BİRİM SORUMLUSU DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Öğretmenim, ben orayı çok sevdim. Çok sıcak kanlıydınız. Resimler yaptık; karakter yarattık. Oyun oynayarak tiyatro gibi şeyler yaptık. Bunların bana bir faydası oldu mu? Evet oldu, hayata bakış açımı değiştirdi. Yani hayata daha farklı bağlandım. Birçok arkadaş edindim sayenizde. İyiki gelmeyi kabul etmişim. Bir aile olmuştuk. Her şeyden çok hoşlandım. Siz çok iyi biriydiniz. Gönüllü ablalarım ve abilerim bizimle çok ilgilendiler. Umarım sizi üzecek bir şey yapmamışımdır. En kısa zamanda görüşmek üzere. DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
Başka Bir Okul Mümkün Derneği; çocuk haklarını hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve ticari kar amacı gütmeyen okul öncesi ve ilk okulların kurulması ve bu modelin ülke çapında yaygınlaşması için çalışmalar sürdürmektedir. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Bu ekibin sunduğu şeyi hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim çalışmasına katılmıştım ve grup, organizasyon, program, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek hazırlamak ve yemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. Ben hiçbir mücadelenin, parçalanmış şekilde yürütüldüğünde başarıya erişebileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla Kaos GL’nin en başından itibaren yürüttüğü politika da bu anlamda çok önemli. İlk kurulduğu zamanlarda, bir eşcinsellik bilinci oluşturmaya çalıştı, çünkü bu gerekliydi. Ama bunun yanında Kürt hareketiyle, kadın hareketiyle, insan hakları hareketiyle bağlantı kurmak için de daima mücadele etti, işbirliği yapmaya çalıştı. Kaos GL’nin dosya konuları da artık çok çeşitli ve geniş zaten. Aklıma gelenler arasında “direngezi”, “Mültecilik ve Göç” gibi sayılar var. Bunlara baktığımızda, eşcinsellerin mücadelesi diğer mücadelelerle bir ilişkisi olduğu açık. Eşcinsellerin kendi kamusal alanında diğer konulara, insanlara dair yer açmaları söz konusu. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Devletin eşcinsellere yönelik hiçbir şekilde özel politikası yok. Çünkü devlet eşcinselliğe karşı. Tabi açık eşcinsel olarak iş bulmak kolay değil. Devletten herkese eşit yaklaşım isterdim bir şey isteme hakkım olsaydı. Hem yasalarca, hem de toplum tarafından kabul görmek isterdim. Ama heteroseksist ve homofobik toplumlarda öncelik yasalar olmalı. Çünkü sırtımızı dayayacağımız hukuki bir güvencemiz olursa, o yasalar bizi zorda kalınca ve de biz talep edince bizi korur. Ama yasalar olmayınca toplum da haklarımızı suistimal eder, yargı da topluma göre karar verir. Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Canım oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg olarak sezaryen ile dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Kuvözde kaldığı süre içinde hiç kilo almadı. Taburcu olduktan sonra kesinlikle anne sütü vermemem gerektiği, sebebinin ise kan şekerinin düşmesi olduğu doktor tarafından söylendi. Ve neredeyse 1 yıl aynı hastaneye kontrole götürdüm. Kontrole götürdüğümde kilo ya da fiziki gelişimine baktılar. Oysa ki Mert 1 yaşına gelmişti, emeklemiyor ve oturamıyordu. Doktorumuza sorduğumda "küçük doğdu" yaşıtlarını geç takip eder dedi. Bizim de aklımıza kötü bir şey gelmedi. Mert artık 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Fizik tedavi görmemiz gerekiyordu. Ben hala işin ciddiyetini anlamıyordum. Mert beni anlıyor, konuşuyor ve çevremdeki herkes geç yürür diyordu. Aslında bu söylediklerim benim için bahane, konduramadım yakışmadı bitaneme... Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'na başvurduk ve kabul edildik. Yeni ve bambaşka bir başlangıç oldu hayatımızda. Haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Fizyoterapistim farkında olmadan ona güvenmemi sağladı. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Aslında bütün dünyam yıkılmıştı ve Mert'in rahatsızlığından ilk başta kimseye bahsetmemiştim. Daha sonra anlatmaya ihtiyaç duyduğumda ise kimse anlamamıştı. Anladım ki kocaman bir kalabalığın içinde tek başımayım. Ama benim yalnızlığım veya umutlarımın yıkılması o kadar da önemli değildi. Önemli olan oğlumun sağlığı ve yarın büyüdüğü zaman gözlerinin içine rahatça bakabilmemdi. Onun için elimden ne gelirse yapmamdı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyor ve yarınlarımdan korkuyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor, o hafta sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tabiri caizse kararan umutlarımın yeniden aydınlanması için ışık tutuyor ve bana yol gösteriyor. Ben de bu yolda hiç tereddütsüz ilerliyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor." Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Mert'in Annesi, Cevriye Hanım DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Boran 2005 yılında aramıza katıldı. Sekiz aylıkken doktoru Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. İlk zamanlar sadece emeklemesi ve yürümesi üzerine çalışmalar yapıldı, bir yaşını tamamladıktan sonra ise Boran’daki farklılığın sadece fiziksel olmadığı, mental gerilik olduğunun farkına varıldı. Göz kontağı kurmuyor, sesler çıkarmıyor, yönergelere cevap vermiyordu. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Bir kaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Bu iki yıllık süreç içerisindeki Boran’ın gelişimi bizim için çok büyük bir adım oldu. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın Boran için doğru adres olduğunu öğrendik. Vakıf bünyesindeki Rehabilitasyon Merkezi bu alanda ciddi bir açığı kapatmaktadır. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. Bizim için bir umut oldular. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda kurumunuza başladı. Bu olay sayesinde kızımız ve biz farklı bir dünya olan problemli çocukların, gençlerin profesyonelce eğitilip, bakımlarının yapıldığı, sağlıklarının iyi bir şekilde takip edildiği kurumunuzla tanışmış olduk. Daha önce böyle bir kurumun varlığından haberdar değildik. Kızımız havuz ve suyla ve biz de hidroterapiyle ilk olarak kurumunuzda tanıştık. Ders için gerekli materyalleri temin edip ilk derse başladığımızda, kızım suyu çok sevdiği ve daha önce nasıl bir ortamla karşılaşacağını ve orada ne gibi şeyler yapacaklarını konuştuğumuz için çok problem yaşamadık. Kızım ortamı görünce ve öğretmeninin sıcaklığı ile kolay uyum sağladı. Suyla ilk tanıştığında ve ilk birkaç hafta kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Eğitmeninin verdiği komutları yerine getiremiyordu. Sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Mesafe algısı ve odaklanma ile el - göz koordinasyonunda problemimiz vardı. 1 yıldır kurumunuza geliyorum. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Bizde bunu kurumunuza borçluyuz. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Kurumunuzda bu eğitimle tanıştı ve sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve kurumunuza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygıla DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yriyorda bunu gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Ülkemizin ilk ve tek İlaçsız Rehabilite Programını uygulayan Kurtuluş Vakfı , Uyuşturucu Bağımlılığı konusunda %84 başarısıyla yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hiç ilaç kullanılmadan gençlerimizi topluma kazandırıyor ve kendinden emin bireyler haline getiriyoruz. DEVAMINI OKU
Ülkemizin ilk ve tek İlaçsız Rehabilite Programını uygulayan Kurtuluş Vakfı , Uyuşturucu Bağımlılığı konusunda %84 başarısıyla yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hiç ilaç kullanılmadan gençlerimizi topluma kazandırıyor ve kendinden emin bireyler haline getiriyoruz. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV Mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'i mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
WERWER DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Sanat eğitmenliği yapıyorum ve profesyonel hayatımın önemli bir kısmı özel bir okulda ve STK projelerinde sanat eğitmenliğiyle geçiyor.Sanat eğitmeni olmadan önce SKYGD'nin Diyarbakır'da yürüttüğü eğitmen eğitimi projelerine katılımcı olarak dahil oldum. Orada aldığım eğitimler ve daha sonra sahada edindiğim bilgiler dahilinde kendim sanat eğitmeni olarak projelere dahil oldum. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Darüşşafaka Eğitim Kurumları, 20 Eylül'de 121'i yeni toplam 952 öğrencisiyle yeni ders yılına başladığında Emre, onların arasında yoktu. Ders yılı başladıktan yaklaşık bir ay sonra ise adeta bir mucize oldu. Şenesenevler Rezidans'ta yaşayan ve geçtiğimiz sene yaptığı bağışla fazladan 10 öğrencinin Darüşşafaka'ya alınmasını sağlayan Halidun Tınaztepe, bu yıl da fazladan alınacak bir öğrencinin sekiz yıllık tüm eğitim masraflarını karşılayacağını Cemiyet'e bildirdi. Yeni eğitim-öğretim yılına başlandıktan yaklaşık bir ay sonra Emre’nin ağabeyinin telefonu çaldı ve Emre’nin Darüşşafaka’ya kabulü bildirildi. Aynı günün akşamı Emre ve ağabeyi, ilk otobüsle İstanbul’a geldi. Darüşşafakalı Emre Artık, Darüşşafaka Ortaokulu 1. sınıf öğrencisi olan Emre, öyküsünü şöyle anlatıyor: "12 kardeşiz, ben de 11. çocuğum. En büyük ağabeyimle yaşıyordum. Üçüncü sınıftayken ağabeylerimden biri Darüşşafaka Sınavı'na girmemi istedi. Onun üniversiteye giden kızı da beni çalıştırmaya başladı. Bu yıl sınava girdim. Sonuçlar açıklandığında Darüşşafaka'yı aradık. Ne yazık ki listelerde adım yoktu. Kazanamadığım için çok üzülmüştüm. Bunun üzerine ağabeyim Zaferler Ortaokulu'na kaydımı yaptırdı ve beni bir yurda verdi." "Büyük bir şans..." Eğitimine Van'da devam ederken Darüşşafaka'dan gelen bir telefonla hayatı değişen Emre, şöyle konuşuyor: "Yaklaşık bir ay sonra Darüşşafaka'dan ağabeyimi arayıp, okula kabul edildiğimi bildirmişler. Ağabeyim gelip, beni yurttan aldı. İlk otobüse bilet aldık. İstanbul'a gelirken önce heyecanlandım, biraz da korktum. Sonra kendi kendime, 'heyecanlanacak ya da korkacak bir şey yok. Sadece ailemden uzak kalacağım ama hiçbir şeyim eksik olmayacak. Pek çok çocuğun sahip olmadığı imkanlara sahip olarak okuyacağım. Bu büyük bir şans' dedim." Bir ay geç başlamanın yarattığı ders kaybının telafisi için harıl harıl çalışan Emre, "Geç başladığım için derslerde biraz zorlanıyorum ama benim için özel program uygulanıyor. Derslerim bittikten sonra ek çalışmalar yapıyorum. Öğretmenlerim bire bir beni çalıştırıyor" diyor. En sevdiği dersin matematik olduğunu belirten Emre'nin hedefi ise pilot olmak: "Önceleri astronot olmak istiyordum ama 'Türkiye'de hiç kimse astronot olamamış, ben nasıl olabilirim?' diye düşününce pilot olmaya karar verdim. Yine de uzayla ilgileniyorum, çünkü çok merak ediyorum. Burada planetaryum ve gözlemevi olduğunu öğrendiğimde çok mutlu oldum. Belki yeniden astronot olmayı düşünebilirim." Bu yıl basketbol kulübüne başlayan Emre, ek dersler nedeniyle antrenmanlara her zaman katılamamaktan yakınsa da şimdiden önümüzdeki yılların etkinlik planını yapmış bile: "Gelecek sene basketbol antrenmanlarını hiç kaçırmayacağım. Ayrıca model uçak kulübüne gireceğim. Bir de gitar çalmak istiyorum." Sınıf arkadaşlarıyla çabucak kaynaştığını anlatan Emre, "Hepsi benim açığımı kapatmam için destek veriyor" diyor. Hafta sonlarını bazen İstanbul'da yaşayan ablasının yanında geçirdiğini ifade eden Emre, "Ama daha çok okulda kalıyorum. Daha eğlenceli oluyor. Cumartesi origami kulübüne gidiyorum, ders çalışıyorum. Pazar günü ise gezilere katılıyorum. İstanbul'a ilk kez geliyorum ama çabuk uyum sağladım. Sadece havası biraz kirli..." Artık geleceğe daha umutla baktığını kaydeden Emre, üniversiteyi yurt dışında okumayı istiyor. Koşulları taşıyan tüm öğrencilere Darüşşafaka Sınavı'na davet eden Emre, "Burada her şey çok farklı... Daha önce okuduğum okullara hiç benzemiyor. Ama beni en çok şaşırtan şey 'sevgi' oldu. Burada herkes birbirini seviyor, koruyor. Öğretmenlerimiz, ablalarımız, ağabeylerimiz bizimle ilgileniyor. Oysa eski okulumda bizi kendi başımıza bırakırlardı. Burada ise her zaman bizimle ilgilenen, yönlendiren birileri var. Bir de yemekler çok güzel" diye duygularını ifade ediyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım."Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. 29 Mayıs'ta Sivas'ta sınava girdi. Dedesiyle birlikte götürdük. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Bak, ben liseyi bitirdim, ola ola tahsilli çiftçi oldum. Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." 2010'da ikinci evliliğini yapan ve bu evlilikten de bir çocuğu olan Sevgi Hanım, "Diyar için kardeşinden ayrılmak da zor oldu, çünkü benden fazla ilgilendi. Eşim de Diyar'ın Darüşşafaka'ya gitmesini destekledi. 'Okuyup, kurtulsun çocuk' dedi. Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi, yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Ben de ilgilendim. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde üst düzey yönetici olarak görev almaktayım. SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesini her alanda takip ediyorum. SERÇEV'in mücadele ile yapılan tüm çalışmalarını ve çocuklara verdikleri değerleri yakinen takip ediyor ve taktir ediyorum. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Engelsiz Bir Aile "SERÇEV" Serebral palsili bireylerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek bu sorunların çözümlenmesi gerektiğini düşünen serçev, 2002 yılında serebral Palsili bireylere sahip aileler tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan bugüne serçev ailesi, serebral Palsili bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması, akranları gibi yaşamlarını sürdürmeleri, başarılarının fark edilmesi için gece gündüz demeden dur durak bilmeden kocaman yüreklerin birleşimiyle muhteşem çalışmalara imza atmıştır atmaya devam ediyor. Bu değerli ailenin Kocaman yürekleri, yılmadan, bıkmadan ellerini taşın altına koyarak serebral Palsili bireylerin en verimli şekilde haklarından yararlanması için ciddi bir şekilde mücadele ediyor. Uzun lafın kısası "HERKES İÇİN KALİTELİ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM" diyen dernek ekibi birçok sorunu zaferle sonuçlandırdı ve sonuçlandırmaya devam ediyor. Haydi sizde haklı zaferler elde eden yüreği kocaman olan bu güzel aileye katılarak daha çok serebral Palsili bireye ulaşmak için muhteşem çalışmaların üretilmesine destek olun. SERÇEV'E KATIL ENGELLERİ KALDIR!!! DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
Yaklaşık 2 yıldır dernekle alakalı tüm faaliyetleri aralıksız takip etmekteyim, çok düzgün ve topluma faydalı işler yapmaktalar. Açık Açık platformuna çok büyük katkı sağlayacağına inanmaktayım. Saygılarımla Turan Şahin DEVAMINI OKU
Debra derneği ile daha önce ortak bir çalışma yaptık okulumuzda bir kampanya başlattık ve kelebek hastalarına medikal yardım toplayıp dernek yöneticileri ile birlikte hastalara ulaştırdık müthiş bir duyguydu çok iyi bir dernektir. DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Serçev; tüm zorlukları ve kolaylıkları, sevinçleri ve üzüntüleri, başarıları ve başarısızlıkları; ırk,din,dil,fikir ayrılıkları gözetmeksizin kollarını açan, tüm serebral palsili çocukları ve ailelerini sarıp sarmalayan büyük yürekli bir ANNE'dir. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Özel bir şirkette yönetici olarak görev almaktayım. Oy ve ötesi birliğinin yönetim kurulu üyesiyim. SERÇEV'le tanıştığım günden bugüne kadar yaptığı çalışmaları taktirle takip ediyor. Eğitim almak her çocuğun hakkıdır ilkesi üzerinden çalışmalarına devam eden derneğin meslek edindirmeye yönelik gerçekleştirdiği SERÇEV Engelsiz Meslek Lisesi projesinin donanımı için yapılan tüm çalışmalarını destekliyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
ÜSAEP benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik.Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti.Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti.Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi.Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım.Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi.Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular.Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar.Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta.Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti.Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı.Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin ölümcül hastalıklarla mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim.Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar.Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllü çalışanıydım. Mustafa'nın dilek hazırlıkları devam ederken birkaç 'dilek alımı' ve 'dilek gerçekleştirme' görevlerinde yer aldım.İstanbul Bahçelievler'de 7 yaşındaki Ahmet'i minopolise götürdük , gönlünce eğlenip hediyelerin tadını çıkarmıştı.Bana o kadar alışmıştı ki eve bırakırken benim gitmemi istememişti.Sonraları Esenyurt'ta Merve'nin yanına gitmiştik dilek alımı için , kısa bir süre sonrada dileğini gerçekleştirdik.En büyük hayali olan profesyonel fotoğraf makinesi hediye edilmişti ve o makineyle bizi çekerkenki mutluluğu görülmeye değerdi. Gittiğimiz dilek alımları ve dilek gerçekleştirmelerinde tanıştığım anne ve babaların duygularını çok iyi anlayabiliyordum.Kimisinin durumu Mustafa'dan daha ağırdı kimisininki ise daha hafif , ama görüştüğüm ailelerin çoğuyla hemen hemen aynı acıları çekmiştik , dolayısıyla çok rahat empati kurabiliyordum ve çocuklarının mutlu olmalarını ne kadar önemsediklerini çok iyi biliyordum. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu.İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken.Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den.Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu.Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın.Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi.Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı.Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti.Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti.En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi.Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi.En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı.Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
MUSTAFA BİR DİLEK TUTTU VE ÇOK MUTLU OLDU :) Herkese merhabalar , ismim Metin ÖĞCÜ , 'Bir Dilek Tut' derneği ile oğlum Mustafa Alper ÖĞCÜ'nün hastalığı vesilesiyle tanıştım. Mustafa henüz 2.5 yaşındayken ve o güne kadar her şey yolunda gidiyorken ansızın 'lösemi' hastası olduğunu öğrendik.Çok büyük bir üzüntü ve çöküntü yaşamıştık. Hastalıkla ilgili pek bilgimiz yoktu , tv'lerde reklam aralarında gördüğümüz ve çoğu zaman önemsemediğimiz maskeli çocuklardan anımsıyorduk sadece. Uzun ve zorlu tedavi süreci başlamıştı. Kemoterapi ve diğer ilaçlar Mustafa'yı fiziksel olarak değiştiriyor ve bu durum bizi çok üzüyordu. Önce saçları ve kirpikleri dökülmeye başladı sonrasında ise vücudunda şişlikler görüldü ve yürüyemeyecek kadar halsizleşmişti. 2.5 sene kadar süren tedavi sonucu sağlığına kavuşmuştu , saçları uzamış vücudundaki şişlikler inmiş ve gücü kuvveti yerine gelmişti. İlkokula bile başlamıştı. Tedavisi bittikten 19 ay sonra rutin kontroller sırasında hastalığının tekrarladığını öğrendik , tam anlamıyla yıkım olmuştu bizim için. İlk tedavideki aynı zorlu süreçleri tekrar yaşayacaktık üstelik. Mustafa okula devam edemedi , ilk tedaviden farkı bu kez ilik nakli olmak zorundaydı.Yani Mustafa'nın sağlığına kavuşması kesin olmamakla birlikte ilik nakli olmasına bağlıydı. Kardeşinden , annesinden ve benden alınan örneklerle Mustafa ile uyumluluğumuz araştırıldı ve maalesef ilik uyumluluğumuz istenilen düzeyde çıkmadı.Diğer akrabalar araştırıldı , Türkiye ve Dünya çapında araştırma başlatıldı ama sonuç yine olumsuz çıktı.Mustafa'ya tekrardan kemoterapi başlanmıştı ve bu tedavimiz çok şükür iyi gidiyordu. Hastalığını ilk öğrendiğimiz temmuz 2012'den bu yana yaklaşık 4,5 sene geçmişti. Bu süre zarfında Mustafa ve biz çok yıpranmıştık.Mustafa'nın sağlığı açısından kalabalık ortamlara çıkamıyorduk , ailece misafirliğe gidemiyorduk ve bizede kimse gelemiyordu.Mustafa'nın durumunu gördükçe , çektiği acılara yakından tanık oldukça anne baba olarak kahroluyorduk. Doktorumuz Mustafa ile yakından ilgileniyordu , bize 'Bir Dilek Tut' derneğinden bahsetti. Bu tarz hastalıklarda hastanın moralinin yüksek olmasının önemini vurgulayarak , bu dernekle irtibata geçmemizi önerdi. Bende öncelikle internetten 'Bir Dilek Tut' derneği hakkında araştırma yaptım. Dilekleri gerçekleşen çocukların yüzlerindeki mutluluk çok etkiledi beni.Hemen telefonla arayarak iletişime geçtim. Aslı BATTAL hanımefendi ile görüştüm , kendisi bana Mustafa ile görüşmek için ileri bir tarihte eve gelip tanışacağız dedi. Kısa bir süre sonra eve iki genç abla geldi ve Mustafa'nın dileklerini sordular. Mustafa ile hem sohbet ettiler hemde oyun oynadılar. Mustafa'nın sevinci görülmeye değerdi,gözlerinin içi gülüyordu adeta. Çok mutlu olmuştu ,bu mutluluğu uzun süre devam etmişti. Artık dileğinin gerçekleşeceği ve ablalarıyla tekrar görüşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Mustafa'nın bu mutlu halleri bizleri yani anne babasını çok mutlu ediyordu. 'Bir Dilek Tut' derneğinin hayati tehlikesi olan hastalıklar ile mücadele eden çocukları mutlu etmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu yakından görmüştüm ve bende bu derneğin bir parçası olmak istedim. Bu isteğimi dernek merkezine ilettim ve sağ olsunlar beni kırmadılar. Artık bende 'Bir Dilek Tut' derneğinin gönüllüsüyüm. Dilek gerçekleştirme günü yaklaştıkça Mustafa'nın heyecanı daha da artıyordu. İçi içine sığmıyordu , bu halleri bizimde hoşumuza gidiyordu. 'Bir Dilek Tut' derneği Mustafa'nın hayatına girdikten sonra morali çok yükselmişti ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Dilek gerçekleştirme gününü beklerken Ankara Türkök'ten bizi çok mutlu eden bir haber geldi , Mustafa'nın iliğine %90 uyumlu olan biri bulunmuştu İngiltere'den. Doktorumuzla görüşüp hemen resmi prosedürlere başladık.Yaklaşık 2 ay içerisinde ilik nakli olacak Mustafa.. Dilek gerçekleştirme günü geldi , dilek alımındaki ablalar yoktu ama en az onlar kadar şirin tam 4 abla ve 1 abisi gelip bizi evden aldılar , Mecidiyeköy'deki Trump Towers'a kidzmondo eğlence merkezine geldik , Mustafa istediği oyuncağa istediği kadar biniyordu ve bir yandan ablalarıyla ve abisiyle hoşça vakit geçiriyordu. Mutluluğu yüzüne yansımıştı , gözlerinin içi gülüyordu Mustafa'mın. Öğle vakti gelip Mustafa acıktım deyince en sevdiği yemekler olan pizza ve tavuk sipariş edildi. Yemek esnasında hediyeleri geldi , Mustafa'nın sevinci dahada katlanmıştı. Onca acılar çektikten sonra Mustafa'yı bu derece mutlu görmek beni çok etkilemişti. Hele ki ilik nakli öncesi böylesine mutlu olması beni dahada mutlu etti. En son hediye olarak en çok istediği 'Play Station 4' getirildi. Mustafa o an mutluluktan havalara uçacak gibiydi. En sevdiği oyuncakları gelmiş ve çok güzel vakit geçirmişti , etkisi uzun zaman devam edecek moral depolamıştı. Bunların hepsi 'Bir Dilek Tut' derneğinde görev yapan , sponsor olup destek veren kişiler sayesinde gerçekleşiyordu. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki , ne kadar farkındalar bilmiyorum ama bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. 'Bir Dilek Tut' derneğine ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. İyiki varlar!. 06.02.2017 METİN ÖĞCÜ DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
O dört hafta Kadına yönelik şiddet kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Kadına yönelik şiddet denildiğinde genelde akla gelen dayak, yaralama, öldürme eylemleri olsa da, ki elbette bunlar şiddetin en ağır türlüsüdür, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel şiddet de diğer türler olarak karşımıza çıkıyor. Bugün milyonlarca kadın şiddetin her türlüsüyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman bu olayları duyuyor, görüyor, izliyoruz ve vahim gerçekliğin etkisiyle başımıza geleceği korkusu içinde yaşamaya devam ediyoruz. Ne yeterli sığınma evleri ve kamu hizmeti ile mağdurların korunması ne de hukuki açıdan tatmin edilmeyen mağdur kadınların yaraları sarılamıyor. Gün geçtikçe daha fazla çaresiz ve boşlukta hissederken ortak bilinç arayışı aklımızı meşgul ediyor. İşte Genç Kadın Akademisi eğitimi böyle bir zamanda karşıma çıktı. Olayları izleyen değil , çözüm arayan, sebepleri sorgulayan, tepki gösteren, - kadın hareketini tarihsel ve toplumsal açıdan inceleyen, yüreği güzel farklı üniversite ve yaşamlardan gelen onlarca bireyle 4 haftalık sürec gecirdik. Eğitimin niteliğinden bahsetmek gerekirse ; öyle öğretmen-öğrenci hiyerarşisi içinde değil isteyen her katılımcının aktif olup öğretip, öğrenebildiği bir eğitimdi. Bu bence en önemlisiydi ki her katılımcı kendini yetkin hissettiği konuları , bizzat yaşadığı tecrübeleri bizlerle paylaştılar. Akademinin sonunda daha fazla insana ulaşmak ve sonuç elde etmek adına çeşitli etkinlikler ve dökümanlar hazırladık. Elde edilenler katılan herkesin emeği ve işbirliği ile oluşturuldu. Katılımcı arkadaşlar sanki birbirini tanıyor gibi yardımlaşıyorlardı, önceleri şaşırsam da aslında ihtiyacımız olan ancak fazlaca uzaklaştığımız ilişkiyi TOG binasına her girdigimde yaşıyordum. Bazen 5 dakikalık çay molaları 40 dakikalık eğitim sürecinden daha verimliydi :D ve birçok insanla tanışma fırsatı buldum. Edinilen arkadaşlıkların devamlılığını diliyor ve bu hayatım boyunca unutmayacağım kıymetli ortamı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Ben, genç kadınlarla bir arada olduğumuz projeleri ayrı seviyorum. Kadın olmanın bize sağladığı ortak alanı paylaşmak güç verici. Çalıştayın en büyük katkısı neydi derseniz elbette, on iki yeni kadını tanıma fırsatı bulmuş olmam derdim. Bununla birlikte, bilgilerimizi güncelledik, düşündüklerimiz üzerine tekrar tekrar düşündük. Yani çalıştay sayesinde bu üç gün biz hep birlikte geliştik DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE FAALİYETLERİMİZLE İŞBİRLİĞİNDE BULUNDUĞUMUZ RESMİ VE ÖZEL KURULUŞLARDIR. DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE ÇALIŞMALARIMIZ İLE DERNEK AMACINA UYGUN OLARAK ŞEHİT AİLELERİ VE GAZİLERİMİZİN SOSYAL YAŞAM KALİTELERİ ARTTIRMAK İÇİN ORGANİZASYONLAR VE YARDIM FAALİYETLERİNDE BULUNMAKTAYIZ DEVAMINI OKU
ETKİNLİK VE FAALİYETLERİMİZLE İŞBİRLİĞİNDE BULUNDUĞUMUZ RESMİ VE ÖZEL KURULUŞLARDIR. DEVAMINI OKU
WEB SAYFAMIZDA İŞBİRLİĞİNDE BULUNARAK ETKİNLİK VE FAATLİYETLERİMİZLE ÜYELERİMİZLE KATILDIĞIMIZ KURUMLARDIR DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlara karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim.'' DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
“Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
''Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum.'' DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
TOG Anahtar Eğitmen Eğitimi'nin her günü birbirinden farklı ve doluydu bizim için. Orada geçen günlerimizi asla kelimelerle anlatamam. 6 günlük eğitim aile edinebildiğiniz bir ortam. Kendimle ilgili bilmediğim özelliklerimi burada keşfettim. Burası çok farklı bir yer, yepyeni insanlarla tanışmak ve kendinizi geliştirmeniz için çok uygun bir ortam. Eğitmenlik yaptığımız süreçler de böyle. Eğitimler için gittiğimiz her şehirde apayrı insanlar tanıyoruz ve hepsinden kendimize bir şeyler katıyoruz. Yol kelimesinin burada anlamı kesinlikle dolu dolu. Bu yüzden yola çıkın, yol açık! DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
“Burada bir genç olarak söz sahibiyim” Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG'da gönüllü olmak bana öncelikle özgüven kattı. Bir genç olarak ben de toplum için elimi taşın altına koydum ve gençlerin imkan verilirse neler yapabileceğini gösterdim. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımı değiştiren TOG'un, bende büyük farkındalık yaratan birçok projesi oldu. Kişisel gelişimimi en fazla sağlayan proje ise mültecilerle ilgili olan ''Genç Mültecileri Destekleme Projesi''dir. Hatay'da katıldığımız eğitimde mülteci kardeşlerim ile beraber yaşama, onları tanıma ve onların sorunlarını daha yakından anlama imkanı buldum. Hayatımın en önemli hatıralarını Hatay'da bıraktım. Şimdilerde bu projeyi yaygınlaştırmaktan son derece mutluyum. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
Bağışçılar tarafından yaptırılmış Türk Böbrek Vakfı Diyaliz Merkezlerinde toplam 120 hemodiyaliz cihazı ile 500’ün üzerinde diyaliz hastasına hemodiyaliz tedavisi verilmekte, aynı zamanda sosyal ve akademik çalışmalarda yapılmaktadır. Hemodiyaliz cihazları ile yapılan hemodiyaliz tedavisi son dönem kronik böbrek yetmezliği (KBY) hastalarının yaşamlarının devamını sağlamaktadır. Hemodiyaliz cihazlarının kullanım saatlerine göre ortalama 7 yıl faydalı ekonomik ömürleri bulunmaktadır . Buna göre Türk Böbrek Vakfı diyaliz merkezlerinde her yıl 17 cihazın yenilenmesi gerekmektedir.Projenin bu yıl için toplam tutarı 150.000 TL dır. Bu yıl yapılacak İstanbul koşusu ile tanesi ortalama kurlar üzerinden 30.000 TL olan 5 adet hemodiyaliz cihazı bağışı gerçekleşebileceği planlanmıştır. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Ben Rengin İnatçı. Batman, 1993 doğumluyum. 7 yaşımdayken bazı siyasal sebeplerden ötürü göç ettirildik Batman’dan İstanbul'a. Bazen iyi ki de bu olay olmuş dediğim oluyor. Çünkü İstanbul bambaşka bir şehir benim için. Tarlabaşı'nda tanımaya başladım İstanbul'u. 9 yıldır yaşıyorum bu şehirde,tarihi evleriyle, kargacık burgacık yolları,bir evden karşıki eve uzanan çamaşırlarıyla, yokuşlarıyla... Taksim bizim için geldiğimiz kültürün dışında bir yerdi. 7 yaşında olmama rağmen 2 sene okula yollamadı babam beni, burası tanımadığımız, bilmediğimiz bir yerdi. Biraz alışalım diye bekledi,kardeşim bu yüzden 18 yaşında olmasına rağmen henüz lise 1. sınıfta şu anda. Okula başladığım ilk günüm ağlamakla geçmişti, çünkü korkmuştum, sınıfa girdiğim ilk an beynime kazınan ilk fotoğraf, masaların üzerindeki öğrenciler, havadaki çantalar, bulanık ve siyah-beyaz bir fotoğraftı. Ama çok şanslıydım ki sınıf öğretmenim melek gibiydi. İlkokul 5. sınıfta iken tangoyla tanıştım. Aşık olmuştum resmen bu dansa, mutlaka öğrenmeliydim. Ama böyle bir imkanım yoktu ve olmayacağını da biliyordum,sadece televizyonda ya da cd lerde izleyebilirdim. 8. sınıfa geldiğimde okul değiştirmeme karar vermiştik ailemle. Hatta her şeyi halletmiş okuldan kaydımı almaya bile gelmiştim. Tam o sırada rehber öğretmenimiz okulumuzda bir takım sosyal etkinlikler düzenleneceğini ve çok istediğim tango dersinin de çok yakında başlayacağını söyledi. Bunu duyunca okul değiştirme kararımdan hemen vazgeçtim. Kısa süre sonra iple çektiğim kurs günleri başladı. Zaman su gibi akıp geçti sanki. Ama eğitim-öğretim hayatımın en güzel yılıydı diyebilirim. Hatta öyle ki annem tangoya bu kadar çok önem verdiğim, bu yüzden ders çalışamadığımı düşündüğü için bana kızardı. Bu bir yıldan geriye somut olarak 3-4 güzel fotoğraf ve bir video kaldı ama soyut olarak çok şey kattı bana bu süreç. Güzel anılar, eğlenceli dakikalar, gerçekleşen bir hayal, öğrenmeyi çok istediğim bir şeyi daha öğrenebilmiş olmanın sevinci, başarmanın gücü ve gururu, hele sahnede aldığımız alkışlar… Kendime olan güvenim ve saygım arttı desem abartmamış olurum, bu karmaşanın içinde var olma savaşını kazanmış gibi hissediyordum kendimi o sahnede selam verirken. Sonuç olarak süper bir seneydi. Eğer böyle bir proje olmasaydı...ben başka bir okulda bitirmiş olacaktım ortaokulu. Orada nasıl bir eğitim-öğretim yılı geçirirdim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey Taksim İlköğretim Okulu'ndaki kadar güzel, bana bunca şeyi katan, beni içten dışa değiştiren bu süreç olmayacaktı Son olarak... Bu proje'nin kurucusuna, rehberlik öğretmenim Figen Şahin'e, tango öğretmenim Faysal hocama ve bu projede emeği geçen diğer bütün eğitimcilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum... Bu projenin devam etmesini bütün kalbimle diliyorum... Rengin İNATÇI Öğrenci DEVAMINI OKU
Bu projeyi ilk duyduğumda sadece resim yapacağımızı çocuklara belki biraz teknik bilgi, beceri öğretip onlarla hoş vakit geçireceğimizi düşünüyordum. Öğrenciler, okul saatleri dışında kalan zamanlarda eğitmenlerle buluşacak ve bu sürede sokaklarda boş dolaşmak yerine okul arkadaşlarıyla verimli ve özgür saatler geçireceklerdi. Fakat çalışmalara başlayıp çocukları biraz daha yakından tanıdıkça çok heyecanlandım… Anladım ki bu çalışma öğrencilerin duygusal gelişimlerine destek verecek, onların kendilerine olan güvenini arttıracak ve hayata karşı cesaretlendirecek ve onların hem kendileri hem de toplumla barışık bireyler olarak hayata karışmalarına destek verecek bir çalışma olacaktı. Karşımda bunu anlatan ve nasıl yapılacağı konusunda destek vermeye hazır bir uzman ekip vardı. Çalışmalara katılan çocukların profilleri büyük ölçüde aynıydı, neredeyse tamamı İstanbul’a göç yoluyla gelmiş ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Çoğu eğitim alamamış, maddi olanakları oldukça sınırlı, sosyal ve kültürel çevreye adapte olmakta güçlük çeken, kent kültürüne uyum sağlamakta zorlanan ailelerin çocuklarıydı ve belki de ilk defa böyle bir destek alıyorlardı. Resim çalışmalarımız sırasında resmi amaç değil de bir araç olarak kullanarak çocukların yaşam içindeki duygu ve davranışlarını baz alacak çalışmalar yaptık. Bu süreç içinde çocukların iç dünyalarını ve sorunlarını sanat aracılığıyla tanımaya ve o küçük yüreklerin yaşadıklarını görmeye, onlara yeni pencereler açmaya, var olan düzen içerisinde, kendi hayatlarının zorluklarına ve kısıtlamalarına rağmen; farklı ve yaratıcı olabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak istedik. Zaman geçtikçe yaptığımızın ciddi bir terapi, çocukların iç dünyalarını dışa vurdukları bir etkileşim alanı, bir şarj deşarj merkezi olduğunu daha iyi gördüm. Onlar çizip ürettikçe, iç dünyalarını kağıtlar üzerinde ifade ettikçe, belki sorsak hiçbir zaman kelimelere döküp anlatamayacakları şeyleri kağıtlar üzerinde ifade ettikçe hem onlar hem bizler değiştik, geliştik ve öğrendik, bu tamamen karşılıklı bir etkileşimdi. Bütün bu çalışmalar sonucunda yüzlerce çocuktan sadece bir iki tanesinin bile yüreğine dokunabildiysek ona farklı bir pencere açabildiysek, bu bile yeterlidir bence; sanıyorum ve hissediyorum ki biz bundan daha fazlasını yaptık. Ben de kendi adıma, bir sanatçı olarak çok şey öğrendim. Elim Sende ile başka yerden asla edinemeyeceğim bilgiyi ve paylaşımı görmüş oldum. Tüm ekip arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
To whom it may concern, DVV lnternational is the lnstitute for lnternational Cooperation of the Deutscher Volkshochschul-Verband e"V. (DVV), the German Adult Education Association. DVV represents the interests of the approximately 900 adult education centres (Volkshochschulen) and their state associations, the largest further education providers in Germany' As the leading professional organisation in the field of adult education and development cooperation, DVV lnternational has committed itself to supporting lifelong learning for more than 45 years. DVV lnternational provides worldwide support for the establishment and development of sustainable structures for Youth and Adult Education. Since 2013 DVV lnternational cooperates with YUVA on the bettering of living conditions and educational opportunities of Syrian refugees in Turkey" ln addition, YUVA has successfully represented DVVI's interests in Turkey and was coordinating all of our activities in Turkey for more than 2 years. DWI and YUVA also cooperate in other fields of youth and adult education, such as Ecoliteracy and Global Citizenship Education. YUVA is regular member of the European Association for the Education of Adults (EAEA) in Brusssels. lnstitut fUr lnternationale Zusammenarbeit des Deutschen Volkshochschul-Verbandes e.V. (DW) 20 Kipshidze str., Apt. 3 0179Tbilisi, Georgia Tel.lFax: +995 32 I 291 34 75 +995 32 I 225 17 52 info@dw-intemational. ge wwr.dw-international. ge DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Eşcinsellerin “kurtulduğu” bir dünya, bu içinde yaşadığımız sistemin de gerçekten değiştiği bir zaman demek. Dolayısıyla bu, heteroseksüelleri de kurtaracak, onlara özgürlük getirecek. Bu alanda verilen mücadelelerin, tıpkı diğer mücadeleler gibi, hepimizin kurtuluşuna katkısı var. DEVAMINI OKU
Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır. Kaos GL Derneği, bu kapsamda SIDA, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Açık Toplum Vakfı gibi kuruluşlarla projeler yürütmektedir ve geçmişinde başarılı projelere imza atmıştır. DEVAMINI OKU
Eşcinseller genelde dışlanıyor, ben de zaman zaman ayrımcılığa maruz kalıyorum ama sorun değil bu. Yeter ki şiddet boyutunda olmasın ayrımcılık, öldürülmeyelim. Gerisini hallederiz istedikten sonra. Herkesin eşit yasal haklara sahip olduğu bir dünya isterdim. Resmi olarak herhangi bir derneğe üye değilim ama 20 yıldır Kaos GL bünyesindeyim. Daha önce bir dönem Kadın ve Çevre derneğine üyeydim. Eşcinselliğim gerekçesiyle dernekten çıkarıldım. Eşcinsellerin sesini duyurmak için bir şeyler yapan herkese teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben muhammet metin 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak engelimden dolayı okulların fiziki koşullarının uygun olmaması nedeniyle okul müdürünün beni okula kabul etmemesi ve bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında rehberlik araştırma merkezinin yönlendirmesi ile serçevin projelerinden biri olan MEV gökkuşağı okulunda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim hayatımda bir çok verimlilik kazandım ve bundan çok mutlu oldum aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı daha da katmaya devam ediyor Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben furkan okula 9 yaşında başladım GÖKKUŞAĞI. İlk öğretim okuluna başlamadan önce 5 okula baş vurduk ama kimse bizi almadı ve sen engelisin diyerek beni geri cevirdi ama GÖKKUŞAĞI. Ilk ögretim okuluna başlayınca hayata bakış acım deyişti sercev ve GÖKKUŞAĞI İlk öğretim okulu bana engelerin aşılacagını ve toplumda. engelilerin de toplum da azımsanamıyacak. Kadar önemli olduğunu gösterdi şimdi engelsiz meslek lisemizin açılmasını bekliyoruz TEŞEKKÜRLER DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi ekibinin sunduğu "şiddetsiz bir dünya" hayalini hayata geçirmiş olması beni büyülüyor. Şiddetsiz İletişim atölyesine katılmıştım ve çalışma sonrası bu hayalin gerçek olabileceğine inandım çünkü bunu deneyimledim. Grup yönetimi, çalışmanın tüm organizasyonu, eğitim programı, kolaylaştırıcılar, birlikte yemek ve eylemek yani çalışmadaki her şey çok güzeldi. Bana umut verdi. Şiddetsiz bir iletişimin mümkün olduğuna artık inanıyorum ve değişime kendimden başlayacağım. Teşekkürler. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlara hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Bizden Hikayeler “Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. “ Cengiz Solakoğlu TEGV Yönetim Kurulu Başkanı” DEVAMINI OKU
Bizden Hikayeler “Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. “ Cengiz Solakoğlu TEGV Yönetim Kurulu Başkanı” DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Açık Açık platformu sayesinde Türkiye'de faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının ne kadar etkin faaliyet gösterdiklerini ölçümleyebiliyor ve şeffaf bir şekilde finansallarını açtıkları için Yuvarla sistemindeki bağışçıların içlerini ferah tutmasını sağlıyoruz. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
Elinde ki imkanlarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran bir dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
yok DEVAMINI OKU
yok DEVAMINI OKU
Allah razı olsun DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Eksi 25 Derneği birçok konuda farkındalığımı arttırıp bilinçlendirdi. Özellikle çocuklara daha farklı bir gözle bakmaya başladım ve en önemlisi onların bir birey olduğunun daha çok farkına vardım. Birçok vaka örnekleri ile aslında bir pdr’ciye ne kadar çok iş düştüğünü gördük. Ve bu tarz vakalarla karşılaştığımızda nereye başvurmalıyız ne gibi bir destek vermeliyiz nasıl izlemeliyiz bunlar gibi mesleğime ve normal hayatıma etki edecek birçok bilgi öğrendim. Dernek öğretmekle kalmayıp kuruluşlarla da bir araya getirip yakından tanımamıza yardımcı oluyor. Daha önce ombusmanlık hakkında pek bir fikrim yoktu ya da hiç unicef çalışanıyla konuşma fırsatı bulamamıştım. STK gibi herkesin bilmesi gerekilen fakat gereğinden az kişinin bildiği bir kurum ile tanıştık. Dernek bunun gibi normalde ulaşamayacağımız kişilerle sohbet imkanı tanıdı. Ve biz üyelerin fikirleri fazlasıyla önemsenip değerlendiriliyor. Diğer bir avantajı da eğitimlere gitme şansı yakalıyoruz. Ben mesela mor sertifika programına dernek sayesinde katıldım. Yine kontenjanı az olan TAP vakfının eğitimine de dernek sayesinde katıldım. Öğrenip uygulamaya dökebildiğimiz kendimizi geliştirebileceğimiz bir yer. Ve derneğin eğitimi tecrübeli hocalar tarafından verildiği için de fazlasıyla verim alıyoruz. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : 1- Resim 2- Takı 3- Basketbol 4- Futbol 5- Psiko Drama 6- Ebru 7- Yaratıcı okuma 8- Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : 1- İstanbul Teknik Üniversitesi 2- İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri 3- Sabancı Üniversitesi 4- Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği 5- Moda Deniz Kulübü 6- Kriton Curi Gönüllüleri 7- Feneryolu Gönüllüleri 8- Moda Gönüllüleri 9- Çekmeköy Gönüllü Anneleri 10- UPS firması 11- Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası 12- Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılarak dernek faaliyetlerimiz için bağış toplanmıştır. 7- KAHVALTI ORGANİZASYONLARI Şubat ve Mart ayında, Fenerbahçe Khalkedon Cafe’de kahvaltı organizasyonları yapılmış olup, hem bu organizasyonlardan hem de kurulan kermes standımızdan dernek faaliyetlerimiz için gelir elde edilmiştir. 8- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : 1- Resim 2- Takı 3- Basketbol 4- Futbol 5- Psiko Drama 6- Ebru 7- Yaratıcı okuma 8- Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : 1- İstanbul Teknik Üniversitesi 2- İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri 3- Sabancı Üniversitesi 4- Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği 5- Moda Deniz Kulübü 6- Kriton Curi Gönüllüleri 7- Feneryolu Gönüllüleri 8- Moda Gönüllüleri 9- Çekmeköy Gönüllü Anneleri 10- UPS firması 11- Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası 12- Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılarak dernek faaliyetlerimiz için bağış toplanmıştır. 7- KAHVALTI ORGANİZASYONLARI Şubat ve Mart ayında, Fenerbahçe Khalkedon Cafe’de kahvaltı organizasyonları yapılmış olup, hem bu organizasyonlardan hem de kurulan kermes standımızdan dernek faaliyetlerimiz için gelir elde edilmiştir. 8- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
Eksi 25 Derneği birçok konuda farkındalığımı arttırıp bilinçlendirdi. Özellikle çocuklara daha farklı bir gözle bakmaya başladım ve en önemlisi onların bir birey olduğunun daha çok farkına vardım. Birçok vaka örnekleri ile aslında bir pdr’ciye ne kadar çok iş düştüğünü gördük. Ve bu tarz vakalarla karşılaştığımızda nereye başvurmalıyız ne gibi bir destek vermeliyiz nasıl izlemeliyiz bunlar gibi mesleğime ve normal hayatıma etki edecek birçok bilgi öğrendim. Dernek öğretmekle kalmayıp kuruluşlarla da bir araya getirip yakından tanımamıza yardımcı oluyor. Daha önce ombusmanlık hakkında pek bir fikrim yoktu ya da hiç unicef çalışanıyla konuşma fırsatı bulamamıştım. STK gibi herkesin bilmesi gerekilen fakat gereğinden az kişinin bildiği bir kurum ile tanıştık. Dernek bunun gibi normalde ulaşamayacağımız kişilerle sohbet imkanı tanıdı. Ve biz üyelerin fikirleri fazlasıyla önemsenip değerlendiriliyor. Diğer bir avantajı da eğitimlere gitme şansı yakalıyoruz. Ben mesela mor sertifika programına dernek sayesinde katıldım. Yine kontenjanı az olan TAP vakfının eğitimine de dernek sayesinde katıldım. Öğrenip uygulamaya dökebildiğimiz kendimizi geliştirebileceğimiz bir yer. Ve derneğin eğitimi tecrübeli hocalar tarafından verildiği için de fazlasıyla verim alıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben bir yerlere dahil olmalıyım, güzel şeyler öğrenmeliyim, verimli zamanlara tanık olmalıyım diyerek çıktım yola ve -25 Derneğinde sonlandı yolum. Dernek bana burada sayamayacağım kadar çok fazla şey kazandırdı bana. Mesela kendimi rahat ifade edebilmeyi, ileride kendimi nasıl gerçekleştirebileceğimi, meslek hayatımda ne gibi gönüllü faaliyetler yapabileceğimi, adını dahi duymadığım bir sürü STK'ların varlığını, araştırma biçimlerini ve uygulama örneklerini, kapsamlı bir çalıştayın nasıl gerçekleştiğini ve sürecini, alanımızda önemli bir sürü güzel insanı, "ileride ben de yapabilirim" demeyi, eğitimler sırasında bolca eğlenebilmeyi, bilgiyi eğlenceli verebilmeyi ve daha bir sürü kazanım elde ettim. İlk ata binme deneyimini sizlerle yaşadığım için de ayrıca bir yeriniz var ben de:) Çokça teşekkür ediyorum, yolumuzun birlikte daha nice devam etmesi dileğiyle:)) DEVAMINI OKU
Eksi 25 Derneği birçok konuda farkındalığımı arttırıp bilinçlendirdi. Özellikle çocuklara daha farklı bir gözle bakmaya başladım ve en önemlisi onların bir birey olduğunun daha çok farkına vardım. Birçok vaka örnekleri ile aslında bir pdr’ciye ne kadar çok iş düştüğünü gördük. Ve bu tarz vakalarla karşılaştığımızda nereye başvurmalıyız ne gibi bir destek vermeliyiz nasıl izlemeliyiz bunlar gibi mesleğime ve normal hayatıma etki edecek birçok bilgi öğrendim. Dernek öğretmekle kalmayıp kuruluşlarla da bir araya getirip yakından tanımamıza yardımcı oluyor. Daha önce ombusmanlık hakkında pek bir fikrim yoktu ya da hiç unicef çalışanıyla konuşma fırsatı bulamamıştım. STK gibi herkesin bilmesi gerekilen fakat gereğinden az kişinin bildiği bir kurum ile tanıştık. Dernek bunun gibi normalde ulaşamayacağımız kişilerle sohbet imkanı tanıdı. Ve biz üyelerin fikirleri fazlasıyla önemsenip değerlendiriliyor. Diğer bir avantajı da eğitimlere gitme şansı yakalıyoruz. Ben mesela mor sertifika programına dernek sayesinde katıldım. Yine kontenjanı az olan TAP vakfının eğitimine de dernek sayesinde katıldım. Öğrenip uygulamaya dökebildiğimiz kendimizi geliştirebileceğimiz bir yer. Ve derneğin eğitimi tecrübeli hocalar tarafından verildiği için de fazlasıyla verim alıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben bir yerlere dahil olmalıyım, güzel şeyler öğrenmeliyim, verimli zamanlara tanık olmalıyım diyerek çıktım yola ve -25 Derneğinde sonlandı yolum. Dernek bana burada sayamayacağım kadar çok fazla şey kazandırdı bana. Mesela kendimi rahat ifade edebilmeyi, ileride kendimi nasıl gerçekleştirebileceğimi, meslek hayatımda ne gibi gönüllü faaliyetler yapabileceğimi, adını dahi duymadığım bir sürü STK'ların varlığını, araştırma biçimlerini ve uygulama örneklerini, kapsamlı bir çalıştayın nasıl gerçekleştiğini ve sürecini, alanımızda önemli bir sürü güzel insanı, "ileride ben de yapabilirim" demeyi, eğitimler sırasında bolca eğlenebilmeyi, bilgiyi eğlenceli verebilmeyi ve daha bir sürü kazanım elde ettim. İlk ata binme deneyimini sizlerle yaşadığım için de ayrıca bir yeriniz var ben de:) Çokça teşekkür ediyorum, yolumuzun birlikte daha nice devam etmesi dileğiyle:)) DEVAMINI OKU
Derneğe kaydolduğumdan beri gerek çalışmalar gerek eğitimlerle çocuk kavramına ve çocuğa bakış açım değişti. Çocuğun herşeyden önce hakları, sorumlulukları olan bir BİREY olduğunu öğrendim ve bu bilgi ışığında derneğimizin de felsefesi olan "çocuk her türlü olgunun üstündedir" sözünü motto edinip içselleştirerek bu felsefeyi hayatımın her alanında uygulamaya başladım. Kısacası Eksi 25 Derneği benim hayata ve hayatımızda bir yer edinmeye çalışan ancak bilerek ve ya bilmeden incittiğimiz/ihmal ettiğimiz çocuklarımıza nasıl yaklaşmamız gerektiğini ve onların değerini öğrett DEVAMINI OKU
Eksi 25 Derneği birçok konuda farkındalığımı arttırıp bilinçlendirdi. Özellikle çocuklara daha farklı bir gözle bakmaya başladım ve en önemlisi onların bir birey olduğunun daha çok farkına vardım. Birçok vaka örnekleri ile aslında bir pdr’ciye ne kadar çok iş düştüğünü gördük. Ve bu tarz vakalarla karşılaştığımızda nereye başvurmalıyız ne gibi bir destek vermeliyiz nasıl izlemeliyiz bunlar gibi mesleğime ve normal hayatıma etki edecek birçok bilgi öğrendim. Dernek öğretmekle kalmayıp kuruluşlarla da bir araya getirip yakından tanımamıza yardımcı oluyor. Daha önce ombusmanlık hakkında pek bir fikrim yoktu ya da hiç unicef çalışanıyla konuşma fırsatı bulamamıştım. STK gibi herkesin bilmesi gerekilen fakat gereğinden az kişinin bildiği bir kurum ile tanıştık. Dernek bunun gibi normalde ulaşamayacağımız kişilerle sohbet imkanı tanıdı. Ve biz üyelerin fikirleri fazlasıyla önemsenip değerlendiriliyor. Diğer bir avantajı da eğitimlere gitme şansı yakalıyoruz. Ben mesela mor sertifika programına dernek sayesinde katıldım. Yine kontenjanı az olan TAP vakfının eğitimine de dernek sayesinde katıldım. Öğrenip uygulamaya dökebildiğimiz kendimizi geliştirebileceğimiz bir yer. Ve derneğin eğitimi tecrübeli hocalar tarafından verildiği için de fazlasıyla verim alıyoruz. DEVAMINI OKU
Ben bir yerlere dahil olmalıyım, güzel şeyler öğrenmeliyim, verimli zamanlara tanık olmalıyım diyerek çıktım yola ve -25 Derneğinde sonlandı yolum. Dernek bana burada sayamayacağım kadar çok fazla şey kazandırdı bana. Mesela kendimi rahat ifade edebilmeyi, ileride kendimi nasıl gerçekleştirebileceğimi, meslek hayatımda ne gibi gönüllü faaliyetler yapabileceğimi, adını dahi duymadığım bir sürü STK'ların varlığını, araştırma biçimlerini ve uygulama örneklerini, kapsamlı bir çalıştayın nasıl gerçekleştiğini ve sürecini, alanımızda önemli bir sürü güzel insanı, "ileride ben de yapabilirim" demeyi, eğitimler sırasında bolca eğlenebilmeyi, bilgiyi eğlenceli verebilmeyi ve daha bir sürü kazanım elde ettim. İlk ata binme deneyimini sizlerle yaşadığım için de ayrıca bir yeriniz var ben de:) Çokça teşekkür ediyorum, yolumuzun birlikte daha nice devam etmesi dileğiyle:)) DEVAMINI OKU
Derneğe kaydolduğumdan beri gerek çalışmalar gerek eğitimlerle çocuk kavramına ve çocuğa bakış açım değişti. Çocuğun herşeyden önce hakları, sorumlulukları olan bir BİREY olduğunu öğrendim ve bu bilgi ışığında derneğimizin de felsefesi olan "çocuk her türlü olgunun üstündedir" sözünü motto edinip içselleştirerek bu felsefeyi hayatımın her alanında uygulamaya başladım. Kısacası Eksi 25 Derneği benim hayata ve hayatımızda bir yer edinmeye çalışan ancak bilerek ve ya bilmeden incittiğimiz/ihmal ettiğimiz çocuklarımıza nasıl yaklaşmamız gerektiğini ve onların değerini öğrett DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Sayın yetkili, Çocuk Eğitim Derneği ile birlikte 0-6 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimi projelerinde 2010 yılından günümüze kadar akademik boyutta çalışmalar yapmaktayız. 2014 yılı itibariyle bu çalışmalarımız daha da genişleyerek 7-14 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimini de kapsamaya başlamıştır. Dr. Beyza Sümer Post Doctoral Researcher | Multimodal Language and Cognition Group Centre for Language Studies, Radboud University Nijmegen Max Planck Institute for Psycholinguistics Room: 315 (Wundtlaan 1, 6252 XD, Nijmegen) Tel: +31-24-3521591 Website: http://www.mpi.nl/people/sumer-beyza DEVAMINI OKU
Sayın yetkili, Çocuk Eğitim Derneği ile birlikte 0-6 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimi projelerinde 2010 yılından günümüze kadar akademik boyutta çalışmalar yapmaktayız. 2014 yılı itibariyle bu çalışmalarımız daha da genişleyerek 7-14 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimini de kapsamaya başlamıştır. Dr. Beyza Sümer Post Doctoral Researcher | Multimodal Language and Cognition Group Centre for Language Studies, Radboud University Nijmegen Max Planck Institute for Psycholinguistics Room: 315 (Wundtlaan 1, 6252 XD, Nijmegen) Tel: +31-24-3521591 Website: http://www.mpi.nl/people/sumer-beyza DEVAMINI OKU
AÇIK AÇIK PLATFORMU'NA Samsung Türkiye olarak Çocuk Eğitim Derneği ile 2016 yılından işitme engelli çocuk ve ailelerine erken dönem ve okul öncesi dönem eğitimleri üzerine çalışmayalar yapmaktayız. Bu birlikteliğimiz 2017 yılı itibariyle www.sesgetirenler.com adresinin altyapısı ve tanıtımları firmamız tarafından, eğitim içeriği de ÇED Bilim Kurulu akademisyenleri ve öğretmenleri tarafından oluşturulan erken dönem ve okul öncesi dönem işitme engelli çocuğu olan ailelere uzaktan eğitim için 400 ün üzerinde eğitici video hazırlanmış ve şu an hizmet vermektedir. Bilgilerinize Cemal Cüneyt Bilgiç External Relations and Government Sector / Manager Samsung Electronics Turkey Office +90 212 467 0940 Cell +90 530 962 0311 [email protected] DEVAMINI OKU
Sayın yetkili, Çocuk Eğitim Derneği ile birlikte 0-6 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimi projelerinde 2010 yılından günümüze kadar akademik boyutta çalışmalar yapmaktayız. 2014 yılı itibariyle bu çalışmalarımız daha da genişleyerek 7-14 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimini de kapsamaya başlamıştır. Dr. Beyza Sümer Post Doctoral Researcher | Multimodal Language and Cognition Group Centre for Language Studies, Radboud University Nijmegen Max Planck Institute for Psycholinguistics Room: 315 (Wundtlaan 1, 6252 XD, Nijmegen) Tel: +31-24-3521591 Website: http://www.mpi.nl/people/sumer-beyza DEVAMINI OKU
AÇIK AÇIK PLATFORMU'NA Samsung Türkiye olarak Çocuk Eğitim Derneği ile 2016 yılından işitme engelli çocuk ve ailelerine erken dönem ve okul öncesi dönem eğitimleri üzerine çalışmayalar yapmaktayız. Bu birlikteliğimiz 2017 yılı itibariyle www.sesgetirenler.com adresinin altyapısı ve tanıtımları firmamız tarafından, eğitim içeriği de ÇED Bilim Kurulu akademisyenleri ve öğretmenleri tarafından oluşturulan erken dönem ve okul öncesi dönem işitme engelli çocuğu olan ailelere uzaktan eğitim için 400 ün üzerinde eğitici video hazırlanmış ve şu an hizmet vermektedir. Bilgilerinize Cemal Cüneyt Bilgiç External Relations and Government Sector / Manager Samsung Electronics Turkey Office +90 212 467 0940 Cell +90 530 962 0311 [email protected] DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Sayın yetkili, Çocuk Eğitim Derneği ile birlikte 0-6 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimi projelerinde 2010 yılından günümüze kadar akademik boyutta çalışmalar yapmaktayız. 2014 yılı itibariyle bu çalışmalarımız daha da genişleyerek 7-14 yaş arası işitme engelli çocukların ve ailelerinin eğitimini de kapsamaya başlamıştır. Dr. Beyza Sümer Post Doctoral Researcher | Multimodal Language and Cognition Group Centre for Language Studies, Radboud University Nijmegen Max Planck Institute for Psycholinguistics Room: 315 (Wundtlaan 1, 6252 XD, Nijmegen) Tel: +31-24-3521591 Website: http://www.mpi.nl/people/sumer-beyza DEVAMINI OKU
AÇIK AÇIK PLATFORMU'NA Samsung Türkiye olarak Çocuk Eğitim Derneği ile 2016 yılından işitme engelli çocuk ve ailelerine erken dönem ve okul öncesi dönem eğitimleri üzerine çalışmayalar yapmaktayız. Bu birlikteliğimiz 2017 yılı itibariyle www.sesgetirenler.com adresinin altyapısı ve tanıtımları firmamız tarafından, eğitim içeriği de ÇED Bilim Kurulu akademisyenleri ve öğretmenleri tarafından oluşturulan erken dönem ve okul öncesi dönem işitme engelli çocuğu olan ailelere uzaktan eğitim için 400 ün üzerinde eğitici video hazırlanmış ve şu an hizmet vermektedir. Bilgilerinize Cemal Cüneyt Bilgiç External Relations and Government Sector / Manager Samsung Electronics Turkey Office +90 212 467 0940 Cell +90 530 962 0311 [email protected] DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
kurum 3 senedir medikal desteği benden almakta ve ödemelerini zamanında yapmaktadır DEVAMINI OKU
kurum 3 senedir medikal desteği benden almakta ve ödemelerini zamanında yapmaktadır DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
Ben Gelibolu’da oturuyorum, 2018 Mart ayında sokakta trafik kazalı bir kedi yavrusu buldum ne yapacağımı bilemedim çok çaresizdim .Daha sonra Dost Patiler derneğine ulaştım kediyi tedavi ettirdiler sürünen kedi şimdi koşuyor ve ona güzel bir yuva bulduk. Dernek en çaresiz anımda benim yanımda oldu , Kara kediyi alıp Istanbula götürüp tedavi ettirdiler kendilerine ne kadar teşekkür etsem az.0546566543 DEVAMINI OKU
2018 ocak ayında Gelibolu Koruköydeki askeri kışla kapandı, ve kışlanın etrafındaki 12-14 köpek aç kaldı. Gelibolu’ya tayin ile geldiğim ve çalıştığım için hergün köpekleri beslemem mümkün değildi. bir şekilde Dost Patiler derneğini öğrendim ve onlara ulaştım, sağolsunlar ekip halinde hergün oradaki köpekleri beslediler, varsa gerekli tedavilerini üstlendiler. DEVAMINI OKU
…Bu derneğin bir üyesi olduğum için gururluyum ve mutluyum. İsterim ki derneğimizin birkaç şehirle sınırlı kalmaması. Başta kendi ülkem olmak üzere bize ihtiyacı olan diğer ülkelerdeki kadınlarımıza da ulaşabilmeliyiz. Başarmak için inanmak ve istemek gerekir. Biz de inanıyoruz ve istiyoruz. Başaracağız. Nursel Demirhan, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD ailemden nasıl bahsedeyim size? Hepsi bir gonca çiçek benim için. Hepsi, ayrı ayrı kokar mesela.. Kimisi nergis kokar, kimisi sümbül, kimisi gül.Ama aynı bülbülü dinleriz, her bir araya geldiğimizde.. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi,sevinçlerimizi paylaşır olduk. Artık birimizin sıkıntısı hepimizi etkiler oldu. Aslında, biz bir olduk. Bu, o kadar yüce bir his ki anlatmaya kelimeler yetmez. Aynı gökyüzüne bakmak, aynı havayı solumak, o mekandaki melodiyi duymalısınız! Bana apayrı geliyor! Ben onları öyle içten seviyorum ki anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Kolaylastırıcımız Kübra Hanım’a o kadar minnettarım ki...Çok geçmeden, bir abla, bir anne, bir arkadaş, yoldaş oldu bize.. Aldığım bütün sorumlulukları büyük bir şevkle istekle yaptım, yaparken de çok eğlendim. Ben daha çekimser biriydim, bir kıvılcım olana kadar.. Şimdi kendime olan güvenim tazelendi, daha sağlam adım attığımı düşünüyorum. Değişim fark yaratır ve farklar yeni bir hayat yaratıyormuş.. Bunu yaşayarak öğrendim. Taze açan buram buram toprak kokulu değişimin narin gülleri...Kiminiz gonca kiminiz baharında gülsünüz hep gülünüz. Sizinle bu tepelerde yeşermekte olan bir tomurcuk olarak o Engin mavileri bütün ihtişamıyla anlatsam duyar mısınız beni? Esra Cansu Köse, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Örümcek grubunun hayatımdaki değeri bir başka. İçinde bulunduğum grup sayesinde tanıdığım bana unutulmaz anlar yaşatan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yaşamıma kattıklarını yeni anlıyorum. İçimde var olanları ilk önce keşfetmemi daha sonra da etrafımda var olan kadınların da kendi içindekileri fark etmeleri için bir şeyler yapmam gerektiğini öğrendim. Öğrendiklerimi hayatımda uygulamaya başladığımda değişim liderlerinin beni gerçekten değiştirdiğini gördüm. Umarım daima hayatımda olursunuz Sizi Seviyorum 🙂 Gizem Karagöz, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmayı birşeyler başarabileceğimi ve tek başıma ne yapabilirim ki düşüncesinden kurtuldum. Ve monoton olan hayatımda daha sosyal daha aktif olabileceğimi gördüm 🙂 Yasemin Öztürk, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Mükemmel rüya gibi bir zirvenin daha sonuna geldik yurtlarımıza ulaştık, evlerimize vardık, memleketlerimizin yolunu tuttuk... Bu güzel yaşam dolu, enerji veren, bizi yenileyen, eğiten öğreten, gururlandıran, aile bilincinin yaşandığı kocaman dld ailesinin muhteşem Kıvılcımları en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.. Kurucularımıza, Başkanlarımıza, Kolaylaştırıcımıza ve orada bizi en iyi şekilde ağırlayan tüm gönül dostlarımıza ve misafirlerimize emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız, iyi ki DLD ailemsiniz! 03.05.2015 Merve Çavuşoğlu, İzmir Grubu 2012-2013 Kıvılcımlar programı içinde yer alıyor olmam; benim proje deneyimimi arttırdı, işbirliği yaptığım kişilerle ekip çalışmasının zorluk ve güzelliklerini bir kez daha tattım ve bu yönde kendimi geliştirdim. Teorik ve söylem düzeyinden, uygulamaya geçişteki tüm zorluk ve engelleri aşabilme deneyimimi geliştirdim. Başardıkça toplumun bana, takım arkadaşlarıma ve gençlere olan güveninin arttığını bir kez daha görmüş oldum. Yaşadığım toplumu daha da yakından tanıma imkanım bir kez daha doğdu. Sosyal sorumluluk adına bir adım daha attım; böylelikle de kendim için atılabilecek en güzel adımlardan birini atmış oldum. “Toplum için yola koyulan, aslında kendi gelişim ve dönüşümü için yola koyulmuş olur” inancımın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum, kendime manevi çok şey kattım. Olaylara bakış açım genişledi. Sorunlara sadece şikâyet eden değil çözüm üretebilen, güven duyulan, farklılıkların yararını algılamış, sorumlu, etkili bir birey olma yolunda tecrübe kazandım. Beyza Acar, Ankara Grubu 2011-2012 DLD’nin geleceğe ışık tutan genç kadınlarından biri olacak olmamız tabi ki de önemli, ama şu anda farkında olmasak da, daha fazla kendine güvenen ve bunu gösterebilen bir grup genç kadınız artık, bence bu çok daha önemli. Bize bu güveni verebilmeleri ise, işin ne kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor. Her şeyi başarabileceğimize inandılar ve inandırdılar. Sağlam adımlarla yürümeyi değil koşmayı hedeflemek mükemmel bir duygu, artık ayaklarımız yere daha yakın Hande Demirsal, Kocaeli Grubu 2011-2012 Böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor olmak ; kendime olan öz güvenimi bir kat daha arttırdı. Bu program aldığım sorumluluklar sayesinde bireysel gelişimime büyük katkı sağladı . Birbirinden farklı genç kadınlarla ortak bir platformda yer alma, onlarla tek bir amaç için birlikte çalışma fırsatını sundu .Ayrıca beklenmedik bir davranış karşısında nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. İletişim becerilerimin artmasına katkı sağladı. Kendi eksi ve artılarımı daha iyi görmemi ve artılarımı çoğaltmamı sağladı. Duyarlılığım güçlendi. Birilerine faydalı olma düşüncesiyle hiçbir maddi beklenti olmaksızın gerçekleştirilen küçücük faaliyetler bile insana tarifi imkansız bir enerji kazandırıyor. Ben bunu yeniden fark ettim. Ceren Dinçer, Ankara Grubu 2011-2012 DEVAMINI OKU
…Bu derneğin bir üyesi olduğum için gururluyum ve mutluyum. İsterim ki derneğimizin birkaç şehirle sınırlı kalmaması. Başta kendi ülkem olmak üzere bize ihtiyacı olan diğer ülkelerdeki kadınlarımıza da ulaşabilmeliyiz. Başarmak için inanmak ve istemek gerekir. Biz de inanıyoruz ve istiyoruz. Başaracağız. Nursel Demirhan, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD ailemden nasıl bahsedeyim size? Hepsi bir gonca çiçek benim için. Hepsi, ayrı ayrı kokar mesela.. Kimisi nergis kokar, kimisi sümbül, kimisi gül.Ama aynı bülbülü dinleriz, her bir araya geldiğimizde.. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi,sevinçlerimizi paylaşır olduk. Artık birimizin sıkıntısı hepimizi etkiler oldu. Aslında, biz bir olduk. Bu, o kadar yüce bir his ki anlatmaya kelimeler yetmez. Aynı gökyüzüne bakmak, aynı havayı solumak, o mekandaki melodiyi duymalısınız! Bana apayrı geliyor! Ben onları öyle içten seviyorum ki anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Kolaylastırıcımız Kübra Hanım’a o kadar minnettarım ki...Çok geçmeden, bir abla, bir anne, bir arkadaş, yoldaş oldu bize.. Aldığım bütün sorumlulukları büyük bir şevkle istekle yaptım, yaparken de çok eğlendim. Ben daha çekimser biriydim, bir kıvılcım olana kadar.. Şimdi kendime olan güvenim tazelendi, daha sağlam adım attığımı düşünüyorum. Değişim fark yaratır ve farklar yeni bir hayat yaratıyormuş.. Bunu yaşayarak öğrendim. Taze açan buram buram toprak kokulu değişimin narin gülleri...Kiminiz gonca kiminiz baharında gülsünüz hep gülünüz. Sizinle bu tepelerde yeşermekte olan bir tomurcuk olarak o Engin mavileri bütün ihtişamıyla anlatsam duyar mısınız beni? Esra Cansu Köse, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Örümcek grubunun hayatımdaki değeri bir başka. İçinde bulunduğum grup sayesinde tanıdığım bana unutulmaz anlar yaşatan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yaşamıma kattıklarını yeni anlıyorum. İçimde var olanları ilk önce keşfetmemi daha sonra da etrafımda var olan kadınların da kendi içindekileri fark etmeleri için bir şeyler yapmam gerektiğini öğrendim. Öğrendiklerimi hayatımda uygulamaya başladığımda değişim liderlerinin beni gerçekten değiştirdiğini gördüm. Umarım daima hayatımda olursunuz Sizi Seviyorum 🙂 Gizem Karagöz, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmayı birşeyler başarabileceğimi ve tek başıma ne yapabilirim ki düşüncesinden kurtuldum. Ve monoton olan hayatımda daha sosyal daha aktif olabileceğimi gördüm 🙂 Yasemin Öztürk, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Mükemmel rüya gibi bir zirvenin daha sonuna geldik yurtlarımıza ulaştık, evlerimize vardık, memleketlerimizin yolunu tuttuk... Bu güzel yaşam dolu, enerji veren, bizi yenileyen, eğiten öğreten, gururlandıran, aile bilincinin yaşandığı kocaman dld ailesinin muhteşem Kıvılcımları en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.. Kurucularımıza, Başkanlarımıza, Kolaylaştırıcımıza ve orada bizi en iyi şekilde ağırlayan tüm gönül dostlarımıza ve misafirlerimize emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız, iyi ki DLD ailemsiniz! 03.05.2015 Merve Çavuşoğlu, İzmir Grubu 2012-2013 Kıvılcımlar programı içinde yer alıyor olmam; benim proje deneyimimi arttırdı, işbirliği yaptığım kişilerle ekip çalışmasının zorluk ve güzelliklerini bir kez daha tattım ve bu yönde kendimi geliştirdim. Teorik ve söylem düzeyinden, uygulamaya geçişteki tüm zorluk ve engelleri aşabilme deneyimimi geliştirdim. Başardıkça toplumun bana, takım arkadaşlarıma ve gençlere olan güveninin arttığını bir kez daha görmüş oldum. Yaşadığım toplumu daha da yakından tanıma imkanım bir kez daha doğdu. Sosyal sorumluluk adına bir adım daha attım; böylelikle de kendim için atılabilecek en güzel adımlardan birini atmış oldum. “Toplum için yola koyulan, aslında kendi gelişim ve dönüşümü için yola koyulmuş olur” inancımın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum, kendime manevi çok şey kattım. Olaylara bakış açım genişledi. Sorunlara sadece şikâyet eden değil çözüm üretebilen, güven duyulan, farklılıkların yararını algılamış, sorumlu, etkili bir birey olma yolunda tecrübe kazandım. Beyza Acar, Ankara Grubu 2011-2012 DLD’nin geleceğe ışık tutan genç kadınlarından biri olacak olmamız tabi ki de önemli, ama şu anda farkında olmasak da, daha fazla kendine güvenen ve bunu gösterebilen bir grup genç kadınız artık, bence bu çok daha önemli. Bize bu güveni verebilmeleri ise, işin ne kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor. Her şeyi başarabileceğimize inandılar ve inandırdılar. Sağlam adımlarla yürümeyi değil koşmayı hedeflemek mükemmel bir duygu, artık ayaklarımız yere daha yakın Hande Demirsal, Kocaeli Grubu 2011-2012 Böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor olmak ; kendime olan öz güvenimi bir kat daha arttırdı. Bu program aldığım sorumluluklar sayesinde bireysel gelişimime büyük katkı sağladı . Birbirinden farklı genç kadınlarla ortak bir platformda yer alma, onlarla tek bir amaç için birlikte çalışma fırsatını sundu .Ayrıca beklenmedik bir davranış karşısında nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. İletişim becerilerimin artmasına katkı sağladı. Kendi eksi ve artılarımı daha iyi görmemi ve artılarımı çoğaltmamı sağladı. Duyarlılığım güçlendi. Birilerine faydalı olma düşüncesiyle hiçbir maddi beklenti olmaksızın gerçekleştirilen küçücük faaliyetler bile insana tarifi imkansız bir enerji kazandırıyor. Ben bunu yeniden fark ettim. Ceren Dinçer, Ankara Grubu 2011-2012 DEVAMINI OKU
…Bu derneğin bir üyesi olduğum için gururluyum ve mutluyum. İsterim ki derneğimizin birkaç şehirle sınırlı kalmaması. Başta kendi ülkem olmak üzere bize ihtiyacı olan diğer ülkelerdeki kadınlarımıza da ulaşabilmeliyiz. Başarmak için inanmak ve istemek gerekir. Biz de inanıyoruz ve istiyoruz. Başaracağız. Nursel Demirhan, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD ailemden nasıl bahsedeyim size? Hepsi bir gonca çiçek benim için. Hepsi, ayrı ayrı kokar mesela.. Kimisi nergis kokar, kimisi sümbül, kimisi gül.Ama aynı bülbülü dinleriz, her bir araya geldiğimizde.. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi,sevinçlerimizi paylaşır olduk. Artık birimizin sıkıntısı hepimizi etkiler oldu. Aslında, biz bir olduk. Bu, o kadar yüce bir his ki anlatmaya kelimeler yetmez. Aynı gökyüzüne bakmak, aynı havayı solumak, o mekandaki melodiyi duymalısınız! Bana apayrı geliyor! Ben onları öyle içten seviyorum ki anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Kolaylastırıcımız Kübra Hanım’a o kadar minnettarım ki...Çok geçmeden, bir abla, bir anne, bir arkadaş, yoldaş oldu bize.. Aldığım bütün sorumlulukları büyük bir şevkle istekle yaptım, yaparken de çok eğlendim. Ben daha çekimser biriydim, bir kıvılcım olana kadar.. Şimdi kendime olan güvenim tazelendi, daha sağlam adım attığımı düşünüyorum. Değişim fark yaratır ve farklar yeni bir hayat yaratıyormuş.. Bunu yaşayarak öğrendim. Taze açan buram buram toprak kokulu değişimin narin gülleri...Kiminiz gonca kiminiz baharında gülsünüz hep gülünüz. Sizinle bu tepelerde yeşermekte olan bir tomurcuk olarak o Engin mavileri bütün ihtişamıyla anlatsam duyar mısınız beni? Esra Cansu Köse, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Örümcek grubunun hayatımdaki değeri bir başka. İçinde bulunduğum grup sayesinde tanıdığım bana unutulmaz anlar yaşatan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yaşamıma kattıklarını yeni anlıyorum. İçimde var olanları ilk önce keşfetmemi daha sonra da etrafımda var olan kadınların da kendi içindekileri fark etmeleri için bir şeyler yapmam gerektiğini öğrendim. Öğrendiklerimi hayatımda uygulamaya başladığımda değişim liderlerinin beni gerçekten değiştirdiğini gördüm. Umarım daima hayatımda olursunuz Sizi Seviyorum 🙂 Gizem Karagöz, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmayı birşeyler başarabileceğimi ve tek başıma ne yapabilirim ki düşüncesinden kurtuldum. Ve monoton olan hayatımda daha sosyal daha aktif olabileceğimi gördüm 🙂 Yasemin Öztürk, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Mükemmel rüya gibi bir zirvenin daha sonuna geldik yurtlarımıza ulaştık, evlerimize vardık, memleketlerimizin yolunu tuttuk... Bu güzel yaşam dolu, enerji veren, bizi yenileyen, eğiten öğreten, gururlandıran, aile bilincinin yaşandığı kocaman dld ailesinin muhteşem Kıvılcımları en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.. Kurucularımıza, Başkanlarımıza, Kolaylaştırıcımıza ve orada bizi en iyi şekilde ağırlayan tüm gönül dostlarımıza ve misafirlerimize emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız, iyi ki DLD ailemsiniz! 03.05.2015 Merve Çavuşoğlu, İzmir Grubu 2012-2013 Kıvılcımlar programı içinde yer alıyor olmam; benim proje deneyimimi arttırdı, işbirliği yaptığım kişilerle ekip çalışmasının zorluk ve güzelliklerini bir kez daha tattım ve bu yönde kendimi geliştirdim. Teorik ve söylem düzeyinden, uygulamaya geçişteki tüm zorluk ve engelleri aşabilme deneyimimi geliştirdim. Başardıkça toplumun bana, takım arkadaşlarıma ve gençlere olan güveninin arttığını bir kez daha görmüş oldum. Yaşadığım toplumu daha da yakından tanıma imkanım bir kez daha doğdu. Sosyal sorumluluk adına bir adım daha attım; böylelikle de kendim için atılabilecek en güzel adımlardan birini atmış oldum. “Toplum için yola koyulan, aslında kendi gelişim ve dönüşümü için yola koyulmuş olur” inancımın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum, kendime manevi çok şey kattım. Olaylara bakış açım genişledi. Sorunlara sadece şikâyet eden değil çözüm üretebilen, güven duyulan, farklılıkların yararını algılamış, sorumlu, etkili bir birey olma yolunda tecrübe kazandım. Beyza Acar, Ankara Grubu 2011-2012 DLD’nin geleceğe ışık tutan genç kadınlarından biri olacak olmamız tabi ki de önemli, ama şu anda farkında olmasak da, daha fazla kendine güvenen ve bunu gösterebilen bir grup genç kadınız artık, bence bu çok daha önemli. Bize bu güveni verebilmeleri ise, işin ne kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor. Her şeyi başarabileceğimize inandılar ve inandırdılar. Sağlam adımlarla yürümeyi değil koşmayı hedeflemek mükemmel bir duygu, artık ayaklarımız yere daha yakın Hande Demirsal, Kocaeli Grubu 2011-2012 Böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor olmak ; kendime olan öz güvenimi bir kat daha arttırdı. Bu program aldığım sorumluluklar sayesinde bireysel gelişimime büyük katkı sağladı . Birbirinden farklı genç kadınlarla ortak bir platformda yer alma, onlarla tek bir amaç için birlikte çalışma fırsatını sundu .Ayrıca beklenmedik bir davranış karşısında nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. İletişim becerilerimin artmasına katkı sağladı. Kendi eksi ve artılarımı daha iyi görmemi ve artılarımı çoğaltmamı sağladı. Duyarlılığım güçlendi. Birilerine faydalı olma düşüncesiyle hiçbir maddi beklenti olmaksızın gerçekleştirilen küçücük faaliyetler bile insana tarifi imkansız bir enerji kazandırıyor. Ben bunu yeniden fark ettim. Ceren Dinçer, Ankara Grubu 2011-2012 DEVAMINI OKU
…Bu derneğin bir üyesi olduğum için gururluyum ve mutluyum. İsterim ki derneğimizin birkaç şehirle sınırlı kalmaması. Başta kendi ülkem olmak üzere bize ihtiyacı olan diğer ülkelerdeki kadınlarımıza da ulaşabilmeliyiz. Başarmak için inanmak ve istemek gerekir. Biz de inanıyoruz ve istiyoruz. Başaracağız. Nursel Demirhan, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD ailemden nasıl bahsedeyim size? Hepsi bir gonca çiçek benim için. Hepsi, ayrı ayrı kokar mesela.. Kimisi nergis kokar, kimisi sümbül, kimisi gül.Ama aynı bülbülü dinleriz, her bir araya geldiğimizde.. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi,sevinçlerimizi paylaşır olduk. Artık birimizin sıkıntısı hepimizi etkiler oldu. Aslında, biz bir olduk. Bu, o kadar yüce bir his ki anlatmaya kelimeler yetmez. Aynı gökyüzüne bakmak, aynı havayı solumak, o mekandaki melodiyi duymalısınız! Bana apayrı geliyor! Ben onları öyle içten seviyorum ki anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Kolaylastırıcımız Kübra Hanım’a o kadar minnettarım ki...Çok geçmeden, bir abla, bir anne, bir arkadaş, yoldaş oldu bize.. Aldığım bütün sorumlulukları büyük bir şevkle istekle yaptım, yaparken de çok eğlendim. Ben daha çekimser biriydim, bir kıvılcım olana kadar.. Şimdi kendime olan güvenim tazelendi, daha sağlam adım attığımı düşünüyorum. Değişim fark yaratır ve farklar yeni bir hayat yaratıyormuş.. Bunu yaşayarak öğrendim. Taze açan buram buram toprak kokulu değişimin narin gülleri...Kiminiz gonca kiminiz baharında gülsünüz hep gülünüz. Sizinle bu tepelerde yeşermekte olan bir tomurcuk olarak o Engin mavileri bütün ihtişamıyla anlatsam duyar mısınız beni? Esra Cansu Köse, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Örümcek grubunun hayatımdaki değeri bir başka. İçinde bulunduğum grup sayesinde tanıdığım bana unutulmaz anlar yaşatan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yaşamıma kattıklarını yeni anlıyorum. İçimde var olanları ilk önce keşfetmemi daha sonra da etrafımda var olan kadınların da kendi içindekileri fark etmeleri için bir şeyler yapmam gerektiğini öğrendim. Öğrendiklerimi hayatımda uygulamaya başladığımda değişim liderlerinin beni gerçekten değiştirdiğini gördüm. Umarım daima hayatımda olursunuz Sizi Seviyorum 🙂 Gizem Karagöz, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmayı birşeyler başarabileceğimi ve tek başıma ne yapabilirim ki düşüncesinden kurtuldum. Ve monoton olan hayatımda daha sosyal daha aktif olabileceğimi gördüm 🙂 Yasemin Öztürk, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Mükemmel rüya gibi bir zirvenin daha sonuna geldik yurtlarımıza ulaştık, evlerimize vardık, memleketlerimizin yolunu tuttuk... Bu güzel yaşam dolu, enerji veren, bizi yenileyen, eğiten öğreten, gururlandıran, aile bilincinin yaşandığı kocaman dld ailesinin muhteşem Kıvılcımları en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.. Kurucularımıza, Başkanlarımıza, Kolaylaştırıcımıza ve orada bizi en iyi şekilde ağırlayan tüm gönül dostlarımıza ve misafirlerimize emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız, iyi ki DLD ailemsiniz! 03.05.2015 Merve Çavuşoğlu, İzmir Grubu 2012-2013 Kıvılcımlar programı içinde yer alıyor olmam; benim proje deneyimimi arttırdı, işbirliği yaptığım kişilerle ekip çalışmasının zorluk ve güzelliklerini bir kez daha tattım ve bu yönde kendimi geliştirdim. Teorik ve söylem düzeyinden, uygulamaya geçişteki tüm zorluk ve engelleri aşabilme deneyimimi geliştirdim. Başardıkça toplumun bana, takım arkadaşlarıma ve gençlere olan güveninin arttığını bir kez daha görmüş oldum. Yaşadığım toplumu daha da yakından tanıma imkanım bir kez daha doğdu. Sosyal sorumluluk adına bir adım daha attım; böylelikle de kendim için atılabilecek en güzel adımlardan birini atmış oldum. “Toplum için yola koyulan, aslında kendi gelişim ve dönüşümü için yola koyulmuş olur” inancımın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum, kendime manevi çok şey kattım. Olaylara bakış açım genişledi. Sorunlara sadece şikâyet eden değil çözüm üretebilen, güven duyulan, farklılıkların yararını algılamış, sorumlu, etkili bir birey olma yolunda tecrübe kazandım. Beyza Acar, Ankara Grubu 2011-2012 DLD’nin geleceğe ışık tutan genç kadınlarından biri olacak olmamız tabi ki de önemli, ama şu anda farkında olmasak da, daha fazla kendine güvenen ve bunu gösterebilen bir grup genç kadınız artık, bence bu çok daha önemli. Bize bu güveni verebilmeleri ise, işin ne kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor. Her şeyi başarabileceğimize inandılar ve inandırdılar. Sağlam adımlarla yürümeyi değil koşmayı hedeflemek mükemmel bir duygu, artık ayaklarımız yere daha yakın Hande Demirsal, Kocaeli Grubu 2011-2012 Böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor olmak ; kendime olan öz güvenimi bir kat daha arttırdı. Bu program aldığım sorumluluklar sayesinde bireysel gelişimime büyük katkı sağladı . Birbirinden farklı genç kadınlarla ortak bir platformda yer alma, onlarla tek bir amaç için birlikte çalışma fırsatını sundu .Ayrıca beklenmedik bir davranış karşısında nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. İletişim becerilerimin artmasına katkı sağladı. Kendi eksi ve artılarımı daha iyi görmemi ve artılarımı çoğaltmamı sağladı. Duyarlılığım güçlendi. Birilerine faydalı olma düşüncesiyle hiçbir maddi beklenti olmaksızın gerçekleştirilen küçücük faaliyetler bile insana tarifi imkansız bir enerji kazandırıyor. Ben bunu yeniden fark ettim. Ceren Dinçer, Ankara Grubu 2011-2012 DEVAMINI OKU
…Bu derneğin bir üyesi olduğum için gururluyum ve mutluyum. İsterim ki derneğimizin birkaç şehirle sınırlı kalmaması. Başta kendi ülkem olmak üzere bize ihtiyacı olan diğer ülkelerdeki kadınlarımıza da ulaşabilmeliyiz. Başarmak için inanmak ve istemek gerekir. Biz de inanıyoruz ve istiyoruz. Başaracağız. Nursel Demirhan, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD ailemden nasıl bahsedeyim size? Hepsi bir gonca çiçek benim için. Hepsi, ayrı ayrı kokar mesela.. Kimisi nergis kokar, kimisi sümbül, kimisi gül.Ama aynı bülbülü dinleriz, her bir araya geldiğimizde.. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi,sevinçlerimizi paylaşır olduk. Artık birimizin sıkıntısı hepimizi etkiler oldu. Aslında, biz bir olduk. Bu, o kadar yüce bir his ki anlatmaya kelimeler yetmez. Aynı gökyüzüne bakmak, aynı havayı solumak, o mekandaki melodiyi duymalısınız! Bana apayrı geliyor! Ben onları öyle içten seviyorum ki anlatabiliyor muyum bilmiyorum. Kolaylastırıcımız Kübra Hanım’a o kadar minnettarım ki...Çok geçmeden, bir abla, bir anne, bir arkadaş, yoldaş oldu bize.. Aldığım bütün sorumlulukları büyük bir şevkle istekle yaptım, yaparken de çok eğlendim. Ben daha çekimser biriydim, bir kıvılcım olana kadar.. Şimdi kendime olan güvenim tazelendi, daha sağlam adım attığımı düşünüyorum. Değişim fark yaratır ve farklar yeni bir hayat yaratıyormuş.. Bunu yaşayarak öğrendim. Taze açan buram buram toprak kokulu değişimin narin gülleri...Kiminiz gonca kiminiz baharında gülsünüz hep gülünüz. Sizinle bu tepelerde yeşermekte olan bir tomurcuk olarak o Engin mavileri bütün ihtişamıyla anlatsam duyar mısınız beni? Esra Cansu Köse, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Örümcek grubunun hayatımdaki değeri bir başka. İçinde bulunduğum grup sayesinde tanıdığım bana unutulmaz anlar yaşatan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yaşamıma kattıklarını yeni anlıyorum. İçimde var olanları ilk önce keşfetmemi daha sonra da etrafımda var olan kadınların da kendi içindekileri fark etmeleri için bir şeyler yapmam gerektiğini öğrendim. Öğrendiklerimi hayatımda uygulamaya başladığımda değişim liderlerinin beni gerçekten değiştirdiğini gördüm. Umarım daima hayatımda olursunuz Sizi Seviyorum 🙂 Gizem Karagöz, Kocaeli Grubu 2011-2012 DLD sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmayı birşeyler başarabileceğimi ve tek başıma ne yapabilirim ki düşüncesinden kurtuldum. Ve monoton olan hayatımda daha sosyal daha aktif olabileceğimi gördüm 🙂 Yasemin Öztürk, Düzce Grubu 2013-2014 İzmir Çemberdeki Topuklar” grubu üyesi olarak aktif rol aldığım DLD’den çok şey öğrendim, hem kendime hem de zamanla büyüyen etki alanıma dair. İçimdeki gücü keşfettiğim, grup arkadaşlarımla birlikte toplantılarda ve sonrasında çok keyifli vakit geçirdiğim, büyüdüğümü hissettiğim ve insanlara dokunabilmenin önemini, heyecanını yaşadığım çok güzel bir deneyimdi benim için DLD. Projemiz bitse de, benim bağım gönüllülüğüm ile devam ediyor, edecek… Kocaman, yürekten teşekkürler! Burcu Anıl Birlik, İzmir Grubu 2011-2012 Mükemmel rüya gibi bir zirvenin daha sonuna geldik yurtlarımıza ulaştık, evlerimize vardık, memleketlerimizin yolunu tuttuk... Bu güzel yaşam dolu, enerji veren, bizi yenileyen, eğiten öğreten, gururlandıran, aile bilincinin yaşandığı kocaman dld ailesinin muhteşem Kıvılcımları en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere.. Kurucularımıza, Başkanlarımıza, Kolaylaştırıcımıza ve orada bizi en iyi şekilde ağırlayan tüm gönül dostlarımıza ve misafirlerimize emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler... İyi ki varsınız, iyi ki DLD ailemsiniz! 03.05.2015 Merve Çavuşoğlu, İzmir Grubu 2012-2013 Kıvılcımlar programı içinde yer alıyor olmam; benim proje deneyimimi arttırdı, işbirliği yaptığım kişilerle ekip çalışmasının zorluk ve güzelliklerini bir kez daha tattım ve bu yönde kendimi geliştirdim. Teorik ve söylem düzeyinden, uygulamaya geçişteki tüm zorluk ve engelleri aşabilme deneyimimi geliştirdim. Başardıkça toplumun bana, takım arkadaşlarıma ve gençlere olan güveninin arttığını bir kez daha görmüş oldum. Yaşadığım toplumu daha da yakından tanıma imkanım bir kez daha doğdu. Sosyal sorumluluk adına bir adım daha attım; böylelikle de kendim için atılabilecek en güzel adımlardan birini atmış oldum. “Toplum için yola koyulan, aslında kendi gelişim ve dönüşümü için yola koyulmuş olur” inancımın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş oldum, kendime manevi çok şey kattım. Olaylara bakış açım genişledi. Sorunlara sadece şikâyet eden değil çözüm üretebilen, güven duyulan, farklılıkların yararını algılamış, sorumlu, etkili bir birey olma yolunda tecrübe kazandım. Beyza Acar, Ankara Grubu 2011-2012 DLD’nin geleceğe ışık tutan genç kadınlarından biri olacak olmamız tabi ki de önemli, ama şu anda farkında olmasak da, daha fazla kendine güvenen ve bunu gösterebilen bir grup genç kadınız artık, bence bu çok daha önemli. Bize bu güveni verebilmeleri ise, işin ne kadar profesyonelce olduğunu gösteriyor. Her şeyi başarabileceğimize inandılar ve inandırdılar. Sağlam adımlarla yürümeyi değil koşmayı hedeflemek mükemmel bir duygu, artık ayaklarımız yere daha yakın Hande Demirsal, Kocaeli Grubu 2011-2012 Böyle bir sosyal sorumluluk projesinde yer alıyor olmak ; kendime olan öz güvenimi bir kat daha arttırdı. Bu program aldığım sorumluluklar sayesinde bireysel gelişimime büyük katkı sağladı . Birbirinden farklı genç kadınlarla ortak bir platformda yer alma, onlarla tek bir amaç için birlikte çalışma fırsatını sundu .Ayrıca beklenmedik bir davranış karşısında nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. İletişim becerilerimin artmasına katkı sağladı. Kendi eksi ve artılarımı daha iyi görmemi ve artılarımı çoğaltmamı sağladı. Duyarlılığım güçlendi. Birilerine faydalı olma düşüncesiyle hiçbir maddi beklenti olmaksızın gerçekleştirilen küçücük faaliyetler bile insana tarifi imkansız bir enerji kazandırıyor. Ben bunu yeniden fark ettim. Ceren Dinçer, Ankara Grubu 2011-2012 DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
Tek tek duyuramadığımız sesimizi, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
Tek tek duyuramadığımız sesimizi, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Tek tek duyuramadığımız sesimizi, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Tek tek duyuramadığımız sesimizi, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çimenev,4 Haziran 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi GKM Salonunda bir gösteri gerçekleştirmiştir. Çimenev; öğrencilerin sürekli derslerde başarısız olduğu ve özgüven eksikliği ile etiketlendiği okul ve aile ortamının aksine, kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat yaratmıştır. Gösteride, kendi yazdıkları 4 adet tiyatro metnini sergilemişler, işaret dili ile çalıştıkları iki adet şarkıyı koroda söylemişler ve Tarantella dansı ile Hiphop dansı performanslarını sergileyerek 1 saatlik bir program hazırlamışlardır. Ayrıca, öğrenciler 1 yıl boyunca ortaya koydukları sanat ve maker ürünlerini gösterinin fuar alanında sergileme fırsatı bulmuşlardır. DEVAMINI OKU
Çimenev,4 Haziran 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi GKM Salonunda bir gösteri gerçekleştirmiştir. Çimenev; öğrencilerin sürekli derslerde başarısız olduğu ve özgüven eksikliği ile etiketlendiği okul ve aile ortamının aksine, kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat yaratmıştır. Gösteride, kendi yazdıkları 4 adet tiyatro metnini sergilemişler, işaret dili ile çalıştıkları iki adet şarkıyı koroda söylemişler ve Tarantella dansı ile Hiphop dansı performanslarını sergileyerek 1 saatlik bir program hazırlamışlardır. Ayrıca, öğrenciler 1 yıl boyunca ortaya koydukları sanat ve maker ürünlerini gösterinin fuar alanında sergileme fırsatı bulmuşlardır. DEVAMINI OKU
• Çimenev’e 200’ün üzerinde gönüllü gelmektedir. Çimenev Ekibi bu gönüllüler ile oryantasyon dönemini tamamlamıştır. Bazı gönüllüler Maker Eğitimi de almışlardır. Gençtur, YAŞÖM, İTÜ Gönüllülük Kulübü ve Boğaziçi üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü gönüllülerine “Gönüllülük Eğitimi ve Çocuklarla Çalışırken Dikkat edilmesi gerekenler” üzerine eğitimler verilmiştir. DEVAMINI OKU
Çimenev,4 Haziran 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi GKM Salonunda bir gösteri gerçekleştirmiştir. Çimenev; öğrencilerin sürekli derslerde başarısız olduğu ve özgüven eksikliği ile etiketlendiği okul ve aile ortamının aksine, kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat yaratmıştır. Gösteride, kendi yazdıkları 4 adet tiyatro metnini sergilemişler, işaret dili ile çalıştıkları iki adet şarkıyı koroda söylemişler ve Tarantella dansı ile Hiphop dansı performanslarını sergileyerek 1 saatlik bir program hazırlamışlardır. Ayrıca, öğrenciler 1 yıl boyunca ortaya koydukları sanat ve maker ürünlerini gösterinin fuar alanında sergileme fırsatı bulmuşlardır. DEVAMINI OKU
• Çimenev’e 200’ün üzerinde gönüllü gelmektedir. Çimenev Ekibi bu gönüllüler ile oryantasyon dönemini tamamlamıştır. Bazı gönüllüler Maker Eğitimi de almışlardır. Gençtur, YAŞÖM, İTÜ Gönüllülük Kulübü ve Boğaziçi üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü gönüllülerine “Gönüllülük Eğitimi ve Çocuklarla Çalışırken Dikkat edilmesi gerekenler” üzerine eğitimler verilmiştir. DEVAMINI OKU
• Tiroid hormonunda sorunu olan bir öğrencimizin sağlık sonuçlarını psikoloğumuz inceledikten sonra, sınıf öğretmeniyle görüştük ve çocuğun hangi alanlarda akademik becerilerini geliştirmemiz gerektiğini öğrendik ve bu plan doğrultusunda çocukla birebir çalışmalara başladık. DEVAMINI OKU
Çimenev,4 Haziran 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi GKM Salonunda bir gösteri gerçekleştirmiştir. Çimenev; öğrencilerin sürekli derslerde başarısız olduğu ve özgüven eksikliği ile etiketlendiği okul ve aile ortamının aksine, kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat yaratmıştır. Gösteride, kendi yazdıkları 4 adet tiyatro metnini sergilemişler, işaret dili ile çalıştıkları iki adet şarkıyı koroda söylemişler ve Tarantella dansı ile Hiphop dansı performanslarını sergileyerek 1 saatlik bir program hazırlamışlardır. Ayrıca, öğrenciler 1 yıl boyunca ortaya koydukları sanat ve maker ürünlerini gösterinin fuar alanında sergileme fırsatı bulmuşlardır. DEVAMINI OKU
• Çimenev’e 200’ün üzerinde gönüllü gelmektedir. Çimenev Ekibi bu gönüllüler ile oryantasyon dönemini tamamlamıştır. Bazı gönüllüler Maker Eğitimi de almışlardır. Gençtur, YAŞÖM, İTÜ Gönüllülük Kulübü ve Boğaziçi üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü gönüllülerine “Gönüllülük Eğitimi ve Çocuklarla Çalışırken Dikkat edilmesi gerekenler” üzerine eğitimler verilmiştir. DEVAMINI OKU
• Tiroid hormonunda sorunu olan bir öğrencimizin sağlık sonuçlarını psikoloğumuz inceledikten sonra, sınıf öğretmeniyle görüştük ve çocuğun hangi alanlarda akademik becerilerini geliştirmemiz gerektiğini öğrendik ve bu plan doğrultusunda çocukla birebir çalışmalara başladık. DEVAMINI OKU
Çimenev,4 Haziran 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi GKM Salonunda bir gösteri gerçekleştirmiştir. Çimenev; öğrencilerin sürekli derslerde başarısız olduğu ve özgüven eksikliği ile etiketlendiği okul ve aile ortamının aksine, kendilerini ifade edebilecekleri bir fırsat yaratmıştır. Gösteride, kendi yazdıkları 4 adet tiyatro metnini sergilemişler, işaret dili ile çalıştıkları iki adet şarkıyı koroda söylemişler ve Tarantella dansı ile Hiphop dansı performanslarını sergileyerek 1 saatlik bir program hazırlamışlardır. Ayrıca, öğrenciler 1 yıl boyunca ortaya koydukları sanat ve maker ürünlerini gösterinin fuar alanında sergileme fırsatı bulmuşlardır. DEVAMINI OKU
• Çimenev’e 200’ün üzerinde gönüllü gelmektedir. Çimenev Ekibi bu gönüllüler ile oryantasyon dönemini tamamlamıştır. Bazı gönüllüler Maker Eğitimi de almışlardır. Gençtur, YAŞÖM, İTÜ Gönüllülük Kulübü ve Boğaziçi üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü gönüllülerine “Gönüllülük Eğitimi ve Çocuklarla Çalışırken Dikkat edilmesi gerekenler” üzerine eğitimler verilmiştir. DEVAMINI OKU
•• ‘Anneyim, Öğrenciyim!’ programı kapsamında AÇEV işbirliği, anne ve genç kadınların katılımı ile yürüttüğümüz ‘Hayat Dolu Buluşmalar’ eğitiminin tamamlayıcısı olan seminer öğrencilerimizin babalarının katılımı ile Çimenev’de yapıldı. Çimenev böylelikle hem çocuk hem de ebeveynlere doğrudan ulaşan bütüncül bir eğitim modeli yaratmıştır. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile uzun yıllardır iş birliği içindeyiz. Kadın Kansere Karşı projesi başta olmak üzere, rahimağzı, prostat ve akciğer kanserleri konularında çeşitli farkındalık ve bilgilendirme projelerini hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de işbirliğimiz yoğun bir şekilde devam edecektir. DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile uzun yıllardır iş birliği içindeyiz. Kadın Kansere Karşı projesi başta olmak üzere, rahimağzı, prostat ve akciğer kanserleri konularında çeşitli farkındalık ve bilgilendirme projelerini hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de işbirliğimiz yoğun bir şekilde devam edecektir. DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile 3 yıldır, tüm Türkiye çapında Meme Kanseri taraması programını yürütüyoruz. Bu program kapsamında, tüm Türkiye'de, 10,000 e yakın kadının meme kanseri taramasını gerçekleştirdik. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile uzun yıllardır iş birliği içindeyiz. Kadın Kansere Karşı projesi başta olmak üzere, rahimağzı, prostat ve akciğer kanserleri konularında çeşitli farkındalık ve bilgilendirme projelerini hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de işbirliğimiz yoğun bir şekilde devam edecektir. DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile 3 yıldır, tüm Türkiye çapında Meme Kanseri taraması programını yürütüyoruz. Bu program kapsamında, tüm Türkiye'de, 10,000 e yakın kadının meme kanseri taramasını gerçekleştirdik. DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile uzun yıllardır iş birliği içindeyiz. Kadın Kansere Karşı projesi başta olmak üzere, rahimağzı, prostat ve akciğer kanserleri konularında çeşitli farkındalık ve bilgilendirme projelerini hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de işbirliğimiz yoğun bir şekilde devam edecektir. DEVAMINI OKU
Türk Kanser Derneği ile 3 yıldır, tüm Türkiye çapında Meme Kanseri taraması programını yürütüyoruz. Bu program kapsamında, tüm Türkiye'de, 10,000 e yakın kadının meme kanseri taramasını gerçekleştirdik. DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal islerine baglıyız DEVAMINI OKU
sisli belediyesi sosyal isler mudurlugu DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
KALBEN Derneği, 2017 yılında ve 2018’in ilk 3 ayı içerisinde aşağıda belirtilen faaliyetleri gerçekleştirmiştir ; 1- GALİP ÖZTÜRK SEVGİ EVLERİ ATÖLYE ÇALIŞMALARI Eylül 2017 tarihinde başlayıp Mayıs 2018’ e kadar sürecek olan projede, aşağıda belirtilen 7 dalda, her Pazar eğitmenler tarafından çocuklarımızla atölye çalışmaları yapılmaktadır : *Resim *Takı *Basketbol *Futbol *Psiko Drama *Ebru *Yaratıcı okuma *Zumba 2- SEMİNERLER ve SUNUMLAR Koruyucu aile ve evlat edinme kavramlarını tanıtmak, bu konularda farkındalık yaratmak ve bilgi vermek amacıyla aşağıda belirtilen seminerler & sunumlar gerçekleştirilmiştir : *İstanbul Teknik Üniversitesi *İstanbul Teknik Üniversitesi Kariyer Günleri *Sabancı Üniversitesi *Sabancı Üniversitesi Human Library etkinliği *Moda Deniz Kulübü *Kriton Curi Gönüllüleri *Feneryolu Gönüllüleri *Moda Gönüllüleri *Çekmeköy Gönüllü Anneleri *UPS firması *Kocaeli Sanayi ve Ticaret Odası *Çumralılar Derneği 3- KÜÇÜKYALI SEVGİ EVLERİ YARATICI OKUMA ATÖLYESİ Robert Kolej öğrencileri ile ortak yapılan projede, sömestir tatilinde Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız ile yaratıcı okuma konusunda atöyle çalışması gerçekleştirilmiştir. 4- TİYATRO GÖSTERİLERİ Moda Deniz Kulübünde, Galip Öztürk ve Küçükyalı Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımız için 4 defa olmak üzere İdil Abla Çocuk Tiyatrosu organizasyonu yapılmıştır. 5- TEKNE GEZİSİ Moda Deniz Kulübü ile ortak yapılan organizasyonda, 2 defa olmak üzere Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan çocuklarımızla tekne gezisi yapılmıştır. 6- TOYOTA KOCAELİ 23 NİSAN ŞENLİĞİ Kocaeli Toyota Plaza’da gerçekleşen 23 Nisan şenliğinde, şenliğe katılan çocuklarımız ile eğlenceli zaman geçirilmiş olup, kurulan standımızda farkındalık çalışmaları yapılmıştır 7- TENİS EĞİTİMİ Robert Kolej ile yapılan ortak çalışmamızda, Robert Kolej öğrencileri tarafından Galip Öztürk Sevgi Evlerinde bulunan 15 çocuğumuza, Robert Kolej kampüsünde Ekim 2017’de başlayıp Mayıs 2018’e kadar sürecek olan tenis eğitimi verilmektedir. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf?sfvrsn=0 DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. Vakfın devamlılığı için, sizin öğrenciyken yaşadığınız rahatlığı sonrakilerinde yaşayabilmesi için, mezun olup işe başladığınızda borcunuzu ödemenizi bekler ki bu zincire yeni halkalar da eklenebilsin. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördik. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördük. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Tek başımıza duyuramadığımız sesimiz, dernek sayesinde daha fazla kesimlere ulaşabildi. Bizleri de organize ederek , sosyal mecralar üzerinden yapılan kampanyalar sayesinde çocuklarımızın hastalığı ile ilgili ünlülere de ulaşılabildi. Dernek aracılığıyla sesimiz duyan Gülben Ergen bizlerin sorunlarını dinlemek için taa evimize Ispartaya geldi. Oğlumuzun mutluluğu kelimeler ile anlatılamayacak bir mutluluktu. Tek başımıza yapamayacağımız işlerin dernek ve toplum olarak yapılabilecek şeyler olduğunu ve birlikte daha güçlü olduğumuzu gördük. DEVAMINI OKU
artık çok zor yürüyebilen 10 yaşındaki oğlum ile ilgili son çare olarak kök hücre tedavisi ve hindistanı düşünüyorduk. Ancak bizlere yardım edecek dil bilen hiç bir yakınımız yoktu. Derneğe başvurduğumuzda yetkili arkadaşlar bilgileri dahilinde kök hücre ile ilgili tüm riskleri bizlere aktardılar , tam bir tedavi olmadığından bahsettiler, ingilizce bilen arkadaşlarımız sayesinde Kök hücre tedavisi yapan hindistandaki klinik ile görüştük. Bİzelerin tüm sorularını ve karşı tarafında bizden istedikleri şeyler için bizlere her aşamada yardımcı oldular. Kök hücre çalışmaları desteklenmesede bizler kararımızı vermiştik ve bizlere her koşulda destek olacak yardım elini yine dernekteki arkadaşalrımızdan aldık. Bizleri güçlü kıldılar, dernek başkanı bizimle Hindistana gelerek bizlere yardımcı oldu. Kİmseyi bulamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda bile Dernek'teki dostlarımızdan yardım alabileceğimizi bilmek çok güzel. DEVAMINI OKU
Oğlumun muzdarip olduğu DMD hastalığı ile ilgili yurtdışında bir sürü gelişme var. Ancak yabancı dil probleminden dolayı tam olarak ne olduğunu takip edemiyoruz, malesef doktorlarda bize bu konuda bilgi veremiyor, zaten tam anlamıyla da gelişmeleri takip etmiyor. Yurtdışında DMD derneklerinin yıllık olarak düzenledikleri toplantılara Dernekten arkadaşların katılıp bizlere bilgilendirme videoları yapmaları bir ilk oldu. Bilgiyi bu şekilde paylaşılmasıyla bizlerde evlatlarımız ile ilgili bilgileri ilk elden takip edebiliyoruz ve umutlanmak için sebebimizin olduğunu görebiliyoruz. Dernekteki bilgili ve araştırmacı arkadaşlara bizleri dış dünyaya bağladıkları ve bizim oralardaki gözümüz kulağımız oldukları için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Ben Burçin Eren 27 yaşındayım.Şu an anaokulu öğretmeniyim. Bundan 8 yıl önce Kadın Eğitim ve İstihdam Derneği'nde İŞKUR'un vermiş olduğu kursa katıldım. İyi bir puan aldım ve buna nazaran işe yerleşemedim. Gerek ailevi sorunlar gerek koşulların vermiş olduğu zorluklar nedeni ile bulduğum işlerde ailem çalışmama izin vermedi.Tekrar Kadın Eğitim ve İstihdam Derneğine gelerek durumu anlattım kurucu müdür Solmaz Kantar babam ile görüşme yaparak benim çalışma hayatıma bir kapı açtı.Sonra derneğin bazı faaliyetlerine katılarak kendimi geliştirerek bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladım.Bu vesile ile Kadın Eğitim ve İstihdam Derneğinin okulu olan Çiçek Anaokulu'nda kendi ayakları üzerinde durmayı başaran ,tüm zorluklarla mücadele eden ve bizleri her konuda her alanda destekleyen bir kurumda 8 yıldır çalışıyor olmanın mutluluğu içerisindeyim. DEVAMINI OKU
Ben Burçin Eren 27 yaşındayım.Şu an anaokulu öğretmeniyim. Bundan 8 yıl önce Kadın Eğitim ve İstihdam Derneği'nde İŞKUR'un vermiş olduğu kursa katıldım. İyi bir puan aldım ve buna nazaran işe yerleşemedim. Gerek ailevi sorunlar gerek koşulların vermiş olduğu zorluklar nedeni ile bulduğum işlerde ailem çalışmama izin vermedi.Tekrar Kadın Eğitim ve İstihdam Derneğine gelerek durumu anlattım kurucu müdür Solmaz Kantar babam ile görüşme yaparak benim çalışma hayatıma bir kapı açtı.Sonra derneğin bazı faaliyetlerine katılarak kendimi geliştirerek bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladım.Bu vesile ile Kadın Eğitim ve İstihdam Derneğinin okulu olan Çiçek Anaokulu'nda kendi ayakları üzerinde durmayı başaran ,tüm zorluklarla mücadele eden ve bizleri her konuda her alanda destekleyen bir kurumda 8 yıldır çalışıyor olmanın mutluluğu içerisindeyim. DEVAMINI OKU
52 yaşında iki çocuk annesiyim.Eşim hiçbir koşulda çalışmama izin vermiyordu.Derneğin kadınlara yönelik vermiş olduğu kurslara bir yakınımın tavsiyesi ile gizlice katıldım.Aşçılık belgesini aldım.Dernekte eğitimle birlikte değerli dostluklar edinip ailevi sorunlarımı paylaştım.Dernek başkanı Zuhal Tataroğlu benim sorunlarımı dinledi ve beni derneğin açmış olduğu anaokuluna aşçı olarak aldı.Derneğin sayesinde emekli oldum ve bu güzel kurumda bağlarımı koparmadan çalışmaya devam ediyorum. Dernek bütün hayatımı olumlu yönlendirdi. Kendine güvenen bir kadın olarak çocuklarımın eğitim hayatına katkı sağlayan bir anne olmanın şu anda gururunu yaşıyorum. DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
Ben Cem Kaya, Özel Olimpiyatlar Türkiye Gönüllü Sporcu Elçisi’yim. Bundan altı sene önce Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesi ile tanıştım. O zamandan beri basketbol benim için yaşam tarzı haline geldi. Spor sayesinde hem hayallerimin peşinden koşabildim hem de kendimi geliştirebildim. Bundan altı sene önce bu kadar güzel basket atacağımı söyleselerdi asla inanmazdım. Basketbol oynayınca yeni insanlarla tanıştım, çok güzel yerler gördüm. Altı senedir sporcu olarak birçok oyuna katıldım, başarılı oldum ve madalya sevincini yaşadım. Şimdi Özel Olimpiyatlar Türkiye içerisinde Gönüllü Sporcu Elçisi olarak yer alıyorum. Ünlü basketbolcularla maçlar yapıyorum. Benim gibi sporculara başarılarını göstermek için maçlar düzenliyorum. Antrenörlük yapıyorum. Bundan daha gurur verici bir şey olamaz. Buradan tüm sporculara sesleniyorum; kendi içimizde savaş vereceğimize, evde oturacağımıza, dışarı çıkalım, oyuna ve hayata dahil olup sporla kendimizi geliştirelim. Sporcu yeminimizi söylemeyi çok seviyorum: Bana Kazanma Şansı Verin, Kazanamasam Bile Çabamda Cesur Olmama Yardım Edin! DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun , ... sevgi ile kalın DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... Yeliz Demirkıran DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... Yeliz Demirkıran DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
/ Fransa Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
/ Fransa Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence :) Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence :) Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
İlgili Makama; Anne Meclisi bünyesinde gönüllü olarak çalışmaktayım. Bir psikolog olarak sosyal projeleri birçok alanda yer alan bu derneği tercih etmemin nedeni gönüllülük esası olmasına rağmen herkesin ülkeye değer katmak için çalışıyor olması. Başta Oya Kalender olmak üzere derneğin tüm alt komisyonlarında proje üretmek ve projeleri sürdürülebilir hale getirmek için emek veren üyeler var. Hem aile, hem çocuk hem de kadına dair projeler ülkemizde birçok noktada yapılmayan şeyleri hayata geçirmeye çalışıyor. Bu noktada güçlü sponsorlar ve kendi alanlarında yetkin uzmanlar da bu projelere destek vermektedir. Bugün ve bundan sonra bu derneğin parçası olup elimden geldiği kadarıyla destek sağlamak niyetiyle yola devam edeceğim. Bilgilerinize arz ederim Uzman Psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu DEVAMINI OKU
Merhaba; Farklı profillerden annelerin ve annelik duygusu taşıyan bireylerin bir arada olduğu, toplum İçin faydalı projelerde rol alan Anne Meclisi derneğinin üyesi olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Birlikte daha nice faydalı çalışmalar yapacağız. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger DEVAMINI OKU
Bir Baba olarak Anne Meclisinde yer almaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Birbirinden ayrılması düşünülemez olan iki kavram Annelik ve Babalık. Anne, koruyup kollayan, Baba toplayan, gözeten olarak birbirlerini tamamlarlar. Ancak maalesef ne anneliğin ne de babalığın okulu var. Annelik ve babalık yaşanarak öğreniliyor, tecrübe ediniliyor. Bilinçli anne ve babanın yetiştirdiği bir kişi, topluma çok daha fazla faydalı oluyor. Anne ve babalara tecrübelerimizi aktararak hem Anne-Babalık hakkında daha önceden bilgi sahibi olmalarını sağlamak hem ihtiyacı olan kadınlarımızı eğiterek istihdam sağlamak hem de babalarımızı bilinçlendirerek, annelere yapabilecekleri yardımları gösterebilmek için Anne Meclisindeyim. Mustafa KOÇAK Anne Meclisi Babalık Komisyonu Başkanı DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
“Almış olduğum BAGEP desteği birçok lisans ve yüksek lisans öğrencisinin hak ettikleri başarılara ulaşabilmelerinde önemli rol oynadı zira herhangi bir bürokratik engele takılmadan onları destekleme şansına sahip oldum. Bu bağlamda, Bilim Akademisi’nin tarafıma vermiş olduğu ödül çok daha fazla kişinin verimliliğine büyük katkıda bulundu. Tüm ekibim adına teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“BAGEP ödülünün maddi desteğinden yararlanmanın yanı sıra bu ödülün çeşitli başvurularımın başarıyla sonuçlanmasında da etkisi olduğu kanaatindeyim. Beni bu anlamlı ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim. ” DEVAMINI OKU
“Lakeshore Gaussmetre Probe’unun alınması Bilim Akademisi’nin BAGEP ile sağladığı bu esnek harcama desteği olmadan mümkün olmayacaktı. Bu vesileyle Bilim Akademisi’ne destekleri için tekrar teşekkürlerimi sunarım.” DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Doktorumuz, sekiz aylıkken Boran’da gelişim farklılığı tespit etti ve eğitimlerine bir rehabilitasyon kurumunda fizik terapileri ile başlandı. Çeşitli tetkikler, işitme testleri yapıldıktan sonra mental gerilik ve yaygın davranış bozukluğu olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar ve eğitimler ise bizim için tatmin edici değildi. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda Temmuz ayında eğitimlere başladık. İlk başlarda fizik ve bireysel terapi eğitimleri yapıldı. Bu eğitimlerin Boran’a çok faydası olduğunu tespit ettik. Ancak Boran hala konuşmuyor sadece anlamsız sesler çıkarıyordu. Bunun üzerine Vakıf bünyesindeki, İletişim ve Dil Bozuklukları Terapisti ile seanslara başladık. Boran bu seanslara başladığında hiç konuşmuyordu. Birkaç ay sonra baba ve yaya (anne) kelimelerini bilinçli bir şekilde söylemeye başladığını gördük. Daha sonra da bunları çeşitli kelimeler izledi. Yaklaşık iki yıllık bir eğitim sonucunda Boran çok yol kat etti. Becerileri gelişti, harfleri ve heceleri çoğalmaya, ince motor becerileri daha çok artmaya başladı. Tüm eğitmenlere ve çalışanlara göstermiş oldukları özveri için çok teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Oğlum Mert 12 Kasım 2007 tarihinde 1.900 kg dünyaya geldi ve yarım saat sonra kan şekerinin düşmesi nedeni ile kuvöze alındı. Kuvözde 15 gün kaldı. Mert, 2 yaşına gelmişti ve halen oturamıyor, emekleyemiyordu. Doktorumuza sorduğumda, "Küçük doğdu, yaşıtlarını geç takip eder.” dedi. Bir gün Mert rahatsızlandı, başka bir doktora götürdük. Bronşit olmuştu ama doktorumuz çocuğumuzda farklılık olduğunu tespit etti ve bir an önce Nöroloji doktoruna götürmemizi önerdi. Bunun üzerine Nöroloji doktoruna götürdük. Ve Cerebral Palsy teşhisi kondu. Daha sonra Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nda haftada bir gün fizik tedavi görmeye başladık. Kısa bir süre sonra Mert oturmaya başladı. Fizyoterapistimin söylediklerini yapmaya çalıştım. İşin ciddiyetini gittikçe daha iyi anlıyordum. Ama fizyoterapistim o kadar tecrübeli ve iyi bir eğitimci ki benim korkularımı anlıyor ve beni öyle güzel yönlendiriyor ki, sıkıntımı korkularımı unutup yeniden oğluma umutla sarılıyorum. Tedaviye başlayalı 8 ay oldu ve Mert şu an duvara tutunarak yürüyor. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
Kızımız Bilgisu 3,5 yaşında eğitimini sürdürdüğü kreşte düştü ve beyin kanaması ile beyin sapındaki ezilme sonucu, sol tarafı etkilenmiş ve yeni yürümeye başlar bir konumda vakıftan hizmet almaya başladı. Kızımız hidroterapi seansında suyla ilk tanıştığında, sol el ve ayak kaslarının zayıflığı nedeniyle dengede, materyalleri tutup kavramada, parmaklarını kullanmada zorluk çekiyordu. Birkaç hafta sonra kollukla, paletle yüzdükten sonra suda bağımsız hareket edebilmeye başladı. Kızımız şu an yüzebiliyor, su içerisinde birçok hareketi yapabiliyor ve yüzmeyi çok seviyor. Sağlığı için hobi amaçlı bir uğraş olarak da profesyonel anlamda bu spora devam etmesini ailesi olarak istiyor ve diliyoruz. Gitmiş olduğumuz kontrollerde nörologlarımız geçirmiş olduğu ciddi sağlık sorunlarının almış olduğumuz yoğun ve profesyonel tedaviler sonucunda kısa sürede çok hızlı iyileşme kaydettiğini söylediler. Biz de bunu vakfa borçluyuz. Yavrumuzun şu anki sağlığına kavuşmasında emeği olan tüm uzmanlarınıza ve vakfınıza sonsuz teşekkürler. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metşn Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
EOV ÇEVRE POLİTİKASI EOV, 1995 yılında kurulmuş, Bölgenin 'nin ilk orman varlığının korunması ve yeni orman alanları oluşturulması konusunda çalışan sivil toplum örgütüdür. EOV, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerde kamu yararına ve sosyal sorumluluğa özel bir özen göstermektedir. Vakıf ilkeleri arasında çevre bilinci, sürdürülebilir ormancılık ve iklim değişikliğine karşı duyarlılık en önemli unsur olarak yer almaktadır. Tüm dünyada hızla bozulan çevre dengesi, çevresel etkiler ve hızla artmaya devam eden sera gazı emisyonlarına karşın alınacak önlemler gittikçe büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayı; EOV’nin çevresel duyarlılığı aşağıdaki ilkeler çerçevesinde tarif edilmiştir: • Bireylerin ya da kurumların; faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkilerinin en aza indirgenmesi, bu kapsamda karbon ayak izini düşürebilmek için en etkin önlemlerin alınması, uygulanması konularında bilgilendirilmesi, • EOV yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile orman alanları tesis etmekte, karbon yutak alanları oluşturmaktadır. Ormanlar, bitki örtüsünde ve toprakta büyük miktarlarda karbon depolayarak atmosferdeki karbon dengesini düzenlemekte, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına olanak sağlamaktadır • Düşük karbon ekonomisine katkıda bulunacak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek yatırımların Vakıf olarak desteklenmesi, Hükümetlerin bu konuda uyarılması, • Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak ve sera gazı envanterini düşürmek üzere yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarının teşvik edilmesi ve kamuoyunda bu konulardaki duyarlılığın artırılmasına destek olunması, • Finansal kararlarda çevresel ve sosyal risklerin göz önünde bulundurulması, • Gerek şirketlerin gerekse kamuoyunun iklim değişikliği, küresel ısınma, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konularında bilgilendirilmesi, • Tüm ilgili ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerle uyumun sağlanması, • Gelecek kuşaklara yaşanabilir ve sürdürülebilir bir çevre sunulabilmesi için sağlanacak gelişmelere katkıda bulunulması. Bu ilkeler, EOV’nin tüm faaliyetleri ile ilgili karar süreçlerine temel teşkil etmektedir. Sürdürülebilir kalkınmaya destek olacak tüm duyarlılık ve iş planlarının hayata geçirilmesi temel prensiptir. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim hayatıma 2013’te girdi. Tüm yenilikleriyle, hayata farklı yönlerden baktırmasıyla girdi. İnsanlar birçok değerle varolur hayatta. Bu değerler kimi zaman insanı kendinden uzaklaştırır tabularla. O tabuların yok olması gerektiğine inanırsın. Fakat onları yıkmak için elinde somut şeyler olmayabilir. ÜSAEP benim en somut dayanağım oldu. Bu toplumda ‘’Bir saniye ya bende buradayım! Ben kadınım ve her halimle buradayım. Kendi fikirlerimle, yaşamak istediklerimle buradayım!’’ dememi sağlayan en somut sayanak, destek... Bu oluşumda eğitmen olmanın en güzel yanı da sizin gibi düşünen insanlara artık rehber olabilmeniz. Bunun sonucunda oluşan değişimler, yıkılan her tabu, savunucu her fikir sizin başarınız oluyor. O an hissedilen mutluluk çok başka. Bir örnek de şöyle: Eğitim yeni bitmişti ve o kadar heyecanlıydım ki eve döndüğüm sabah kahvaltıda tüm arkadaşlarıma eğitimde öğrendiklerimi, bendeki değişimi anlattım. Bu arada arkadaşlarım da belirli tabuları olan, anlattığım her şeye şaşıran ‘’Bu böyle miymiş’’ diye tepkiler veren kişiler. Bir tanesinin kondom görmeye dahi tahammülü yoktu mesela. O arkadaşım ertesi gün benden kondom istedi. Tabi ki şaşırdım çünkü bir gün önce midesi bulanmıştı. Şaşırdığımı fark edince bana ‘’Ben onu yanımda taşıyacağım artık, yanımda olduğunda kendimi daha güvende hissedeceğim’’ dedi. Ona sımsıkı sarıldığımı hatırlıyorum. Bu benim için çok önemliydi. Bir insanın hayatındaki tabuları yıkmak, kendini tanımasını sağlamak beni o kadar mutlu etmişti ki Bunu başarmamı sağlayan da elbette ÜSAEP. 3 yıl geçti ve ben hala bahsettiğim kahvaltı konuşmasını her fırsatta çevremdeki insanlara yapıyorum. O motivasyonu kaybetmiyor olmak çok güzel. İlk eğitim heyecanımı çıktığım her eğitimde hissetmek motivasyonumu daima diri tutuyor. Hayatımın her anında var olacak bir oluşum ÜSAEP ve ben bu yüzden çok mutluyum. İyi ki var ve iyi ki daima hayatımda olacak. DEVAMINI OKU
Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ile tanışmamı sağlayan Genç Kadın Akademisi’nde 4 hafta boyunca 25 genç kadınla paylaştığımız her an çok değerliydi. Akademi boyunca, benimle benzer deneyimleri yaşayan kadınlardan bambaşka bakış açıları öğrendim. Genç kadınlarla akademi sonrasında da hayata dair paylaşımlarda bulunabilmek ve genç kadın olmanın zorlukları üzerine düşünebilmek akademinin benim için en önemli katkısıydı! DEVAMINI OKU
Üreme Sağlığı Akran Eğitimleri Projesi benim icin deneyimleme fırsatı bulamadığım şeyleri deneyimleyebildiğim , var olduğunu düşünmediğim tabularımı yıkabildiğim ve bilhassa kendi içimde 'Cinsel Sağlık - Üreme Sağlığı' hakkında eksikliğini hissettiğim konularda kendimi olabildiğince geliştirip , yaygınlaştırabileceğim bir ortam sağladı bana. Daha gidecek çok yolumuz , uğrayacağımız bir sürü durağımız olduğunun farkındayım koşullar ne kadar zor ne kadar durağan olsa bile o yolda yürümeye devam edeceğiz ve uğrayabildiğimiz kadar durağa uğrayıp , bizi destekleyen insanların olduğunu bilmek bizlere ayrı bir güven aşılıyor. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
"Dilbeste abla ve Peri abla başta olmak üzere bütün payda ailesine bana bu hakkı tanıdıkları için çok ama çok teşekkür ederim. İzmir'e gelemeyen arkadaşlarımdan daha şanslıyım. Neden mi? Kendimi tanıdım. İnsanlara nasıl yaklaşacağımı, nasıl davranacağımı öğrendim. Fikir birliği olunca insanların ne kadar mutlu olduklarını gördüm. Her şey için tekrar ve her zaman teşekkürler." DEVAMINI OKU
"Dilbeste abla ve Peri abla başta olmak üzere bütün payda ailesine bana bu hakkı tanıdıkları için çok ama çok teşekkür ederim. İzmir'e gelemeyen arkadaşlarımdan daha şanslıyım. Neden mi? Kendimi tanıdım. İnsanlara nasıl yaklaşacağımı, nasıl davranacağımı öğrendim. Fikir birliği olunca insanların ne kadar mutlu olduklarını gördüm. Her şey için tekrar ve her zaman teşekkürler." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dilbeste abla ve Peri abla başta olmak üzere bütün payda ailesine bana bu hakkı tanıdıkları için çok ama çok teşekkür ederim. İzmir'e gelemeyen arkadaşlarımdan daha şanslıyım. Neden mi? Kendimi tanıdım. İnsanlara nasıl yaklaşacağımı, nasıl davranacağımı öğrendim. Fikir birliği olunca insanların ne kadar mutlu olduklarını gördüm. Her şey için tekrar ve her zaman teşekkürler." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Dilbeste abla ve Peri abla başta olmak üzere bütün payda ailesine bana bu hakkı tanıdıkları için çok ama çok teşekkür ederim. İzmir'e gelemeyen arkadaşlarımdan daha şanslıyım. Neden mi? Kendimi tanıdım. İnsanlara nasıl yaklaşacağımı, nasıl davranacağımı öğrendim. Fikir birliği olunca insanların ne kadar mutlu olduklarını gördüm. Her şey için tekrar ve her zaman teşekkürler." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Dilbeste abla ve Peri abla başta olmak üzere bütün payda ailesine bana bu hakkı tanıdıkları için çok ama çok teşekkür ederim. İzmir'e gelemeyen arkadaşlarımdan daha şanslıyım. Neden mi? Kendimi tanıdım. İnsanlara nasıl yaklaşacağımı, nasıl davranacağımı öğrendim. Fikir birliği olunca insanların ne kadar mutlu olduklarını gördüm. Her şey için tekrar ve her zaman teşekkürler." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Ben gerçekten bir teşekkürü size, İnayet Hocama ve Anne Hanıma borçluyum iyi ki beni kararımdan döndürmüşsünüz. O kadar mükemmel insanlar ile tanıştım ki şu an normal arkadaşlarımdan çok onlarla konuşuyorum, fikirlerimin uyuştuğu bir çok insan oldu. Hatta çok komik bir şey daha; kayıp ikizimi orda buldum. Her etkinlikte ayni gruba düşüyoruz birlikte bir şeyleri yapıyoruz ve yine bir etkinlikte ayni kişi çıkıp aynı şeyleri düşünmüştük, bu çok komik aynı zamanda mükemmel bir şey onun için size gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bu etkinlikte kazandığım şeyleri bilmiyorum kaç kitap bitirdikten sonra öğrenecektim. Belki de yine şu anki hissettiklerimi hissedemeyecektim." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla sabit oksijen konsantratörü ile hayattan kopmuş bireylere taşınabilir oksijen sistemleri tedair ederek topluma kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
İlk olarak ŞEYHANLI Müzik Akademisi” adıyla 12 Ekim 2017 perşembe günü kapılarını eğitime törenle açtı. Bu süre içinde gerek öğrencilerle ve gerekse bulunduğu konumda çok ilgi gördü. Akademi 2 bölüm olarak kuruldu. 1.Bölüm: Kurs:Her yaş grubuna özel birebir müzik dersleri yapılmaktadır. 5 yaş-77 yaş arası müziği seven müzik dostlarının eğlenceli bir yaşam sunarak öğrenmeleri sağlanmaktadır. 2.Bölüm: Vakıf çalışmaları 28 ŞUBAT 2019 tarihinde ise vakıf olma hakkı aldı ve vakıf çalışmaları başladı. Temel amaç: Sanat alanında ülkemizin ihtiyacı olan kaliteli öğretmenler ve sanatçılar yetiştirmek, gerek bilimsel çalışmaları ve gerekse kültürel faaliyetleri, sanatsal çalışmaları, alanlarında yetişmiş ustalık derecesine gelmiş hocalarla öğrencilerin çalışmasını sağlamak. Akademi ilk çalışma alanı olarak 7’den 70’e herkes için müzik sloganıyla 12.10.2017 yılında eğitim hayatına adımını attı. Şeyhanlı sanat vakfının bundan sonraki hedefi ise; sosyal dayanışma içinde yardımlara devam etmek ve ileri ki dönemde Şeyhanlı güzel sanatlar Vakıf üniversitesi olarak eğitim hayatına devam etmesi yönündedir. Sosyal sorumluluk projelerine de destek veren Vakıf : “KIZLAR OKUSUN DİYE BİZ VARIZ” sloganıyla da çok önemli bir misyonu üstlenmiştir. El birliği ile kız öğrencilerin eğitimine destek olmak için resmi banka hesabı: HESAP ADI: ŞEYHANLI EĞİTİM BİLİM KÜLTÜR MÜZİK VE SANAT VAKFI VAKIFBANK İBAN NO: TR07 0001 5001 5800 7308 8313 79 DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
Işıl Eylül Külten (İstanbul) 2010 yılı Eylül ayı'nın 14'ünde sorunsuz bir şekilde dünyaya gözlerimizi açtık. Her şey yolundaydı ki, (biz öyle olduğunu sanıyorduk) üç aylıkken gözlerimizdeki titremeyle (Tıp dilinde ki adı Nistagmus) öğrendiğimiz rahatsızlığıyla dünyamız birden kapkaranlık oldu. Kızınız "Leber hastası” ve göremez denildi. Hem Türkiye’de hem yurtdışında götürülen bir sürü doktordan, çekilen bir sürü film ve MR’dan, yaptırılan bir sürü tahlilden sonra yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını bize kabul ettirmeye çalıştılar. Ama sonra!!! Ama sonra ne mi oldu? Araştırmalarımız sonucunda biz "Az gören Eğitimiyle" tanıştık... Gözlerimizdeki ufacık bir ışığın peşinden umutla yürüdük. Şimdi ise dünyamız apaydınlık... 7 yaşındayız; okuyabiliyor, yazabiliyor, resim bile yapabiliyoruz... Daha yolumuz uzun, ama biz umutluyuz. Umarım bizim durumumuzdaki bir çok çocuğa örnek, ailelerine ise umut oluruz... DEVAMINI OKU
Mehmet Kocaman (8 Yaş) Anne: Hayriye Kocaman (0507 461 45 55) Baba: Hüseyin Serkan Kocaman (0532 683 36 60) Heyecanla beklediğimiz 9 aylık süreç bitmişti, oğlumuzu kucağımıza almıştık. 2 aylık bebek tepkilerinin normal olmayışını anlayınca, doktora başvurduk. Doktor az gördüğünü yani tıp dünyası için görmediğini söyleyince dünyamız başımıza yıkıldı. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anladık. Tedavisi olmayan bir rahatsızlıkla hayata başladık ve çok zor süreçlerden geçtik. Oğlumuzun gözü olmak, ona ışık olmayı istedik. Yaptığımız çalışmalar aldığımız eğitimler yetersiz geliyordu. Her şey bitti dediğimiz bir anda “az gören eğitimi” ve mükemmel ekibi dünyamıza ışık oldu. Oğlumuz evet az görüyor ama şu an devlet okulunda akranlarıyla birlikte 3.sınıfa geçti. Mehmet bağımsız olarak her işini kendisi yapıyor, kitap okuyup yazı yazabiliyor. Bisiklete binebiliyor, yüzebiliyor, tablet ve bilgisayar kullanabiliyor. Hobi olarak animasyon hazırlama etkinliklerine katılıyor ve stop-motion film çekebiliyor. Tekvandoya gidip spor yapabiliyor, kısacası kendi ayakları üzerinde duruyor. Mehmet ile birlikte geleceğe umutla bakıyoruz. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
Bu eğitim çok iyi organize edilmiş ve harika bir ortamın içinde, kent yaşamından uzak, daha fazla farkındalık katarak, doğanın tam kalbinde neler olduğunu, doğanın neler yaşadığını öğretti. Hatta belki bu eğitime gelene kadar doğa umurumuzda değildi ama burada doğanın, canlıların ne kadar çok şey yaşadığını canımız yana yana öğrendik. Nasıl insan hakları varsa doğanın ve diğer tüm canlıların da haklarının olduğunu düşünüyorum. Ve mücadeleye devam! DEVAMINI OKU
0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. Cihazlanmaları sağlanmaktadır. . Aile Eğitim – Ev ziyaretleri ile işitme engelli çocukların eğitiminde en büyük rol aileye düşmektedir. Bu kapsamda, merkezimizde işitme engelli çocuklarımızın eğitimleriyle birlikte, ailelere yönelik eğitimler de verilmektedir. Merkezimizde ailelere yönelik; çocuk eğitimi, kültürel etkinlikler, sağlık, kişisel gelişim ve temel haklar üzerine birçok farklı konuda eğitimler, alanında uzman eğitmenler tarafından yıllık plan doğrultusunda verilmektedir. Kurum psikoloğu ve sosyal hizmet uzmanı tarafından ev ziyaretleri ve kaynaştırma eğitimine giden çocuklarımızın okullarındaki öğretmenlerine de destek amaçlı okul ziyaretleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
Çocuk Eğitim Derneği, işitme engelli bireylerin kaliteli eğitim almalarını sağlamak amacı ile kurulmuş uluslararası vizyon ve standartlarda , toplumsal yaşamın tüm alanlarında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler üreten ve uygulayan bir dernek olarak faaliyet göstermektedir.0-6 yaş işitme engelli çocuklara derneğimize bağlı eğitim merkezimizde, 0- 1,5 yaş arası çocuklara ayda 12 saat, 1,5-3 yaş arası çocuklara ayda 48 saat, 3-6 yaş arası çocuklara ayda 48 saat eğitim verilmektedir. Ayrıca okul öncesi dönem eğitimini kurumumuzda tamamlayan 7-14 yaş arası işitme engelli çocuklarımıza ilkokul ve ortaokul döneminde etüt saatleri ve sosyal aktivitelerle gelişimleri desteklenmektedir. Eğitim verilen işitme engelli çocuklarımızın KBB doktorları tarafından sağlık taramaları; Konuşma terapisti ve odyologlar tarafından rutin takip, ölçüm ve değerlendirmeleri yapılmaktadır. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan beri yönetim kurulu danışmanlığını yaptığım Hrant Dink Vakfı, amaçlarını gerçekleştirmek için, aile bireyleri ve profesyonel çalışanlarının özverili, önemli çaba gösterdiği bir sivil toplum kuruluşudur. Ulusal ve uluslararası çalışmalarla, kültürel tarih araştırmalarını destekleyerek, toplumlar arası barışı sağlamak için projelerin sürdürülmesini, farklılıklara saygı göstererek ülkeler arası dostluğun geliştirilmesini önemsemektedir. Destekçilerine, gönüllülere ve kaynak sağlayıcılara düzenli ve ayrıntılı raporlar vererek şeffaflık ilkesini benimseyen örnek bir STK olmuştur. Gereken her türlü bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
2006 yılından beri beykoz ormanları ve çevresini besliyoruz. bir çoğunun hayatını kurtardık, bir sürü annesiz bebek büyüttük, onlarca sahipsiz köpeği yuvalandırdık. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı, gönüllülük, takım çalışması, etik, insan hakları ve iş hayatına yönelik pek çok eğitim ile kişiye farklı bakış açıları katıyor. Aynı zamanda, gerek gönüllülük süreçlerinde gerek hedeflerimizde inisiyatif alabilmeyi öğretiyor. Önemli kavramların üzerine düşünmemizi, düşünmekle kalmayıp harekete geçmemizi sağlıyor. DEVAMINI OKU
Alev Topları Programı'na kabul edildiğim tarihten itibaren içimdeki heyecan hiç azalmadı. Her eğitimden sonra bunun gelişimim için ne kadar önemli olduğunu fark ediyor ve kendimi tamamlamam için çeşitli fırsatlar sunan bu Program'a bir kez daha teşekkür ediyorum. Fakat beni en çok etkileyen olay daha farklı. Çevremdekilere Alev Topları Programı'nı anlattığımda gözlerindeki ışıltıyı görüyorum, umudun ışıltısını. İşte ben en çok bu ışıltıyı seviyorum. DEVAMINI OKU
Yönderlik Programı’nda aldığım destek insanlarla iletişim kurma isteğimi artırdı. Çok fazla hayal kurmazdım, şimdi daha güzel ve olumlu hayaller kuruyorum. Bana olumsuz şeyler söylendiğinde hemen reddetmeyip nedenini sormayı, meslekleri daha çok araştırmayı öğrendim. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Simdiye kadar duydugum beni duygulandiran en güzel calismalardan biri...hasta bir cocugu,hasta yataginda ziyaret edip onu gulumsetmekten,bir an için mutlu etmekten,eglendirmekten daha güzel ne olabilir? Muthis bir calisma bu...tebrik ediyorum. DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Simdiye kadar duydugum beni duygulandiran en güzel calismalardan biri...hasta bir cocugu,hasta yataginda ziyaret edip onu gulumsetmekten,bir an için mutlu etmekten,eglendirmekten daha güzel ne olabilir? Muthis bir calisma bu...tebrik ediyorum. DEVAMINI OKU
A wonderful charity foundation who brings joy and laughter to children in hospital! Thanks a lot for the amazing work your team have done for the last 20 years and I wish you all the best for the years to come! DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Simdiye kadar duydugum beni duygulandiran en güzel calismalardan biri...hasta bir cocugu,hasta yataginda ziyaret edip onu gulumsetmekten,bir an için mutlu etmekten,eglendirmekten daha güzel ne olabilir? Muthis bir calisma bu...tebrik ediyorum. DEVAMINI OKU
A wonderful charity foundation who brings joy and laughter to children in hospital! Thanks a lot for the amazing work your team have done for the last 20 years and I wish you all the best for the years to come! DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Siverek İlçe Müdürlüğü olarak öncelikle, Dünya Çocukları Derneği’nin ilçemizde yer alan toplamda 7 okulun çatı onarımı, tadilatı ve badanasını üstlendiği, aynı zamanda 72 çocuğumuzu ‘Haydi Çocuklar Sinemaya’ projesi kapsamında ilk defa sinemayla tanıştırdığı için teşekkür eder başarılarının daimi olmasını dileriz. Ayrıca gelecek aylarda birlikte yürüteceğimiz projeler ile ilgili kendileriyle görüşme içindeyiz. Çalışmalarımız hala devam etmekte ve ekip ruhuyla birlikte uyumlu, ılımlı ve emin adımlarla çocuklarımıza, birlikte daha fazla yardım etmenin heyecanlıyla çalışmaktayız. Saygılarımızla Nuri Kapanoğlu DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
These innocent sisters are some of the most real and painful symbols, of the Syrian war. At the same time, they are the reality of war and end result of war. While these children were sleeping, in what should be the safety of home, a bomb hit their neighborhood. They were awakened by the bomb. When they opened their eyes they not only saw their home destroyed, but the bodies of their dead parents. This horrific shock meant they could not even feel the pain of their own bleeding and seriously injured little bodies. The oldest of the four sisters, Maya (14), herself with a shoulder injury found herself on the street with the younger 3, Nour (10 at the time) with a serious leg injury, Sehit (9) whose leg was riddled with shrapnel, and Cinan (8), who suffered a spinal injury. There was no one to go to and nowhere to go; the neighborhood had been destroyed. Newly orphaned, homeless, and injured, the 4 girls wandered until they came across a shack that had been converted to a small makeshift ‘hospital’. There were no health care professionals, just people trying to help those who had been injured. In order to stop the poison from the bomb from killing Nour, they amputated her leg.With some help the sisters were able to come to Izmir to be with their grandparents who had remained in Turkey when the family who had earlier escaped to Turkey returned to Syria because of the father could not find work to support his family. DEVAMINI OKU
These innocent sisters are some of the most real and painful symbols, of the Syrian war. At the same time, they are the reality of war and end result of war. While these children were sleeping, in what should be the safety of home, a bomb hit their neighborhood. They were awakened by the bomb. When they opened their eyes they not only saw their home destroyed, but the bodies of their dead parents. This horrific shock meant they could not even feel the pain of their own bleeding and seriously injured little bodies. The oldest of the four sisters, Maya (14), herself with a shoulder injury found herself on the street with the younger 3, Nour (10 at the time) with a serious leg injury, Sehit (9) whose leg was riddled with shrapnel, and Cinan (8), who suffered a spinal injury. There was no one to go to and nowhere to go; the neighborhood had been destroyed. Newly orphaned, homeless, and injured, the 4 girls wandered until they came across a shack that had been converted to a small makeshift ‘hospital’. There were no health care professionals, just people trying to help those who had been injured. In order to stop the poison from the bomb from killing Nour, they amputated her leg.With some help the sisters were able to come to Izmir to be with their grandparents who had remained in Turkey when the family who had earlier escaped to Turkey returned to Syria because of the father could not find work to support his family. DEVAMINI OKU
These innocent sisters are some of the most real and painful symbols, of the Syrian war. At the same time, they are the reality of war and end result of war. While these children were sleeping, in what should be the safety of home, a bomb hit their neighborhood. They were awakened by the bomb. When they opened their eyes they not only saw their home destroyed, but the bodies of their dead parents. This horrific shock meant they could not even feel the pain of their own bleeding and seriously injured little bodies. The oldest of the four sisters, Maya (14), herself with a shoulder injury found herself on the street with the younger 3, Nour (10 at the time) with a serious leg injury, Sehit (9) whose leg was riddled with shrapnel, and Cinan (8), who suffered a spinal injury. There was no one to go to and nowhere to go; the neighborhood had been destroyed. Newly orphaned, homeless, and injured, the 4 girls wandered until they came across a shack that had been converted to a small makeshift ‘hospital’. There were no health care professionals, just people trying to help those who had been injured. In order to stop the poison from the bomb from killing Nour, they amputated her leg.With some help the sisters were able to come to Izmir to be with their grandparents who had remained in Turkey when the family who had earlier escaped to Turkey returned to Syria because of the father could not find work to support his family. DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Ben Emirhan 15 yaşındayım 4 yıldır resim, photoshop, video montaj, video efekt ile uğraşıyorum. Son bir yıldır da aksiyon, bilim kurgu, dram, komedi konulu dizi film ve kısa film senaryoları yazıyorum. Yazdığım kısa film senaryolarını gerçekleştirmek için okul harçlıkları, bayram harçlıkları ve doğum gününde biriktirdiğim paralar ile ve biraz da babamın ve dedemin yardımları ile profesyonel bir fotoğraf makinesi, ışık, mikrofon, tripod, su altı kamerası gibi daha bir çok teknolojik çekim ürünü aldım. Bunun yanında sanatımı da ihmal etmedim, paranın bir kısmı ile çizim malzemeleri aldım. Yapmayı bildiğim herşeyi internetten izlediğim derslerle öğrendim. Belki herkesin yapabileceği şeyler değil ama az biraz yapabilen birisinin elinden tutulursa hayal edilemeyecek şeyler yapabilir. Mesela ben yaklaşık 2 yıldır güzel sanatlar lisesine gitmek istiyordum ve hiçbir kurs ve eğitim almadan, ilkokulda çöp adam hatta yuvarlak çizemediği için ağlayan ben, dün güzel sanatlar lisesini kazandım. Yani bir şeyi gerçekten isterseniz ve çabalarsanız yapabilirsiniz! Şuanki hedefim öncelikle 4 yıl boyunca güzel sanatlar lisesini okurken bir yandan da sanatımda ve diğer uğraşlarımda profesyonelleşmek. Resim bölümü seçmeme rağmen her yıl müzik bölümünden bi ders alabiliyorum ve ben ilk yıl bateri, ikinci yıl gitar, üçüncü yıl elektro gitar, dördüncü yıl keman öğrenip az da olsa hepsini bilip tam donanımlı olacağım. Aynı zamanda yakın zamanda internet üzerinden logo tasarımı, animasyon, restoran ve etkinlik afişi gibi tasarım, digital ve normal çizim, isteğe göre animasyon hazırlama ve şarkı klipleri falan yapıp, renklendirme, montaj ve efekt işlemleri yaparak para kazanmayı planlıyorum. Hatta bunun için kendime banka hesabı bile açtırttım. Sonra ordan gelen parayı değerlendirip İstanbul’da 2 senelik radyo televizyon bölümü okuyup yönetmen olacağım. Bu arada senaryo yazmaya devam edeceğim, senaryo mantığı ve yazmakla alakalı bir kitap bile aldım, böylece hem bir yönetmen hem de senarist olmuş olacağım. Ardından yakın ve uzak doğu dövüş eğitimi, dublörlük, oyunculuk ve yabancı dil gibi eğitimler alacağım. Ardından Kanada’ya ya da yurt dışında dizi film sektörünün en gelişmiş olduğu yerlerden birine gideceğim ve orada 5 yıl kalacağım. Warner Bros (dünyanın en büyük 10 film şirketinden biri )da işe gireceğim, 5 yılın sonunda Türkiye’ye döneceğim. Bir 5 yıl da Türkiye’de ünlü olup kendi yazıp yönettiğim film ve diziler yapacağım. Ardından çalışmayı bırakacak ve önce Türkiye sonra dünyada zincir şirketler kurup 10 yılda bu şirketleri dünya çapına getireceğim ve farklı yatırımlar yaparak tahminimce 40 yaşımda dünyanın en zengin insanı olacağım. Hatta ne zaman evleneceğimi bile düşündüm. 20-23 arası yani üniversite okuyup istediğim eğitimleri alırken, o 3 yıl içinde evleneceğim. Bir düğün Amsterdam’da, bir düğün de İstanbul’da olacak. Amsterdam’a gelecek misafirleri özel jetle aldıracağım. Bunlar hayallerimin detaylı hali bile değil yani gerisini siz düşünün ... Emirhan Say 15 yaş DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
Bence kifder kendinden önce herkezi düşünmek demek bazen kendini unutup baska hastalara yardım etmek demek kocaman bir zincir halkası demek bu hastalıkla ilgili bilmedigimiz cook seyleri ögrenmek demek Faydalı yararlı bir kuruluş demek bazen moralin bozukken dertleşmek Derdini paylaşmak demek Kifder Turkiyede ve yurtdışında kf lulara ne çalışmalar yapılmış yada yapılıyo bunları sıcagı sıcagına ögrenmek demek ben audeks vitamini burdan ögrendim bilmedigimiz seyleri ögrenmek demek birlik beraberlik destek demek sadece kendi cocuklarımıza deyil bütün cocuklara faydalı olmak demek sesimizin yerden duyurmak demek ve tek basımıza olmadıgımızı bilmek demeek daha suan aklıma gelmeyen bir cok şey demek kifder iyiki varsın kurucumuz Ilknur özgür Görgün Serap Çöremen Kudret Bozan Ali Aktaş ve emegi gecen herkeze binlerce tesekkür ederim DEVAMINI OKU
Benim icin Kifder in en büyük önemi sesimizi ilgili yerlere duyurabilmemiz. Benim dernege uye olmamdaki en buyuk etkende bu idi. Tek tek sesimizi duyurmaya calismaktansa hep beraber tek yürek olup biz burdayiz demek en mantiklisi. Ancak bu sekilde bizi farkedebilirler ve çözüm sunabilirler. Onceliklo dilegim bu , birileri sesimizi duysun ve bizi farketsinler.. Diger bir beklentim ise kf icin merkezlerin acilmasi. Bunun için yapilcak olan calismalar beni cok mutlu eder DEVAMINI OKU
Bence kifder iyiki var muhteşem bir bilgi kaynağı dert ortağı moral makinası :) birlik beraberlik yani kelimeler le anlatamayacağım kadar faydalı ben ve eşim inanın sizin sayenizde tekrar umudumuz oldu kızımız icin tekrar hayata döndürdünüz bizi kf ile savaşmayı ogrettiniz ben ve eşim ve tabi ki iki yaşında ki prenses imiz size minnet borçluyuz kifder e katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler (Gaziantep den selamlar) DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. Ebru (32 yaşında) DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
http://www.ua.gov.tr/docs/magazine/reduced-grundtvig-arion-lingua.pdf DEVAMINI OKU
Saygıdeğer ANTÇEV Ailem, Mezuniyet gününde Ankara'da yapılacak olan bir eğitime katılacağım için aranızda bulunamayacağım. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek mezuniyet için hazırladığım yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. ''1800’lü yılların ünlü İngiliz yazarı George Eliot der ki; “Hiçbir zaman gökten gül yağmaz, eğer daha çok gül istersek, daha çok fidan dikmemiz gerekir.” Bugün mezun olan arkadaşlarımla, sizlerin dikmiş olduğu fidanların gülleri olarak, büyük bir gurur ve onurla karşınızdayız. Alacağımız diplomaların altında her ne kadar fiziki olarak görünmese de ANTÇEV’in imzası da yer almaktadır. Üniversite hayatımıza katmış olduğunuz maddi ve manevi tüm katkılar için şahsım ve mezun olan arkadaşlarım adına sizlere çok teşekkür ediyoruz. 2008-2015 yıllarını kapsayan 7 yıllık öğrenim sürecimde sizlerden öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bunlardan en önemlisi; sivil toplumun kapısını aralamış olmamdır. Vakfın bünyesinde yapmış olduğumuz çalışmalar BİREY olma yolunda; ‘Bana necilik Hastalığından’ kurtarıp yaşadığım çevreye daha duyarlı olmamı sağladı. Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü’nün beş yıldızlı doktor tanımında yer alan ve bunları tıbbiye sıralarında öğrenemeyeceğim; karar veren, iletişim kuran, toplum lideri olan ve yöneten bir hekim modelini elde etmiş oldum. Sizlerden edindiklerim ile fakülte hayatım boyunca pek çok proje, pek çok çalıştay, fakültemi temsil ettiğim pek çok sempozyum ve genel kurullara katıldım. Şili, Santiago’da düzenlenen 100 den fazla ülkeden gelen tıp öğrencileri ile yaptığımız çalışmalarda gördüm ki; ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.’ Ülkemi temsil ettiğim bu toplantıdan döndüğümde; ANTÇEV’i ve bana kattıklarını düşündüm… İşte bu yüzden sivil toplumun kapısını araladığım bu yuvaya, ortak paydamız olan toplumsal faydayı sağlamak ve bunun için mücadele etmek üzere vakfın bir gönüllüsü olarak, sizlerin yanına katılacağım günü sabırsızlıkla beklemekteyim. Bir kez daha yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz. Hepinizin bizlere olan katkısı yadsınamaz lakin özel olarak, bizlerin gerçekten bir ablası olan, bizim kahrımızı çeken, zaman zaman onu kızdırsak da hep bizim iyiliğimizi düşünen Niber ablamıza çok teşekkür ederiz. Yeniden görüşeceğimiz güne kadar hoşçakalın…'' Dr.MESUT ASLAN DEVAMINI OKU
The Name of the Organization: ANTALYA ÇAĞDAŞ EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (ANTALYA CONTEMPORARY EDUCATION AND CULTURE FOUNDATION) Address of Our Organization: Milli Egemenlik Cad. Kent İşmerkezi No: 24C/43 07040 ANTALYA TURKEY Website of Our Organization: http://www.antcev.org Information about Our Organization: Antalya Contemporary Education and Culture Foundation (ANTÇEV) is a non governmental organization which was founded in 1995 by 228 members who are all volunteers. ORGANIZATION SCHEME: ANTÇEV Board of trustees Boarding Council (9 members) Professionals (1 director, 1 secretary, 1 accountant and 1 driver) Committees for each project Volunteers of ANTÇEV (All the Boarding Council members and Committee Members work voluntarily.) INCOME: Membership fees. Individual donations. Fund raising activities such as concerts, dinner parties etc. Garlands made by our foundations Organization of the educational services, such as teacher training, CIT and language courses. AIM: To work on the projects mainly focused on the education of children, young people, teachers, parents and adults for the goal of secular and democratic Turkey. GOALS: To focus on modern education, To organize activities and to realize projects in order to make educational system in Turkey secular, scientific, rational and democratic. To build schools, dormitories, social centers, youth centers, and support those which have already been built for any level of the general education. To organize scientific, cultural and sport activities. ACTIVITIES: Organizing intercultural exchange projects for young people and trainers with EU member countries, ( i.e. exchange of vocational education students to prepare them for the competition in international market) Providing successful but economically insufficient university students scholarships. Helping economically insufficient children to continue their education and to organize courses, seminars or summer schools to contribute their self development. Taking part in EU (Socrates, Youth, Leonardo da Vinci, etc.) and World Bank projects Organizing seminars for teachers/ educators and parents. Organizing conferences, panel discussions or seminars on education. Organizing social, cultural, educational and sports activities, festivals, fairs. Main Objectives and Tasks in the Project: In this project ANTÇEV will carry out courses and seminars for unemployed people from disadvantaged areas to improve their computer and internet using skills and to help to improve their ability to find a job by teaching them to evaluate themselves more correctly according to the business needs, besides to increase their employment level with the great experience gained from EU-Active Employment-New Opportunities Program. 45 to 60 learners expected to participate in the project. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
(Onkobis hediye ettiğimiz servis hemşiresi) Servisteki çocuklarımızdan hareket etmek, yataktan çıkmak istemeyenler de kasları destekleyip kuvvetlendirmek; eklem kemik hareketlerini desteklemek için "ONKOBİS"ler çok iyi oldu. Yürüyemeyen çocuklar ve anneleri onkobise bindirip, serum makinesi de takabilmemiz; hem çocuğun gezip rahatlamasına, annenin de çocuğunu gezdirdiği için psikolojik olarak desteklenmesine yarıyor. Bizim içinde tedavi aksamamış oluyor. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
25.05.2018 Fayda yaratmaya çalıştığın alanda bizzat sahaya inersin ve temas edersin. Bayer Medikal Departman gönüllüleri olarak, insana dokunmak için bugün Ahtapot Gönüllüleri Derneği MDM’ deydik. Güzel bir tecrübe yaşadık, bu fırsatı yakaladığımız için mutluyuz. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Bayer Medikal DEVAMINI OKU
İstanbul 15 Mayıs 2018 Sevgili Ahtapot Gönüllüleri, Siz hiç kendisine veya çocuklarına ait olmayan hatta olan eşyaları, ayakkabılar ve giysileri temizlerken, ütü yaparken gülümseyen Birini Gördünüz mü?! Muhtemelen siz her gün görüyorsunuz eminim, hatta ama ben ilk kez görüyorum. Bize böyle bir mutluluk yaşattığınız için ne kadar teşekkür etsem az.. İyi ki varsınız. Ahmet Rauf SAATÇİ Keller Williams DEVAMINI OKU
26.05.2018 Bugün Seymen Koleji ailesi olarak erdemlerin içinin boşaltıldığı 21. Yüzyılın bu post modern dünyasında bizlere gönüllülüğün, birlikteliğin, biraradalığın ne büyük iyiliklere, karşılıksız iyiliklere sebep olacağını, yol alacağını gösterdiniz. Bizler Seymen Ailesi olarak böylesi yürekli insanlarla güzel bir gün geçirdiğimiz çok mutluyuz. Bizler sizin ışığınızla çok güzel ilhamlar aldık. Önümüzdeki yıl hep beraber en güzel etkinliklerde bir arada olacağız.. Teşekkürler Ahtapot Gönüllüleri Ali Suat Gürsu Coğrafya Öğretmeni DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için; Öğretirken öğrenmek, müzikle beraberlik, müzikle bir şeyler başarmayı, hayatı değiştirmeyi en önemlisi de müzikle bir çocuğun hayatını değiştirmek, kardeşlik, dostluk ve hep beraber bir şeyler başarmak çok güzel bir şeydir. İşte bu çok güzel olan şeyi Barış İçin Müzik'te yapıyoruz. Dünyanın barışla değişeceğine ve bu kotülüklerin biteceğine ve bunun müzikle olacağına inanıyorum. Bir şeyleri dostlarla yapmak ve bunu mutlu olarak yapmak ve herkesin aynı amaç için bir şeyler başarması müthiş... Ben dünyada barışın olacağını ve bunun tek anahtarının müzik olduğunu biliyorum. Bir şeyi mutlu olarak yaptığım tek yer Barış İçin Müzik. İyi ki varsın Barış İçin Müzik ailesi... DEVAMINI OKU
Barış İçin Müzik benim için birliktelik ve müziği ifade ediyor. Burada tanıştığım arkadaşlarımın ve benden küçük kardeşlerimin ilerde sadece müzik yapmayı bilen insanlar değil birlikte müzik yapmaktan keyif alan ve birbirine saygı ve sevgi duyan çok iyi müzisyenler olacağını düşünüyorum. Barış İçin Müziğe geldikten sonra tek ortak noktamızın enstrüman çalıyor oluşumuz olmadığını ve burada tanıştığım arkadaşlarımla müzik dışında bir çok şeyi paylaştığımı fark ettim. Buradaki herkesin çok önemli ve özel olduğunu düşünüyorum. Çünkü başka bir yerde olmayan bir enerji hissediyor, bunun vakfımızın kuruluşundan beri süregelen karşılıksız sevgi ve paylaşım olduğunu düşünüyorum. Bir çocuğa bu sevgiyi ve ilgiyi verdiğimiz zaman ondan aldığınız meyve dünyada eşi bulunmayan bir meyve oluyor ve sadece o çocuğu değil uzun vadede onun iletişim kurduğu herkesi etkiler hale geliyor. Aslında tüm dünya için bir katkı yaptığımızı anlıyoruz. Böylece kalpten gelerek yapılan bir işin diğer işlerden çok daha farklı sonuçları oluyor. Gelecekte uzakta da olsam her zaman Barış İçin Müziğin sevgisini içinde taşıyan biri olacağımı hissediyorum her zamanda özleyeceğimi biliyorum. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Beşinci çocuğuma hamileyim. Bana gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlattınız. İlk kez değerli olduğumu hissettim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
El Bebek Gül Bebek Derneği; anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş bir dernektir. “Minicik ellerinden tutun ki hayata tutunsunlar” dediğimiz bebeklerimiz ve prematürelikle ilgili bazı çarpıcı gerçekler: Günümüzde 10 bebekten 1'i prematüre olarak dünyaya geliyor. Prematüre doğumlardan sonra gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı sürece, el bebeklerimizin hayata tutunmaları zorlaşıyor. Ülkemizde bebek ölümlerinin %75'inin nedeni erken doğumlardır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde (1000 gramın altında) nörolojik bozuklukların kalıcı olma riski %60'tır. Doğum ne kadar erken olmuşsa bebeğin sağlığı ile yaşanacak sorunlar o ölçüde artar ve ciddileşir. Ülkemizde tüp bebek, aşılama vesaire gibi teknikler nedeniyle dünyaya gelen ikiz veya üçüz bebek sayısında, bu teknikler uygulanmadan önceki döneme göre 10 kat artış vardır. İkizlerin %25'i, üçüzlerin %45'i yoğun bakım tedavisine gereksinim duymaktadır. El Bebek Gül Bebek Derneği ayrıca Avrupa Prematüre Destek Vakfı “EFCNI” ile de çalışmalar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için : www.efcni.org DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Kızım Dilara ALSAN 12 yaşında 10 yıldır Tip 1 Diyabetli. İki senedir Tip 1 Diyabetli Çocuklar ve Aileleri Derneği'nin düzenlemiş olduğu Öyküm Solak Diyabet Festivaline Eskişehir'den bir otobüs tip 1 diyabetli çocuk ve aileleri olarak katılıyoruz. Çocuklarımız için çok faydalı ve muhteşem geçen festivali her sene dört gözle bekliyoruz. Bizim için en önemlisi diyabetli çocuklarımız yalnız olmadıklarını görüyorlar.Tekrar tekrar teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
Ben Şeyma. 25 yaşında bir Bilgisayar Mühendisiyim. Ailemle Bursa'da yaşıyorum, iki erkek kardeşim var. İlkokul ve liseyi Bursa’da okudum, sonra lisans için Ankara’ya taşındım. Son sınıfta bir firmada Sistem Destek bölümünde işe alındım. 6 ay kadar bu firmada çalışmaya devam ettim ama 31 Ocak 2019’da istifa etmek durumunda kaldım. Yaklaşık 8 aydır işsizim ama şimdi Kodluyoruz bootcamp’inden sonra beni çok heyecanlandıran yeni bir işe giriş sürecindeyim. Kodluyoruz bootcamp’lerinin anlamı benim için çok yoğun. Ben bu ekiple işimden istifa ettiğim, motivasyonumun düşüşte olduğu bir dönemde tanıştım. Ayrıca Bursa'da böyle bir oluşumu bulmak imkansızdı. Bootcamp’e seçilme sürecinde özen ve heyecanla uğraştım ve karşılığını aldım. Öncelikle bu bootcampteki eğitmenimden bahsetmeden geçmek istemiyorum. Topluluk Liderliği Davetiyesi aldığımda ilk onunla paylaştım. Her e-mailde, her görüşmede bizlere kıymet veren ve sadece bizleri düşünen bir ekip vardı ve ben de artık bu ekibin bir parçasıydım. Bu bootcamp sayesinde tek başıma bir web application’ı ayağa kaldıracak seviyeye geldim. Sonrasında, benim "bilimin kalbi" diye nitelendirdiğim, görev yapmak için can attığım bir kurumda Yazılım Geliştirme bölümünde işe alınma sürecim başladı ve devam etmekte. Mülakat süreçlerimde Kodluyoruz'un hem mezunu hem de Topluluk Lideri olduğumu gurur duyarak belirttim. Dışarıda çok yüksek fiyatlarla verilen .NET Core eğitimine ücretsiz katılmıştım ve başarıyla tamamlamıştım. Bunun için çok şanslıyım. Kodluyoruz, maddi manevi ne gerekiyorsa yapacağım bir ekip. Hedefimiz, dışarıda kendi imkanlarıyla bu fırsatı yakalayamayacak kişilere ulaşmak. Yaşadığım zorlukları anlatacağım, yol göstereceğim insanlara ulaşabilmeyi hayatım boyunca istedim ve Kodluyoruz vesilesiyle bunu yapabiliyorum. Bu sayede birçok gence ulaşabilirim. Bu benim için çok önemli; gençlerin hayatına dokunabilmek istiyorum çünkü Kodluyoruz da benim hayatıma dokundu. DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Hayatımın Dönüm Noktası Bazı insanlar hayatlarındaki birtakım olayları yeni bir başlangıç ya da dönüm noktası olarak görürüler. Hayatlarında o olaydan önce ve o olaydan sonra olmak üzere iki dönem vardır. Çünkü bundan sonraki hayatları o olay çerçevesinde gelişecek ve değişecektir. İşte benim hayatımda da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden önce ve sonra olmak üzere (tıpkı o insanlar gibi) iki dönem vardır. Her şey iki yıl önce başlamıştı. Karneler dağıtılmış, okullar kapanmış ve o yılın eğitim öğretim yılı sona ermişti. O sene Katranca İlköğretim Okulu son mezunlarını veriyordu. Herkes mezun olduğuna sevinirken benim içimde buruk bir sevinç vardı. Peki ya ondan sonra ne olacaktı? Ailemin maddi durumu ne yazık ki benim liseye gitmem için yeterli değildi. Beş kardeştik; üstelik ablam epilepsi hastasıydı. Onun ilaçlarını bile karşılayamıyorken benim okul giderlerim, harçlığım, servis ücreti vs. ihtiyaçlarım nasıl karşılanabilirdi ki? Hiç ümit yoktu. Benim liseye gitme hayalim hayal olarak kalacaktı. Fakat tam ümidimi kaybettiğim sırada bir gün ortaokul öğretmenlerimden sevgili Sema öğretmenim ve onun eşi Yılmaz öğretmen evimize geldi. Katılmış olduğum Seviye Belirleme Sınav’ından aldığım puanı söylemeye gelmişken liseye gidemeyeceğimi öğrendiklerinde şaşırdılar. Sonra annem ve babamla konuştuklarında meselenin iç yüzünü anladılar. Daha sonra benim okuyabilmem için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyip gittiler. Aslına bakarsanız bu işe pek sıcak bakmıyordum. Ancak, şu an buradayım işte; Babaeski Anadolu Lisesi’nde. On birinci sınıfa geçtim ve ileride edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Benim gibi maddi durumu okuyabilmesi için yeterli olmayan gençlerin elinden tutmak ve onlara maddi ve manevi destek olmak istiyorum. Elbette ki bana yardım eden insanlara da minnettarım. Çünkü şu an onlar sayesinde geleceğe dair hayallerim ve umutlarım var. Bana hayallerimi gerçekleştirme imkanı sunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne, Sema ve Yılmaz öğretmenlerime minnettarım. Hayat ne garip! Size birçok farklı yol sunuyor, seçmek sizin elinizde. Seçmek ve yolunuza devam etmek… DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
Huzur bulduğum yer, kendimi iyi ve güvende hissettiğim yer. İyi ki varsınız. İyi ki derneğimiz var. Dernekte iç dünyamıza çekilip dışardaki stres ortamından uzaklaşmak az da olsa iyi geliyor. DEVAMINI OKU
Sevgili Ms Derneği, Bir buçuk yıl önce derneği görmeye ve yoga dersine katılmaya gittim ve üye oldum. Hastalığımla birlikte dernekte beni anlayan yeni dostlar kazandım, nefesle tanıştım, yeni hobiler edindim. Çalışanlar bizleri hep güler yüzle karşılamakta, dernekte zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. İyi ki biz ms hastalarına böyle bir dernek kurulmuş ve hizmet etmekte çok şanslıyız... DEVAMINI OKU
Değerli derneğim, tüm renkleri barındıran bir kumaş gibi; onu şekillendirmekte bana kalıyor. Ruhumu dinlendiren, izinsiz gelebildiğim yer... DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
Ben 14 yıl kurumsal firmada yıllık izinler kullanılamadan, kullansan da hedeflerden dolayı baskı altında, hatta yeri geldiğinde izinden çağrılıp çalıştırılan dönemlerden geçip, "Ben ne yapıyorum?" dediğim noktada işi bıraktım. Neden mi ? "Bugün kendim için ne yaptım?" sorusunun cevabı yoktu. Nasılsa tecrübem vardı. İş bulabilirdim. Öyle olmadı. Gerçekler yüzüme vurmaya başladı. İşten ayrılınca zaten 2 ay çok hızlı geçiyor. Ülkemizde de darbe olunca her şey durdu. Ben adım atmaya çalıştıkça engeller, engellenmeler yaşamaya başladım. Üretmek istiyorum üretemiyorum. Gelirim yok ama giderler başlıyor. Gerçekten zorlu bir dibe inme dönemi geçirdim. Kendimi her gün motive etmeye başladım. Arada işe yaramıyordu kabul ediyorum. En düştüğüm anlarda bile yukarı çıkmaya çalıştım, yine düştüm. İşsizlik sürem 2 sene 8 ay sürdü. Klasik iş ilanları her gün başvurular arada görüşmeler ama sonuç yok. Kendime güvenimi kaybetmemek için bolca spor yapmaya başladım. Yine düştüğüm bir an bir arkadaşımın tavsiyesi ile YenidenBiz'e kayıt oldum. Çok uzun zaman değil, bu sene Ağustos ayı YenidenBiz sayfasında çıkan iş ilanı ile 5 Kasım’da yeni işime "Merhaba" dedim. Mutluluğumun tarifi yok. Diyeceğim şu: “Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye fırlatacağı içindir. Nişan almaya devam edin.” Saygı ve sevgilerimle... DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
"Okula yürüyerek gittiğim, silgi alamıyorum diye "aman üstünü karalasam da olur" dediğim, günde tek öğün yemek zorunda kaldığım, soğukta montun yokluğundan kısa kol elbiseyle okula git gel yaptığım, yani hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye yeni yeni başladığım bu eğitim hayatımı bi üzüntü sebebi olarak değil de; ilerde yapacağım doktorluk mesleğinde ağırlayacağım her bir hastanın, öksüren her bir ninenin, dilinden abi kelimesi çıkan her bir kardeşimin tedavisini edeceğim zaman, bugünlerin zorluğunu hep kafamın bir yanında saklayarak hareket edeceğimin mutluluğu var aslında içimde. Belki emekli maaşının son lirasını, belki sattığı 5 10 simitten kalan tek kârını, belki de " iyileşeyim de 1 hafta harçlık almasam da olur. " diyen dillerin son alınterini o an karşımda görecem. Fedakar olmak, yarınlar için bugünlerden feda etmek... Kişisi, mekanı, zamanı, miktarı fark etmeden burs fonuna desteğini veren tüm abilerim, ablalarım sizin bu güzel desteklerinizi ALIKEV'de görmek, duymak, hissetmek okumanın böylesine güç olduğu bir dönemde o kadar mükemmel bir his ki anlatamam. Size ne kadar teşekkür etsem az kalır. Sizin bugünlerden feda ettiklerinizi, nice güzel yarınlar uğruna harcayacağıma yürekten inanmanızı, bu yolda eğitime destek olarak bize ne kadar örnek olduğunuzu belirtmek isterim. Yıllar sonra belki çocuklarınızın, belki torunlarınızın, belki de sizlerin karşısına sizin aynanız olarak çıktığımızda eminim ki ne kadar güzel tohumlar serptiğinizi o zaman fark edeceksiniz. Anlatacak çok şey var. İnşaallah bir gün anlatacağım daha bir çok şeyi yüzünüze karşı da söyleyebilmeyi temenni ediyor, bu mektup vesilesiyle sizlere bir bir teşekkür ediyorum." DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyelerde çokça gülüyor, günlük rutinlerden çıkarak eğleniyoruz. Bu ortamda bizim fikirlerimizin de önemli olduğunu görüyoruz. Biz koyun değiliz ve çobana da ihtiyacımız yok. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyelerde çokça gülüyor, günlük rutinlerden çıkarak eğleniyoruz. Bu ortamda bizim fikirlerimizin de önemli olduğunu görüyoruz. Biz koyun değiliz ve çobana da ihtiyacımız yok. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyelerde çokça gülüyor, günlük rutinlerden çıkarak eğleniyoruz. Bu ortamda bizim fikirlerimizin de önemli olduğunu görüyoruz. Biz koyun değiliz ve çobana da ihtiyacımız yok. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyelerde çokça gülüyor, günlük rutinlerden çıkarak eğleniyoruz. Bu ortamda bizim fikirlerimizin de önemli olduğunu görüyoruz. Biz koyun değiliz ve çobana da ihtiyacımız yok. DEVAMINI OKU
Atölyeler, eğitimi yalnızca bilgi zanneden bir sistemin içinde biz çocuklara bu sorunun farklı cevapları olabileceğini gösteriyor. Farklı düşünerek olaylara yorum getirmemizi sağlıyor atölyeler. DEVAMINI OKU
Atölyeler hayallerimizi üretmemizi sağladığından kendimize sorumluluk yüklüyoruz. Bu üretkenlik kendimizi keşfetmemizi sağlıyor. İşte kendi hayallerimizi üretmeye başladığımızda her şeyi bilen öğretmen algımız yıkılır, birey olduğumuzun farkına varırız. Tıpkı bu kalıp gibi birçok kalıbı yıkıyor, çocuklar olarak birlikte bir şeyler başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz bu sistem içerisinde koşuştururken birbirimizle rekabet içindeyken atölyeler bize birlikte hareket etmeyi ve birlikte üretmeyi öğretiyor. DEVAMINI OKU
Atölyelerde çokça gülüyor, günlük rutinlerden çıkarak eğleniyoruz. Bu ortamda bizim fikirlerimizin de önemli olduğunu görüyoruz. Biz koyun değiliz ve çobana da ihtiyacımız yok. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Vakfımız başvuran %76 Engelli 44 yaşındaki Adem Yazıcı’ya vakfımıza Sayın Hakan Altun tarafından bağışlanan Akülü Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Vakfımız başvuran %76 Engelli 44 yaşındaki Adem Yazıcı’ya vakfımıza Sayın Hakan Altun tarafından bağışlanan Akülü Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Elazığ ve Malatya Depremzedelerine Sanatçılarla birlikte Akülü ve Aküsüz 15 Sandalye gönderdik.. DEVAMINI OKU
Vakfımız başvuran %76 Engelli 44 yaşındaki Adem Yazıcı’ya vakfımıza Sayın Hakan Altun tarafından bağışlanan Akülü Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Elazığ ve Malatya Depremzedelerine Sanatçılarla birlikte Akülü ve Aküsüz 15 Sandalye gönderdik.. DEVAMINI OKU
%80 Engelli Yelda Seren’e Manuel Tekerlekli Sandalye teslim edilmiştir Vakfımız başvuran %80 Engelli 37 yaşındaki Yelda Seren’e vakfımıza Sayın @esraerol tarafından bağışlanan Manuel Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Vakfımız başvuran %76 Engelli 44 yaşındaki Adem Yazıcı’ya vakfımıza Sayın Hakan Altun tarafından bağışlanan Akülü Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Elazığ ve Malatya Depremzedelerine Akülü ve Aküsüz 15 Sandalye gönderdik Elazığ ve Malatya Depremzedelerine Sanatçılarla birlikte Akülü ve Aküsüz 15 Sandalye gönderdik.. DEVAMINI OKU
%80 Engelli Yelda Seren’e Manuel Tekerlekli Sandalye teslim edilmiştir Vakfımız başvuran %80 Engelli 37 yaşındaki Yelda Seren’e vakfımıza Sayın @esraerol tarafından bağışlanan Manuel Tekerlekli Sandalye vakıf yönetim kurulu üyelerimiz Mustafa Mercan ve Arif Işık tarafından teslim edilmiştir. Bu paylaşım İzin alınarak yapılmıştır. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Kuruluşundan bu yana Türk folklorünün ve kültürünün toplumun her kesimine ve geniş kitlelere ulaşmasını ve yaygınlaştırılmasını amaç edinmiştir. Erişimde zorlanan grupların sanat ve külterel faaliyetlere erişimini kolaylaştırarak , Halk Oyunları , Halk Müziği, Halk Tiyatrosu , Türk El Sanatları ve Geleneksel Sanatlar alanlarında eğitim vermek , engelliler ile ilgili farkındalık yaratmak ve engellileri topluma kazandırma faaliyeti yürütmek. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Hasta çocuk evleri derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
cddckiccmkcdc DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
2017 Yılı İSPANYA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Şimdiye kadar yaşadığım en güzel tecrübeydi diyebilirim. Tanıştığım insanlar kesinlikle harikaydı. Güzel olacağını düşünüyordum ancak bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Gerek kaldığımız yer olsun, gerek yaptığımız iş ya da katıldığımız etkinlikler olsun her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Kampla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey erken bitiyor olması. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim 🙂 DEVAMINI OKU
2017 Yılı FRANSA Uluslararası Gönüllü Gençlik Kampı Katılımcısı / Güzel geçeceğini tabii ki tahmin etmiştim fakat katıldığım kamp güzelin ötesinde son derece verimli, eğlenceli, vizyonu olan bir kamptı. Tüm katılımcılara fazlasıyla şey öğrettiğine eminim. Hepimize hayatı dair yepyeni şeyler kattı. Deneyimimin devamının olmasını tabii ki isterim. Üstelik yabancı arkadaşlar ile çok iyi anlaştık. Birbirimizin ülkelerini de ziyaret edeceğiz! Türkiye de kamplarda da takım lideri olmak isterim. Kendimde bunun için yeterlilik görüyorum. DEVAMINI OKU
2018 Düşlerim Gerçekleşiyor Katılımcısı - Nesin Vakfı / Sevgili Nevin Abla, Bize harcadığın bütün emeklerin, çabaların ve programları hazırlamanız hepsi çok güzeldl ve çok kaliteli etkinlikler ve zamanlardı. Afacan kampı bu sene çok güzel bence 🙂 Mutluyum ve sana çok teşekkür ediyorum. Mısra DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
birlikte çok güzel kamplar yaptık. Eğlenerek öğrendim. İyi ki YOL ARKADASIM VAR DEVAMINI OKU
YOL ARKADAŞIM BİR İYİLİK VE TOPLUMA HİZMET ORGANİZASYONUDUR DEVAMINI OKU
Yol Arkadaşımla topluma hizmet etmeyi öğrendim. DEVAMINI OKU
birlikte çok güzel kamplar yaptık. Eğlenerek öğrendim. İyi ki YOL ARKADASIM VAR DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Merhaba, ismim Yusuf Uçar, 1989 Hatay doğumluyum, sekiz yaşında glokomdan dolayı görme yetimi kaybettim. Görme engellilere özel bir spor olan Goalball’da milli takım oyuncusuyum. İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. Aslan ile 20 Eylül 2017 tarihinde tanıştık. Kısa bir zaman içerisinde ona öyle bir alıştım ki vücudumun bir parçası gibi artık. Yol arkadaşım olması dışında, ev arkadaşım, gözlerim, kısacası benim çocuğum diyebilirim. O hayatıma girdikten sonra her şeyi daha dikkatli incelemeye başladım ve çok daha hassas oldum her konuda. Bağımsız hareketimin iyi olduğunu düşünüyordum, ama sadece düşünüyormuşum. Aslan hayatıma girdikten sonra aslında rahat olduğum zamanları düşündüğümde ne kadar çok yanıldığımı anladım. Hayatım her konuda çok kolaylaştı, yollarda rüzgâr gibi uçtuğumu hissediyorum. Bastonla yürürken hızınız Aslan’a göre daha yavaşken onunla yürürken hızım iki katına çıktı. Aramızda olan duygusal bağ, sevgi, saygı bunların hepsini bir kenara alalım kim benim yerime bakabilir, görebilir? Aslan ile beni buluşturan Rehber Köpekler Derneği’ne, tüm gönüllülerine ve destekçilerine sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
Adlarda çıkan yangında bir çok at can verdi. Bedeninin büyük bölümü yanan Sakura zor şartlarda hayata tutundu. Aylarca serumla beslendi. Yaklaşık üç ay kendi başına ayağa bile kalkamadı. Her yattığında zorla kaldırdık. Müthiş zorlu bir tedavi sürecinden geçtiler. Biz ne zaman ölecek diye beklerken bir nisan sabahı Kiraz’ı armağan etti bize. Kiraz doğurduktan sonra Sakura’nın tedavisi 5-6 ay daha sürdü. Henüz iyileşmemişti. Kiraz o kadar küçük doğdu ki annesinin memesine yetişemiyordu. Geçen günlerde birinci yaşını kutladı. Sakura bir mucize, Sakura’nın mucizesi de Kiraz. Sakura küllerinden doğdu ve onun çiçeği de Kiraz. Kiraz, Sakura’yı yaşama bağladı. DEVAMINI OKU
Adlarda çıkan yangında bir çok at can verdi. Bedeninin büyük bölümü yanan Sakura zor şartlarda hayata tutundu. Aylarca serumla beslendi. Yaklaşık üç ay kendi başına ayağa bile kalkamadı. Her yattığında zorla kaldırdık. Müthiş zorlu bir tedavi sürecinden geçtiler. Biz ne zaman ölecek diye beklerken bir nisan sabahı Kiraz’ı armağan etti bize. Kiraz doğurduktan sonra Sakura’nın tedavisi 5-6 ay daha sürdü. Henüz iyileşmemişti. Kiraz o kadar küçük doğdu ki annesinin memesine yetişemiyordu. Geçen günlerde birinci yaşını kutladı. Sakura bir mucize, Sakura’nın mucizesi de Kiraz. Sakura küllerinden doğdu ve onun çiçeği de Kiraz. Kiraz, Sakura’yı yaşama bağladı. DEVAMINI OKU
Adlarda çıkan yangında bir çok at can verdi. Bedeninin büyük bölümü yanan Sakura zor şartlarda hayata tutundu. Aylarca serumla beslendi. Yaklaşık üç ay kendi başına ayağa bile kalkamadı. Her yattığında zorla kaldırdık. Müthiş zorlu bir tedavi sürecinden geçtiler. Biz ne zaman ölecek diye beklerken bir nisan sabahı Kiraz’ı armağan etti bize. Kiraz doğurduktan sonra Sakura’nın tedavisi 5-6 ay daha sürdü. Henüz iyileşmemişti. Kiraz o kadar küçük doğdu ki annesinin memesine yetişemiyordu. Geçen günlerde birinci yaşını kutladı. Sakura bir mucize, Sakura’nın mucizesi de Kiraz. Sakura küllerinden doğdu ve onun çiçeği de Kiraz. Kiraz, Sakura’yı yaşama bağladı. DEVAMINI OKU
Adlarda çıkan yangında bir çok at can verdi. Bedeninin büyük bölümü yanan Sakura zor şartlarda hayata tutundu. Aylarca serumla beslendi. Yaklaşık üç ay kendi başına ayağa bile kalkamadı. Her yattığında zorla kaldırdık. Müthiş zorlu bir tedavi sürecinden geçtiler. Biz ne zaman ölecek diye beklerken bir nisan sabahı Kiraz’ı armağan etti bize. Kiraz doğurduktan sonra Sakura’nın tedavisi 5-6 ay daha sürdü. Henüz iyileşmemişti. Kiraz o kadar küçük doğdu ki annesinin memesine yetişemiyordu. Geçen günlerde birinci yaşını kutladı. Sakura bir mucize, Sakura’nın mucizesi de Kiraz. Sakura küllerinden doğdu ve onun çiçeği de Kiraz. Kiraz, Sakura’yı yaşama bağladı. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
“Rengarenk Umutlar Derneği’nde arkadaşlığımızın önemini, bir arada yaşayabilmemizin kaynağının arkadaşlık olduğunu öğrendim. Yaşam becerileri eğitimleri ergenlik çağında neler yapmamız ve neler düşünmemiz gerektiğini öğretti.” DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
http://www.1tl1umut.com/gelirgider_2019.html DEVAMINI OKU
http://www.1tl1umut.com/gelirgider_2019.html DEVAMINI OKU
http://www.1tl1umut.com/gelirgider_2019.html DEVAMINI OKU
http://www.1tl1umut.com/gelirgider_2019.html DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
Açık Açık Platformu misyonu, benim için yeterince anlamlı. Şeffaflık. Yapılan bağışların ulaşacağı yerler, sebebi ve sonuçları belirgin bir şekilde ifade edilmiş . Dürüstlük olması gereken bir özellikken, meziyet olarak nitelendirildigi bir zamanda yaşıyoruz . Bu durumda her şeyin açık açık paylaşıldığı, bu platforma güvenebilme lüksünü tercih ediyorum. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Simdiye kadar duydugum beni duygulandiran en güzel calismalardan biri...hasta bir cocugu,hasta yataginda ziyaret edip onu gulumsetmekten,bir an için mutlu etmekten,eglendirmekten daha güzel ne olabilir? Muthis bir calisma bu...tebrik ediyorum. DEVAMINI OKU
A wonderful charity foundation who brings joy and laughter to children in hospital! Thanks a lot for the amazing work your team have done for the last 20 years and I wish you all the best for the years to come! DEVAMINI OKU
Dr. Bebiş'in bugün odaya gelmesi, kızımın moralini düzeltti. Kızımın bugün morale çok ihtiyacı vardı. Her zaman Bebiş gibi güzel ilaçlar odamıza gelirse, biz hastalar daha çabuk iyileşiriz. Her zaman gelmesini istiyoruz. DEVAMINI OKU
Simdiye kadar duydugum beni duygulandiran en güzel calismalardan biri...hasta bir cocugu,hasta yataginda ziyaret edip onu gulumsetmekten,bir an için mutlu etmekten,eglendirmekten daha güzel ne olabilir? Muthis bir calisma bu...tebrik ediyorum. DEVAMINI OKU
A wonderful charity foundation who brings joy and laughter to children in hospital! Thanks a lot for the amazing work your team have done for the last 20 years and I wish you all the best for the years to come! DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Kızlar Bilimle Buluşuyor projemize dahil olan ve kız çocuklarının çalışmalarına rehberlik eden İzmir'den bir devlet okulundan bir takım koçumuzun hikayesi: “Böyle bir projenin oluşu beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Özellikle kız çocuklarında bu farkındalığın yaratılması bence çok önemli. Setler okula ilk geldiğinde tüm öğrencilerimin setle etkinlik yapmasına fırsat verdim. 13 öğrencim var zaten. Erkek öğrenciler hemen hevesle bir şeyler yapıp tasarlarken kız öğrenciler çekingen kaldı ya da evcilik tarzı bir kaç bir şey yaptılar. Bu projenin kız öğrencilerle olacağını söylediğimde kız öğrencilerim çekindi erkekler ise neden biz yokuz diye hayıflandılar biz daha güzel yaparız dediler. Proje bittiğinde ve fuar gerçekleştiğinde kız öğrencilerine öylesine bir güven gelmişti ve başları dik olarak biz yapabiliriz mesajı veriyorlardı. Ayrıca okul, aile ve arkadaşlarından aldıkları tebrikler onlara büyük bir öz güven getirmişti. Artık mühendislerin ne iş yaptıklarını biliyorlardı. Birkaç öğrencim kendine kariyer planı bile yapmıştı.” DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Kızlar Bilimle Buluşuyor projemize dahil olan ve kız çocuklarının çalışmalarına rehberlik eden İzmir'den bir devlet okulundan bir takım koçumuzun hikayesi: “Böyle bir projenin oluşu beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Özellikle kız çocuklarında bu farkındalığın yaratılması bence çok önemli. Setler okula ilk geldiğinde tüm öğrencilerimin setle etkinlik yapmasına fırsat verdim. 13 öğrencim var zaten. Erkek öğrenciler hemen hevesle bir şeyler yapıp tasarlarken kız öğrenciler çekingen kaldı ya da evcilik tarzı bir kaç bir şey yaptılar. Bu projenin kız öğrencilerle olacağını söylediğimde kız öğrencilerim çekindi erkekler ise neden biz yokuz diye hayıflandılar biz daha güzel yaparız dediler. Proje bittiğinde ve fuar gerçekleştiğinde kız öğrencilerine öylesine bir güven gelmişti ve başları dik olarak biz yapabiliriz mesajı veriyorlardı. Ayrıca okul, aile ve arkadaşlarından aldıkları tebrikler onlara büyük bir öz güven getirmişti. Artık mühendislerin ne iş yaptıklarını biliyorlardı. Birkaç öğrencim kendine kariyer planı bile yapmıştı.” DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
http://www.1tl1umut.com/gelirgider_2019.html DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Emine ben, İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum ve şu an Almanya’da mimarlık okuyorum. Liseye ilk başladığımda hukuk ya da psikoloji okumak istemiştim ama sonrasında aslında bulunduğum çevreyi güzelleştirmek ve yeni bir şey ortaya koymak istediğimi fark ettim. Ama bunu hangi yolla yapacağıma emin değildim, bilmiyordum. Sonrasında çizim yapmakla ilgilenmeye başladım ve bir gün okulumuzda bulunan boş bir sınıfı ihtiyaçlarımız doğrultusunda tasarlamamız gerektiğine dair bir broşür buldum ve biz bu tasarımı Türkiye Tasarım Vakfı ile birlikte yaptık. Sonrasında Türkiye Tasarım Vakfının bünyesinin altında yapılan organizasyonlarda gönüllü olarak yer almaya başladım ve mimarlık okumanın aslında benim için uygun bir meslek olduğunu fark ettim. Yeri geldi kütüphaneden yararlanarak portfolyomu hazırladım, yeri geldi malzeme hakkında ön bilgiye sahip oldum. Aslında benim için Türkiye Tasarım Vakfı yolumu çizen bir vakıf. Ve içinde bulunan insanlar her zaman bir konuda sıkıştığım zaman ulaşabildiğim insanlar oldular. DEVAMINI OKU
Emine ben, İstanbul Erkek Lisesi mezunuyum ve şu an Almanya’da mimarlık okuyorum. Liseye ilk başladığımda hukuk ya da psikoloji okumak istemiştim ama sonrasında aslında bulunduğum çevreyi güzelleştirmek ve yeni bir şey ortaya koymak istediğimi fark ettim. Ama bunu hangi yolla yapacağıma emin değildim, bilmiyordum. Sonrasında çizim yapmakla ilgilenmeye başladım ve bir gün okulumuzda bulunan boş bir sınıfı ihtiyaçlarımız doğrultusunda tasarlamamız gerektiğine dair bir broşür buldum ve biz bu tasarımı Türkiye Tasarım Vakfı ile birlikte yaptık. Sonrasında Türkiye Tasarım Vakfının bünyesinin altında yapılan organizasyonlarda gönüllü olarak yer almaya başladım ve mimarlık okumanın aslında benim için uygun bir meslek olduğunu fark ettim. Yeri geldi kütüphaneden yararlanarak portfolyomu hazırladım, yeri geldi malzeme hakkında ön bilgiye sahip oldum. Aslında benim için Türkiye Tasarım Vakfı yolumu çizen bir vakıf. Ve içinde bulunan insanlar her zaman bir konuda sıkıştığım zaman ulaşabildiğim insanlar oldular. DEVAMINI OKU
tamamen gönüllülük esasına dayanarak sokağa ve özellikle ormana terkedilmiş, açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş köpeklerin bakımı, beslenmesi , su sağlanması , kısırlaştırma, sahiplendirme ve barınmalarını sağlamak amacıyla oluşmuş 12 yıllık bir oluşum, 2017 yılından beridir de dernek olarak faaliyet gösteriyoruz DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Kalben'de gördüğüm yararlı şeyler kesinlikle korunma altında yetişen bir genç olarak kendimi yalnız hissetmeyip, bir çok alanda beni geliştiren ve birçok alana beni yönlendiren evim gibi hissettiğim Kalben'im.. İyi ki Kalbenliyim, iyi ki gönüllüyüm. Benim gibi korunma altında olan gençlere açılan kapı ışıl ışıl. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Hasta Çocuk Evleri Derneği olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Paramız da yoktu dernek bize yardım elini uzatmasaydı kredi çekmek zorunda kalacaktık. Çocuğum çok şükür sağlığına kavuştu. Hasta Çocuk Evleri Derneğine herkesin yardım etmesini diliyorum. Onları tanıdığım için çok şanslıyım. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Sevgili Abilerim ve Ablalarım, Öncelikle her birinize gönülden teşekkür ediyorum. televizyonda koştuğunuzu görünce önceleri benim için normal işini yapan birileri olarak görürdüm ama TOÇEV deki ablalarım sizin daha doğrusu sizlerin bizler için, hiç görmediğimiz başka yerlerde bulunan çocuklar için koştuğunu bilmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Sizlerin böyle gönüllü çalışarak görünce hala yardımsever insanların var olduğunu düşünüyorum ve çok mutlu oluyorum.İnşallah bana da sizler gibi yardıma ihtiyaç çocuklara yardım edebilme şansı düşer. DEVAMINI OKU
Saygıdeğer TOÇEV üyeleri, 23.10.2015 tarihinde okulumda kitap dağıtımı yapıldı. Bu kitapların sizin vakfınız tarafından gönderildiği söylendi. O günün sabahında annemle kitap konusunu konuşuyorduk.Bana okumam için yeni kitaplar alması gerektiğini söylüyordu. Okula gittiğimde kitap dağıtımı yapılınca heyecanlanıp, duygulandım...Bu yüzden size teşekkür mektubu yazmak istedim. Bu kitaplar aldığım en güzel hediye idi. Kitaplarımı okumaya başladım bile. Atalarımızın dediği gibi kitap ruhun gıdasıdır. Öğretmenimiz de başarımızın artması için düzenli olarak kitap okumamızı tavsiye eder. Güneş dünyayı, kitap insanları aydınlatır.Sizlerin de bu faaliyetlerle bizlerin aydınlanmasına yardım ettiğiniz için teşekkür ediyor, faaliyetlerinizin devamını bekliyoruz... DEVAMINI OKU
Sevgili TOÇEV, Öğretmenlerimiz geleceğinizi söylediğinde çok heyecanlandık. Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız, bizleri düşündüğünüz için teşekkür ederiz. Bu yapılan yardımların önemini biliyoruz. İleride inşallah bu vatana hayırlı nesiller olacağız. Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet için çalışacağız. Yolunuz açık olsun, yardımlarınız daim olsun... DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Öğrencilerimin birer fidanı olsun, çevreyi doğayı, tüm canlıları sevsinler, sorumluluk sahibi olup fidanlarına da baksınlar istiyordum. Bu isteklerimi sizin desteğinizle gerçekleştirdim. Hatta fidanlarına o kadar bağlandılar ki sizin göstereceğiniz bir yere dikmek yerine gözlerinin önünde olmasını istiyorlar :) Evlerinin bahçesine dikti bir kısmı. Teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Öğrencilerim bu etkinlikleri yapmaya başladığından beri diğer derslerde de daha öz güveni yüksek, konuşkan, gözlemciler. Etkinlikler doğayı sevdirmenin dışında çocuklarımın kişisel gelişimlerine de destek oldu. TEMA’ya teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Çocuklar, deneyler ve drama çalışmalarından çok keyif aldılar. Pek çok etkinliğin özellikle doğada birebir toprakla, bitkiyle iç içe, dokunarak, hissederek uygulanması çocuklar için çok önemli. Emeği geçen herkese teşekkürler. En önemli katkısının da çocuklara doğa sevgisi ve bilinci kazandırmak olduğunu düşünüyorum. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
"Besicilik ve çiftçilik yapıyoruz. Aslında lise mezunuyum. Tokat'ta okudum. 2005’te evlendim. Bir yıllık evlilik sonrasında eşimi kaybettim ve kucağımda Diyar'la kalakaldım." Diyar'ın farklı bir çocuk olduğunu söyleyen Sevgi Atasoy, "Ana sınıfına giderken öğretmeni beni çağırdı: 'Sizin çocuğunuz deha sahibi' dedi. Dördüncü sınıfa kadar Tokat'ta Çevlikler İlköğretim Okulu'nda okudu. İlkokulda dersleri gayet iyiydi. Öğretmeni, bana hep, 'Sen, Diyar'dan ekmek yiyeceksin, yeter ki onun arkasında dur' derdi. Diyar da Darüşşafaka Sınavı'nı kazanarak, onları haklı çıkardı" diye konuşuyor. Televizyonda reklamlarını da görüyorduk. Bir gün davetiye geldi, Darüşşafaka'dan... Çok şaşırdım. Meğer tüm babası ya da annesi vefat etmiş çocuklara gönderiyorlarmış. Ardından kendi gayretiyle hazırlandı. Sivas'ta sınava girdi. 'Sakın vazgeçme, kazanamayacağım lafı duymak istemiyorum' dedim. Sonra Darüşşafaka'dan aradılar, 56. olmuş. Sevinçten ne yapacağımı bilemedim" diyor. Kızını Darüşşafaka'ya gönderirken hiç tereddüt etmediğini vurgulayan Atasoy, "Burası onun için en iyi yer. Beraber ağladık, beraber güldük, her şeye beraber katlandık. Çok zor günler geçirdik. Allah bir çocuğu yetim bırakacaksa Darüşşafaka'ya girmeyi nasip etsin. Diyar da Darüşşafaka'ya geleceği için çok mutluydu. Ancak eşyalarını topladığımızda ağladı, 'sensizliğe nasıl dayanacağım?' dedi. 'Kızım çektiklerimizi unutma, orada benim yanımdan daha rahat olursun. Burada seni kayıran, mutluluğunu isteyen bir tek annen var ama Darüşşafaka'da dünya dolusu insan var, senin mutluluğunu, iyiliğini isteyen... Özlemek yok, vatana millete hayırlı bir evlat olacaksın' dedim. Kızını ziyarete geldiğinde Darüşşafaka'ya bağış da yapan Sevgi Hanım, bu bağışının gerekçesini şöyle açıklıyor: "Yanımda olsaydı, Diyar'a vereceğim harçlıkları bağışladım. Kızım da o bağıştan nasibini alacak sonuçta, imkanım oldukça da bağış yapmaya devam edeceğim." Darüşşafaka'yı gördükten sonra içim daha da rahat etti. Yatakhanesi,yemekhanesi son derece muntazam... Diş fırçasından macununa kadar çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamışlar, oyuncak bile vermişler. Diyar, doktor olmak istiyor. İnanıyorum olacak" diye sözlerini noktalıyor. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Bursa Losemili Çocuklara Yardim Derneği (BURSA LÖDER) 1994 yılından beri kanserli çocuklara yardım amacı ile kurulmuş bir dernektir. Derneğimiz; Bursa'da kanserli çocukların tedavi edildiği tek merkez olan "Uludağ Üniversitesi Çocuk Hemotoloji ve Onkoloji Kliniği"ne başvuran olguların sorunlarını çözmede projeler üretmektedir. Bu konuda katkılarınızla şimdiye kadar iki büyük proje gerçekleştirilmiştir; 1.İl dışından başvuran, hasta ve yakınlarının tedavi süresi içinde sağlıklı ve güvenli koşullarda barınmaları için, Görükle'de "Rahime Gazioğlu LÖDER Hasta Konukevi" 2011 yılında hizmete girmiştir. Şimdiye kadar 60.000 konaklama yapılmış olup 25.000 hasta ve yakını bağışlarınızla konukevimizde kalarak tedavi olmuşlardır. 2.Konukevi'nin düzenli ve güzel çalışması sonucunda ;Sayın Gazioğlu tarafından güven duyularak Uludağ Üniversotesi ile ortak bir protokol imzalanmış ve 50 yataklı, çocuk kök hücre merkezinin de içinde bulunduğu Türkiye'nin en büyük kapasiteli çocuk hemotoloji onkoloji hastanesi olan UÜ Sabahattin Gazioğlu Çocuk Hemotoloji ve Onkoloji Hastanesi Bursa'ya ve ülkemize kazandirilmistir. Çocukluk çağı kanserleri bilgi ve deneyimi yüksek olan merkezlerde %80 oranında tam iyileştirilebilmektedir. Derneğimiz, bağışlarını UÜ Sabahattin Gazioğlu Çocuk Hemotoloji ve Onkoloji Hastanesi ile Rahime Gazioğlu Hasta Konukevi'nin gereksinimlerini sağlamak amacı ile kullanmaktadır. Kanser hastalığı çağımızın gerçeklerindendir. Bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının, hasta ve hastalık üzerinden duygu sömürüsü yapmadan, bilimsel gerçeklere dayalı projeler üretmesi, hastalarımızın iyilesmesine gerçek anlamda katkı verecektir. Bu konuda derneğimize sağlayacağınız her türlü destek; çocukluk çağı kanserleri ile mücadelede çocuk hakları gözetilerek, etik kurallar çerçevesinde değerlendirilecektir. Bize destek verecek olan herkese içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. DEVAMINI OKU
CarrefourSA, çevre bilincinin oluşturulması, kaynakların verimli kullanılması, doğanın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir şekilde bırakılması ve sorumlu yaşam için projeler oluşturmayı sorumluluğu olarak benimsemekte; ürün ve faaliyetlerinde çevreci, duyarlı ve sorumlu bir duruş sergilemektedir. 2015 yılı itibarıyla Temel İhtiyaç Derneği’nin hayata geçirdiği Destek Market projesine destek vermeye başlayan CarrefourSA, ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanılarak geliştirilen bu değerli projeye destek vermekten mutluluk duymaktadır. Faaliyet alanı gereği ayni yardım alanında geniş bir destek ağına sahip olan CarrefourSA, kaynaklarını Tider aracılığıyla sosyal faydaya dönüştürürek gıda güvenliği prosedürleri kapsamında topluma olan sorumluluklarını yerine getirmekten mutluluk duymaktadır. DEVAMINI OKU
Burada işe başlamadan önce hiç düzenli bir işim ve gelirim olmamıştı. Ben hep çalışmak istiyordum ama eşim çalışmama karşı geliyordu. Destek Market'ten yararlanmaya başladığımda dernek yetkilileri bizi ziyaret etti ve bana iş bulabileceklerini söylediler, eşimi de çalışmam konusunda onlar ikna ettiler ve eşim de derneğe güvendi. Benim için o gün bir dönüm noktası oldu. Çalışmaya başladıktan sonra daha mutlu bir insan oldum, önceden hep gelecek nasıl olacak diye korkuyordum, çocuklarım için endişeleniyordum. 1 yıldır çalışıyorum ve düzenli olarak paramı kazandığım için çok mutluyum. Kendimi de çocuklarımı da daha güvende hissediyorum. Önceden daha da çekingen biriydim artık insanlarla daha rahat iletişim kurabiliyorum. Benim çalıştığımı gören komşu ve akrabalarım da artık çalışmak istiyorlar. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
65+ yaş grubuna henüz dahil olmuş biz, bundan birkaç sene önce emekli olduktan sonra, ruhsal ve sosyal yaşamımızdaki canlılığımızı yitirmeme konusunda çok arzulu ve kararlıydık. Nitekim, ne her yaş grubundaki dostlarımız ve tanışlarımızla olan sosyal ilişki ve birlikteliklerimize, ne takip etmeyi çok sevdiğimiz ve adeta bir yaşam biçimi haline getirdiğimiz kültür ve sanat faaliyetlerine, ne de özellikle farklı kültür ve yaşam biçimlerini tanımak adına, yapmayı çok sevdiğimiz yurt içi ve dışı seyahatlerimize, sağlığımız, zamanımız ve imkanlarımız izin verdiği sürece hiç ara vermedik. Bu arada, tesadüfen tanıştığımız ve bilahare de, oryantasyon eğitimimizi tamamlayarak, gönüllüsü olduğumuz, GÖNÜLLÜ HAREKETİ DERNEĞİ’nin çatısı altındaki, çoğunluğu genç üye ve diğer gönüllülerle beraber olmaktan, onlarla tecrübelerimizi paylaşmak ve etkinliklerine destek olmaktan, onların bitmeyen enerji ve çalışma arzuları ile kendi ruhumuzu genç ve dinamik tutmaktan büyük bir mutluluk duymaya başladık. Bugün artık, gerontologların da hemfikir olduğu gibi, birçok olumsuz dış etkene rağmen, uzamaya devam eden yaşam süresini sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebilmenin, keza, olası bir sosyolojik ihtiyaçda çözümün bir parçası olabilmenin, pratik yollarından biri de, belki de, bu sinerjiyi yakalamış olmaktan geçiyor diye düşünüyoruz. DEVAMINI OKU
Bu ülkede iyi ve güzel bir şeyler oluyorsa siz ve sizin gibiler sayesinde oluyor. Lütfen enerjinizi ve heyecanınızı kaybetmeyin. Mustafa Kemal Atatürk de sadece size güveniyordu. Yolunuz açık olsun. DEVAMINI OKU
Gönüllü Hareketi'ne katılmamdaki en büyük neden, bugüne kadar toplumun bana verdiklerini şimdi benim topluma geri vermem için bana bir olanak sağlaması oldu. Gönüllü Hareketi'nin bir gönüllüsü olmaktan gurur duyuyorum. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Proje Amacı: Faydalanıcı 114 engellinin Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylı bir program dâhilinde meslek edinme kurslarından geçirilerek meslek edinmeleri, sağlanacak staj ve istihdam destek hizmetleri sayesinde, istihdam olanağı kazanmaları ve Yasal hakları konusunda bilgilendirilerek istihdam süreçlerindeki dezavantajlarından korunmaları Ulaşılan Sonuç ve Çıktılar Proje Kapsamında; 1- İstihdam, rehberlik, danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetlerine katılım gösteren dezavantajlı birey sayısı 101, 2- Dezavantajlı kişilere yönelik ayrımcılıkla mücadele için gerçekleştirilen faaliyet sayısı 1, 3- Dezavantajlı bilgilendirilmeleri için yapılan farkındalık arttırma faaliyetleri sayısı 4, 4- Hizmetleri takiben işgücü piyasasına katılan dezavantajlı kişi sayısı 80 olarak gerçekleşmiştir. DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Proje Amacı: Faydalanıcı 114 engellinin Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylı bir program dâhilinde meslek edinme kurslarından geçirilerek meslek edinmeleri, sağlanacak staj ve istihdam destek hizmetleri sayesinde, istihdam olanağı kazanmaları ve Yasal hakları konusunda bilgilendirilerek istihdam süreçlerindeki dezavantajlarından korunmaları Ulaşılan Sonuç ve Çıktılar Proje Kapsamında; 1- İstihdam, rehberlik, danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetlerine katılım gösteren dezavantajlı birey sayısı 101, 2- Dezavantajlı kişilere yönelik ayrımcılıkla mücadele için gerçekleştirilen faaliyet sayısı 1, 3- Dezavantajlı bilgilendirilmeleri için yapılan farkındalık arttırma faaliyetleri sayısı 4, 4- Hizmetleri takiben işgücü piyasasına katılan dezavantajlı kişi sayısı 80 olarak gerçekleşmiştir. DEVAMINI OKU
Bir kaza sonucu ağır engelli durumuna düşünce gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan bir dönem sıkıntılı yaşamak zorunda kaldım tam bu dönemin kara bulutları üstümde gitmek bilmez haleti ruhunda iken benim gibi daha önce engelli olmuş ve hayat tecrübelerini bana aktaran çok değerli dost ve derttaşlar sayesinde kısa bir bocalamadan sonra aslında önemli olanın fiziksel durum değil kendini ve yaşamayı sevmek olduğunu öğrettiler bana ve o günden sonra engellimide hayatıda sevmeye başladım. YAŞAMAK BİR SEVDA İSE ENGELLİ OLMAK SEVDALI OLMAYA ENGEL DEĞİLDİR DEVAMINI OKU
Proje Amacı: Faydalanıcı 114 engellinin Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylı bir program dâhilinde meslek edinme kurslarından geçirilerek meslek edinmeleri, sağlanacak staj ve istihdam destek hizmetleri sayesinde, istihdam olanağı kazanmaları ve Yasal hakları konusunda bilgilendirilerek istihdam süreçlerindeki dezavantajlarından korunmaları Ulaşılan Sonuç ve Çıktılar Proje Kapsamında; 1- İstihdam, rehberlik, danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetlerine katılım gösteren dezavantajlı birey sayısı 101, 2- Dezavantajlı kişilere yönelik ayrımcılıkla mücadele için gerçekleştirilen faaliyet sayısı 1, 3- Dezavantajlı bilgilendirilmeleri için yapılan farkındalık arttırma faaliyetleri sayısı 4, 4- Hizmetleri takiben işgücü piyasasına katılan dezavantajlı kişi sayısı 80 olarak gerçekleşmiştir. DEVAMINI OKU
Kurşun Kalemciler Kimdir? Kurşun Kalem Eğitim Vakfı, 22 Kasım 2010 tarihinde vakıf çatısı altında toplanan 30 eğitim gönüllüsünün kurduğu ve halen 65 üye ile faaliyetine devam eden bir vakıftır. Bir toplumun gelişmesi için çok okumak, çok düşünmek ve çok çalışmak gerekir diyen vizyoner bir ekiptir. Eğitim ve bilim alanlarında ileri adımlar atılmasına yönelik pırıl pırıl gençlere rehberlik etmeyi ilke edinmişlerdir. Okullara, çocuklara, gençlere; öğretmenleri aracılığıyla ulaşacaklarına inanan Kurşun Kalemciler, öğretmen adaylarına burs desteği sağlamaktadır. Vakıf bu inançla, gençlerin kendilerini ve ne istediklerini fark etmelerini sağlayarak, hayallerinin peşinden gitmelerini amaçlamaktadır. Kurşun Kalem Vakfı bursiyerlerinin sadece başarı odağıyla değil, sosyal hayatta kültürel faaliyetler ile de gelişmelerine önem verir.… Gençlerin gelecek hayallerine yelken açarken yaşadığı maddi imkansızlıklar sırasında iyilik neferleri ile buluşmalarını sağlayan KurşunKalem Vakfı, destek verdikleri bursiyerlerinin başarılarının gururunu izlemenin paha biçilmez olduğunun farkındadır. Bazen onlara bir aile sıcaklığı ile ve bir telefon kadar yakın duruşlarıyla hedeflerine giden yolda yalnız olmadıklarını hatırlatırlar. Kurşun Kalem Kurucuları ve Üyeleri, kendi mesleki ve maddi güçlerini bir araya getirerek bu işi gönüllük esasıyla yapmaktadır. İdealleri olan, hayalleri olan ve gelecek nesillere güvenen bir ekip… Atatürk İlke ve Devrimleri ışığında, Cumhuriyet değerleri ile yol alan, vatanını seven ve yarınları düşünen meraklı bir ekip… Bu ülkenin geleceğine yürek, emek koyan ve geleceğe dokunmanın öğrencilere, öğretmenlere, özetle İNSAN’a dokunmaktan geçtiğine inanan büyük yürekli bir ekip... Doğuda karlar içinde ücra bir köyde, öğrencilerine sarılmış bir öğretmenden ilham alan bu ekip en uzak noktalara ulaşmanın ve 29 Ekim'de “Atatürk ve Bayrak” ile yürüyen, geleceğe gülümseyen, bu vakıftan mezun öğretmenleri gibi nice neferler yetiştirmenin hevesindedir. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
“Maksut Bey, Çaycuma’da emekli olduktan sonra karısıyla birlikte Yalova’ya yerleşmişti. Bana TEGV’i neden kurduğumuzu sordu. ‘Bu vakfın nasıl faaliyette bulunduğunu görmek isterim Cengiz Bey’ dedi. Cuma görüşmüştük; Pazartesi günü geldi ve öğleye kadar parkımızı gezdi. Sonra bana herhangi bir geri bildirimde bulunmadı. 1999 Depremi’nde Maksut Çavdar, maalesef eşiyle birlikte göçük altında kalarak hayatını kaybetti. Üç ay sonra vasiyetinde mal varlığını Eğitim Gönüllüleri’ne bıraktığını ablasından öğrendik. Mal varlığını vasiyet yoluyla Vakfımıza bırakan ilk kişi Maksut ve Ayten Çavdar’dır. Biz de Çaycuma’da Vakfımıza bıraktığı gayrimenkuller içerisinde yer alan bir binada Ayten-Maksut Çavdar Öğrenim Birimi’ni açtık. Şimdi hem onların isimleri yaşıyor, hem de onların bıraktıklarıyla Çaycumalı çocuklar geleceğe, yarınlara hazırlanıyor. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Çocukluğumda hayalim anne olmaktı… Anneanne olacak yaşta anne oldum ve ikiz annesiyim. Oğullarım Serdar ve Arda biraz erken doğdu ve kuvözde kaldılar. Çıktıktan sonra ise her şey yolundaydı… Arda 3 aylık olduğunda Serdar’a göre boynunu tutamıyordu, tabii hastaneye gittik canım oğlumdan kan aldılar, teşhis için her tarafını deldiler, bütün makinelere girdik nedir nedeni nedir bulamadılar ve doktor zamana bırakalım dedi. Zaman su gibi akıyor tabii, Arda 2 yaşına yaklaştığında Arda’nın anlayamadığım, adını koyamadığım bu farklılığı için tekrar aynı hastaneye gittik. Bana 25 tane soru soruldu ve 17 hayır cevabı verince ben, Otizm diye bir reçete yazıldı. Otizm ne bilmiyorduk, hiç duymamışım… Gittiğimiz rehabilitasyondaki görevliden rica ettim, internetten çıkardı bana verdi. Okudukça anladım, belirtiler oğlumda gözlemlediğim belirtiler. Üzüntümü geriye attım, oğlum için en iyisi için mücadeleme başladım. Devletin ayda 10 saat verdiği eğitimle başladık. Ardanın sağlıklı ikizi Serdar tam gün eğitim alırken ve haftalık yaklaşık 36 saati bulurken eğitimi, aylık 10 saat otizmli oğlum Arda için yeterli mi? Bu benim bir arayışa girmeme neden oldu ve teşhisi aldıktan kısa bir süre sonra Tohum Otizm Vakfı ile tanıştım. Her saniyesi eğitimle geçen bu süreç neticesine Arda 7 yaşına geldiğinde Anne diyebildi ve beni dünyanın en mutlu annesi yaptı. Yoğun sürekli eğitimin otizmli çocuklar için tek çare olduğunu bize çare olan Tohum Otizm Vakfındaki eğitimle birebir yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Arda’nın daha iyi olmasını sağlayacak bir kurumda olduğumu biliyorum, eğitimle birlikte ömür boyu süren bu süreçte sabır, zaman, sevgi ile her şeyi aşmak mümkün. DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Sosyal sorumluluk projemiz olan ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan projeyle, altı ay boyunca her ay İstanbul’un ayrı bir üniversitesinde Sunay Akın gösterileri düzenlenmek üzere kasım ayı içinde başlayan etkinliğin çeşitli radyolarda ve medya aracılığıyla tanıtımı için onlarla iletişim kurup bizlere o süre boyunca tanıtımımız için destek vermelerini sağlamaya ve bu süreç boyunca yapılacak röportajları organize etmek yönünde sorumluluk aldık. ”Kas Hastalarıyla El Ele, Daha Güzel Bir Yaşam İçin Sunay Akın Etkinlikleri ” adıyla planlanan bu projenin iki amacı vardı ; DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Köksal Eğitim Vakfı sizden mükemmel bir öğrenci olmanızı beklemez. İdeolojik olarak sorgulanabileceğiniz mülakatlara katılmanızı şart koşmaz ya da burs alabilmek için karşılarında ezilip büzülmenizi istemez. Sadece burs istemeniz yeterlidir. DEVAMINI OKU
Üniversiteye başladığımda okuduğum bölümden (Bilgisayar Mühendisliği) dolayı asosyal bir hayat sürdürmekten çekiniyordum. Bu çekincemi KEV çok iyi cevapladı. Ankara'daki birçok konsere ve kültür sanat etkinliklerine katılmamı teşvik ederek bana bambaşka bir vizyon aşıladı. DEVAMINI OKU
KEV’de iki yılını dolduran bir bursiyer olarak şunu söyleyebilirim ki; bu vakıfta yapılan bütün iyilikler karşılıksız... DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Kızlar Bilimle Buluşuyor projemize dahil olan ve kız çocuklarının çalışmalarına rehberlik eden İzmir'den bir devlet okulundan bir takım koçumuzun hikayesi: “Böyle bir projenin oluşu beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Özellikle kız çocuklarında bu farkındalığın yaratılması bence çok önemli. Setler okula ilk geldiğinde tüm öğrencilerimin setle etkinlik yapmasına fırsat verdim. 13 öğrencim var zaten. Erkek öğrenciler hemen hevesle bir şeyler yapıp tasarlarken kız öğrenciler çekingen kaldı ya da evcilik tarzı bir kaç bir şey yaptılar. Bu projenin kız öğrencilerle olacağını söylediğimde kız öğrencilerim çekindi erkekler ise neden biz yokuz diye hayıflandılar biz daha güzel yaparız dediler. Proje bittiğinde ve fuar gerçekleştiğinde kız öğrencilerine öylesine bir güven gelmişti ve başları dik olarak biz yapabiliriz mesajı veriyorlardı. Ayrıca okul, aile ve arkadaşlarından aldıkları tebrikler onlara büyük bir öz güven getirmişti. Artık mühendislerin ne iş yaptıklarını biliyorlardı. Birkaç öğrencim kendine kariyer planı bile yapmıştı.” DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
HAMİDE İLE BATURAY SALIK’IN HİKAYESİ Oğlum Ahmet Baturay, Dmd hastalığıyla küçük yaşlarda tanıştı. 1982 doğumlu olan abim de DMD kas hastasıydı. Bu hastalık ailemizde maalesef vardı ve biz abimi 2000’li yılların başında kaybetmiştik. Yıllar sonra tekrar DMD ile karşılaşacağımız hiç aklımızın ucundan geçmemişti. Biz hastalığı unutmaya çalışırken 10 aylık oğluma aynı teşhis konuldu ve dayısı gibi onun da DMD hastası olduğunu öğrenmiştik. Bu büyük bir yıkım olmuştu bizler için. Kardeş acısı yaşamış bir annenin evladıyla imtihanı başlıyordu. Babamız hastalığı tanımaz adını söylemezken şimdi DMD ile yatıp kalkıyoruz. Oğluma teşhis konulduktan sonra fizik tedavi, yüzme ve beslenmesine dikkat etmeye başladık. Son yıllarda gen terapileri gündeme geliyor ve bizim için umut vadediyor. Bu tedavilerinin Türkiye’ye gelmesini ve uygulanmasını bekliyoruz. Oğlum Suan 30 aylık yürümeye yeni alışıyor. Ama biz inanıyoruz ki yürüyecek ve DMD’ yi yenecek. Bizlere büyük umut veren bir çok gen terapisi ve ilaç tedavisinin çalışılıyor olmasıdır. Çocuklarının tedavi olmasını sabırla bekleyen annelerin babaların yetkililer tarafından görülmesini umuyorum. Destek ol DMD’yi yenelim! DEVAMINI OKU
DMD Aileleri Derneğine, DMD hastası çocuklarımızın sorunlarına gerçekçi çözümler üretebildiklerini, sesimizi duyurabildiklerini gördüğüm için üye oldum. Benim gibi yüzlerce ailenin aynı sorunları yaşadığını, kafalarında; bakım, beslenme, fizyoterapi gibi konularda benzer sorular olduğunu gördüm. Derneğimizin yapmış olduğu paylaşımlar sayesinde bilgim arttı. Çocuğumun bakımı konusunda bilinçlendim. Çocuklarımızın türlü ekipmana, cihaza gereksinimi olabiliyor. Derneğimiz, ailelerimize bu yönde de destek sunuyor. Yaşamın her alanında yaşadığımız sorunlar, hastalığın sorunlarıyla da birleşince yükümüz çok ağırlaşıyor. Bu doğrultuda sesimizi duyurmak, taleplerimizi iletmek ve dayanışma içinde sorunlarımızın çözüme kavuşturmak için buradayım. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
Zara, Toplum Merkezimizdeki aktivitelere katılan Suriyeli yararlanıcılarımızdan sadece biri. Zara, Vaka Yönetimi Ekibimizin katkıları ile artık okula gitmeye başladı. Yeni okul dönemine toplum merkezlerimizdeki Türkçe dersleri ve psikososyal destekler sayesinde hazırlanan Zara, geçtiğimiz gün bizi ziyaret etti ve heyecanla anlatmaya başladı : ‘’Çok sevinçliyim, biyoloji sınavından 100 üzerinden 84 aldım! Sınıfımda 3. Oldum. Toplum Merkezi’ni ve sizleri çok özlüyorum ama okula gittiğim için de çok mutluyum! Geleceğim için daha umutluyum artık, sizlerin sayesinde oldu, hepinizi çok seviyorum. ‘’ ve o güzel gülümsemesiyle yanımızdan ayrılırken bize ‘’şimdilik hoşçakalın yine geleceğim’’ dedi. DEVAMINI OKU
Hayata Destek Evi Yaşam Becerileri Programı’na katılan Usame 40 yaşında, Türkiye’ye iki sene önce Idlib’den evleri bombalandığı için göç etmek zorunda kalmış bir tarih öğretmeni aslında. 4 çocuk babası Usame şimdilerde Türkiye’de mevsimlik tarımda işçi olarak çalışıyor. Usame Hayata Destek Evi’nde Türkçe ve İngilizce kurslarına devam ediyor, spor ve müzik etkinliklerine katılıyor. Türkçe öğrenmenin hayatını kolaylaştırdığını, komşularıyla ilişkilerini geliştirdiğini söylüyor. Dil kurslarını Hayata Destek Derneği’nin ona sunduğu büyük bir fırsat olarak görüyor. ‘’Müzik dinlemek, şarkı söylemek, spor yapmak sadece eğlence gibi gözüküyor, oysa sağlık için, ruhumuziçin önemli. Şarkı söylerken beni üzen şeyleri unutabiliyorum. Futbol oynarken yeniden genç oluyorum, güçlü olduğumu hissediyorum. Burada geçirdiğim zamanlar hayatı yeniden sevmemi sağlıyor.’’ DEVAMINI OKU
Mamoon ve ailesi, ikisi de evli olan oğullarıyla birlikte 1,5 yıl önce Hama’dan Türkiye’ye gelmişler. Mamoon’un büyük oğlu çalışırken üzerine düşen elektrik kablosu nedeniyle hayatını kaybetmiş. ‘’Bombalardan ve ölümden kaçmak için Türkiye’ye geldik ancak ölüm burada da buldu bizi’’ Küçük oğlu, inşaatlarda gündelik işçi olarak çalışmaya devam ediyor. Daha önce hiç bahçe işi yapmamış olan Mamoon’a neden Bahçecilik Projesine katılmak istediğini sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor : ‘’3 ay önce oğlumu kaybettim ve hala onun yasını tutuyorum. İnşaatlarda çalışabilecek kadar genç değilim. Bazen aileme hiç faydam olmadığını düşünüyorum. Bu iş beni hayatta tutacak ve dertlerimi unutmama yardımcı olacak. Taze sebzeler ailem için çok iyi olacak. Bahçemiz ürün verdikçe ailemiz zorluklara daha güçlü göğüs gerecek’’ DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
Öncelikle Atatürkçü bir düşünceye sahip aydın bir vakıftan destek almak beni çok mutlu ediyor maddi olanaklarımdan dolayı tamamen burslarımla izmirde tıp fakültesinde okuyorum desteğiniz olmasa olanaklarım çok kısıtlanacaktı ayrıca bizlere kendimizi geliştirmemiz için düzenlediğiniz etkinlikleri çok yararlı buluyorum çoğu vakfın gerçekleştirmediği bir durum bizlerin her yönden en iyi halde olmamız ve kendimizi geliştirmemiz için çaba sarf ediyorsunuz her şey için çok teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduğumda maddi nedenlerden dolayı yurt dışında yüksek lisans seçeneğini aklımdan çıkarıp işlere başvurmaya başlamıştım. Atlas Eğitim Vakfı’ndan haberdar olunca gerekli belgeleri topladım ve “Yüksek Lisans Bursu” için başvurumu yaptım. Belçika’da bulunan Vlerick Business School’a kaydımı yaptırdım ve şimdi o günlere dönüp baktığımda iyi ki kendime bu şansı tanımışım diyorum. Gerekli bursu alabilmek için duymaya alışık olduğumuz mülakatlar ve garip sorular ile karşılaşmadım. Kendimi geliştirmek isteyen aydın bir genç olmam yeterli oldu. Bu durum bana ekstra bir motivasyon sağladı ve programdan Great Distinction (Yüksek Onur) derecesi ile mezun oldum. Erasmus programı kapsamında Portekiz’de bir dönem geçirdikten sonra eğitim ve iş hayatıma yurtdışında devam etmek en büyük hayalim olmuştu. Kendimi geliştirmek istediğim finans alanında dünya çapında geçerliliği olan bir eğitim alma fırsatı yakaladım. İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa gibi ülkelere program dahilinde seyahat ederek farklı kültürleri tanımaya devam ettim ve özellikle Avrupanın finans merkezi olan Londra’da 5 gün geçirdim. Ülkem ve kendim için değer yaratmak istiyorsam yapacağım işi dünyada en ileri düzeyde öğrenmem gerektiğini anladım ve bu açıdan geçirdiğim bu on ay beni farklı bir seviyeye taşıdı. Bana bu şansı tanıyanlara gönül borcumu ödemenin en güzel yolu olarak okulumun tüm imkânlarından yararlandım ve kendimi geliştirdim. Şimdiki amacım dünyaya ve ülkeme faydalı olabilmek. Yurtdışına dair umutlarım ve heyecanlarım tükenmişken beni ikinci bir şansa layık gördükleri için Atlas Eğitim Vakfı’na ve tüm bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Potansiyel bağışçıları, ülkemizin geleceğine güzel bir yatırım yapmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey ile karşılaştım. Orada 2 Dolar’a hayatın değiştiğini anlatınca yapacağımız şey bu diye düşündüm. Oraya gidince dünyanın gerçeğiyle karşılaştım. 2 dolara hayatı kurtarılan insanlar müthiş mutlu olduğunu gördüm. İbrahim Bey ile konuşunca 4 yıl içinde 400.000 Dolar bütçe ile 200.000 kişinin hayatına dokunmayı duyunca «10 milyon dolar ile ne yapılır» diye sordum, İbrahim Bey de «bir ülkenin kaderi değişir» dedi. Afrika’daki olay da bu hiçliğin bereketi. Çarpanı bu kadar yüksek bir yardım olamaz diye düşünüyorum. DEVAMINI OKU
İbrahim Bey’in bir çağrısıyla haberim oldu Sen De Gel’den. Buradaki insanların yardıma olan ihtiyaçlarına kendi projeleri üzerinden istiyor olmaları beni çok etkilemişti. Görmediğim bilmediğim insanlar ama Afrika’nın genel durumunu bildiğim için bu çağrıya destek olmak için elimden geleni yapmaya başladım. İlk başlarda yokluğun ne demek olduğunu kendimce tanımlıyordum. Kurulduktan bir yıl sonra Afrika’ya gelme şansım oldu. Yokluk tanımım bir daha şekillendi. Yapılanlar aslında çok az. Daha fazla proje yapabiliriz. Buradaki insanlarda bu potansiyel var ve bu sahiplenmeye de açık durumdalar. Projelerimiz yardım değil. Daha çok onların kendi projelerini kendi sahiplenmeleriyle hayata geçirdikleri işler olarak sınıflandırıyoruz. Şu anda üye sayımız 300’ler civarında. Bunu 1.000’lere çıkardığımızda aynı çalışmaları çok daha fazla ülkede çoğaltmak için elimiz rahat olacak. DEVAMINI OKU
1. Sorumluluğum kendi yerelimle. 2. sorumluluğum ülkeme karşı. 3. sorumluluğum da yaşadığım dünyaya karşı olduğundan bu tür ülkelere mümkün olduğu kadar gitmeye çalışıyorum. Neden gidiyorum? Çünkü aynı şekilde besleniyorum ve karşı tarafı da beslemeye çalışıyorum. Burada, Sen De Gel Derneği’nin katkılarıyla bu imkan yaratılmış vaziyette. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
UZUN YOLLARA DEVAM Bu yazımda size lise eğitimim boyunca özellikle lise son sınıfta yollarda harcanan olağanüstü zaman ve başarımın hikayesini anlatacağım. Lise eğitimim Ankara Kırkkonaklar Anadolu Lisesinde geçti. Bu lisede okurken en büyük kâbusum, beni sabırlı bir insan olmaya iten en büyük sorun ulaşım idi. Okula gidip gelmek için yollarda harcanan 4 saat. Sizce de dile kolay değil mi? Belki bazı insanlara bu 4 saat az gözükebilir ama haftada 5 gün okula gidip gelmek ve sadece bir haftada harcanan 20 saat. Bu 20 saatlik süreçte arkadaşlarım dinlenebiliyor, sosyal aktiviteye daha çok zaman ayırıyor, ders çalışabiliyor. Benim ise bu 20 saatim otobüs beklemeyle, otobüse bindimse bir şekilde o sıkışıklıkta biraz olsun rahat bir noktaya konumlanmakla geçiyor. Otobüs boş olduğunda ise benim yol arkadaşım kitaplarım benle sıkı bir dost oluyorlardı. Son senemde yani sınava hazırlık sürecimde sanırım beni fiziksel ve ruhsal anlamda en çok zorlayan faktör hâline geldi ulaşım. Sınava hazırlanıyorum, stresliyim büyük bir yarışmanın içerisindeyim, hedeflerim var ve ben bu hedeflerime bir şekilde ulaşmalıydım. Sabahları 6'da uyanıp 6.30'da otobüse binmek gibi bir zorunluluk ayrıca bir şekilde o otobüste yer bulup ayakta yahut oturarak ders çalışmak benim için en az oksijen kadar gerekliydi. Sabah bir şekilde vücudum bu duruma adaptasyon sağladı lakin en yıkıcı ve zor kısım akşam eve gelişti.Okuldan çıkıp dershaneye gitmesi Tunalı caddesindeki o sıkışık trafikte ağzına kadar dolu otobüste dershaneye ulaşmayı beklemek. Dershaneye ulaşıldığında ise diğer öğrenci arkadaşlarımın çoktan yemeklerini yiyip biraz olsun kafalarını dinleyip bana göre daha konsantre bir şekilde derse girmesi ve benim bırakın yemek yemeyi derse birkaç dakika kalıp apar topar sırama oturmam gerçekten beni çok üzen ve bunaltan, stresimi normale göre katbekat attıran etkenlerden biriydi. Akşam saat 20.00 olduğunda ise bana göre maceranın zirve yaptığı zamandı. Dershanede dersler biter ve herkesin evine gidip dinlenme vakti gelirdi. Benim ise metro ile Dikimevi’ne çok hızlı bir şekilde çıkıp otobüsüme yetişmek için bir sporcu gibi koşmamın tam zamanıydı. Yaşadığım üzüntülü an ise metrodan çıktığımda otobüsümün hemen önümde gidiyor olması ve durağı geçtiği için hiçbir şekilde durmuyor olması anıydı. Belki bu yazımı okuyanlar dolmuş gelmiyor mu? gibi sorular sorabilir. Hemen cevabını vereyim, benim oturduğum yere dolmuş otobüsten 5 dakika önce gelerek yolcusunu alır ve gider yani benim otobüs harici hiçbir seçeneğim yoktu. Peki otobüsü kaçırdım 1-1,5 saat gibi bir süre var otobüsün gelmesine ve ben ders çalışmalıyım. Havaların iyi olduğu günlerde yorgun olsam da durağın yakınındaki parka oturarak o gün işlediğimiz konuların tekrarını yaparak ve kitap okuyarak otobüsümün gelmesini bekliyordum. Otobüs geldiğinde ise saat artık geç olduğundan oturacak yer sıkıntısı genellikle olmadığından 1 saatlik yolculuğu uyuyarak geçiriyordum. Eve geldiğimde yemeği yiyip duş alıyım diyene kadar vakit epeyce ilerlemiş oluyordu. Benim bunları yaptığım saatlerde ise arkadaşlarım çoktan dinlenmiş, yemeğini yemiş, dersleri tekrar etmiş ve odasında rahat bir şekilde test çözmüş oluyordu. Benim ise en fazla 1 saat dayanacak gücüm kalıyordu. Hem sabah erken kalkmanın getirdiği zorunluluk hem de günün verdiği yorgunlukla evde ders çalışacak gücüm kalmadığından direk yatağıma gidiyordum. Bir senem bu şekilde geçse de yine de mutluydum. Bazen bütün her şeye rağmen şükretmem gerektiği aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti kendine. Tüm bu sınav süreci bittiğinde ise kendimi Hacettepe Üniversitesini kazanmış buldum. Cümleleri aslında şöyle bitirmek istiyorum. Azimle ve sabırla çalışıldığında iyi ya da kötü bir şekilde emeklerimizin karşılığını alacağımızı bilerek, asla vazgeçmeyerek, çektiğimiz zorlukları çorbanın tuzu biberi gibi görerek istediğimize ulaşacağımızı düşünüyorum. Benim ve daha nice başarı hikâyesinin herhangi bir amaca ulaşmaya çalışan insanlara motive kaynağı olması dileğiyle... Bu yazıyı yazmama vesile olan HÜMED üniversite hayatımda benim en büyük destekçilerimdendir. HÜMED ile tanışma hikayem ise çaresizce burs ararken oldu. 3 erkek kardeş olduğumuz için çoğu öğrenci gibi bazı maddi sıkıntılar yaşıyordum. Hocam sayesinde HÜMED ile tanışma fırsatı buldum. Mülakat için beni çağırdıklarında aşırı heyecanlıydım. Benden önceki grubu beklerken sanırım koridorda bayağı gidip geliyordum ki sonunda beni çağırdılar. Genellikle mülakat yapan kişiler sert, asabi ve az gülümseyen insanlar olur; fakat bu sefer hiç de öyle değildi. Karşımda gayet güler yüzlü, neşeli ve insana güven veren İlker hoca ve Nezir hoca vardı. Mülakat gibi değil de arkadaşlarımla sohbet ediyor gibi rahat, keyifli ve eğlenceli sohbet geçirdik. Benden hikayemi anlatmamı istediklerinde bu yazımdan daha ayrıntılı olacak şekilde hikayemi anlattığımda hocalarımın bakışları cidden bana güven ve onur verici idi. Bu yazıyı benden isteyen Belgin hocama da hikayemi paylaşmama vesile olduğu için ayrıca teşekkür ediyorum. Bir üniversite öğrencisinin böyle bir kuruluşun içinde olması gerçekten de müthiş bir duygu. Bana bu kadar katkıda bulunan ve hepsi birbirinden değerli olan hocalarıma ve diğer emeği geçen herkese vefa borcumu daha çok çalışarak ülkemi, ailemi ve HÜMED'i gururlandırmak için elimden gelenin daha fazlası yapmayı boynumun borcu olduğunu bilerek sevgilerimle... Melih Altay Şubat 2019 DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
"Öğretmen Akademisi Vakfı eğitimini aldıktan sonra şunu fark ettim: Benim öğretmenlik hayatım cahiliye ve aydınlanma diye ikiye ayrılmış oldu. Öğretmen Akademisi Vakfı'ndan önceki kısım maalesef cahiliye dönemimdi, bunu daha iyi anlıyorum. Ondan sonraki kısımda aydınlanma dönemim oldu." DEVAMINI OKU
"Yaklaşık üç yıldır Öğretmen Akademisi Vakfı ile çalışıyorum. Çocuklarla eğlenmeyi, oynamayı yeniden öğrendim. Çocuklarla aynı dili kullanmayı öğrendim. Tatillerde yorulup, okul zamanı dinlenmeyi öğrendim." DEVAMINI OKU
"Sosyal yaşamımda da fark yarattı Öğretmen Akademisi Vakfı. Daha önce çocuklarımı, eşimi dinlediğimi daha doğrusu nitelikli dinlediğimi söyleyemiyorum. Ama Öğretmen Akademisi Vakfı'nın verdiği bu farkındalık eğitiminden sonra, çocuklarımı daha etkin dinlediğimi biliyorum." DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Birçok projeye imza atan Ankara Beysukent Rotary Kulübü’nün projelerinden bazıları şöyle; Girişimci Kadınlar projesi kapsamında proje ortağı rotary kulüpleriyle birlikte 1.000 kadına girişimcilik seminerleri vererek, girişimci kadınlara hediye edilen 1.000 adet tablet ile elektronik satış yöntemi sayesinde istihdam sağlanmıştır. Kermes düzenlenerek, elde edilen gelir ile serebral palsili çocuklara araç-gereç temin edilmiştir. Sepsis hastalığına farkındalık için hazırlanan video birçok yabancı dile çevrilerek Dünya Sepsis Örgütü tarafından ödül almıştır. Uluslararası Rotary’nin bugüne kadar 1,6 milyar USD harcayarak 2,5 milyar çocuğun aşılatılmasını sağlayan Çocuk felcine son projesine yönelik farkındalık organizasyonları gerçekleştirmiştir. 1988'de yıllık 350 bin olan vaka sayısı %99.9 oranında azaltılan ve sadece şu an Pakistan ve Afganistan’da görülen bu hastalığın yeryüzünden sonsuza dek silinmesi için Rotary üstün gayret göstermektedir. DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
NE TANGARA (Anne): "Sağlık ocağına geldiğimde bebeğim hastaydı. Şiddetli ishal olmuştu, iştahı yoktu. Fakat şimdi daha iyi, altı haftada 1,5 kilo aldı. Hala emziriyorum ve her gün iki paket 'Tedavi Edici Hazır Besin' yiyor. Canlılığını ve keyfini görüyorsunuz, enerjisi yerine geldi. Çok mutluyum." dedi. DEVAMINI OKU
2 Kasım 2018'de Ahmed Jamal’e ileri düzeyde akut yetersiz beslenme teşhisi kondu. 12 yaşındaki Ahmed Jamal Yemen'de UNICEF'in desteklediği sağlık merkezinde tedavi altına alındı, sağlığına kavuşma yolunda ilerliyor. Öte yandan Yemen’de bugün, hayat kurtarıcı acil yardıma ihtiyaç duyan 400.000'den fazla beslenme yetersizliği teşhisi konmuş çocuk var. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Şiddetsizlik Merkezi'nin etkinliğinden ayrıldığımdan bu yana gerçekten hayatımda bir değişim oldu... Bir çok farklı derneğin etkinliklerine katıldım, bir çok şehre gittim... Fakat hiçbirine eski ben olarak bakamadım. Sadece şunu söylemek istiyorum, yaptığınız iş çok güzel ve çok kaliteli gerçekten... Oradaki hassasiyet, duyarlılık ve güzel paylaşımın tadını hiçbir yerde bulamadım başka. Türkiye dışında katıldığım etkinlikler de dahil olmak üzere hatırladıkça beni heyecanlandırmazken hiç biri, Şiddetsizlik Merkezi benim için çok güzel bir heyecan ve huzur olarak kaldı. İçimden geldi ve tekrar teşekkür etmek istedim. DEVAMINI OKU
Kadın Dayanışma Vakfı’yla sosyal hizmet öğrencisi olduğum dönemde stajyer olarak tanıştım. Daha ilk görüşmede hissettiğim farklılık aradan geçen bir buçuk yıla rağmen hiç değişmedi. Nasıl bir farklılıktı bu? İlişkilerde farklılıktı, konuşulan konularda farklılıktı, dostluklarda farklılıktı ve her şeyden önce insana ve onun değerlerine duyulan saygıda farklılıktı. Kadına Dayanışma Vakfı sadece staj yaptığım bir kurum değildi benim için. Ben okul diyorum oraya çünkü hayatımı kazandığım, mücadele ruhunu kazandığım, kadın olarak toplumda yaşamayı öğrendiğim bir yerdi. Oradaki insanlarla karşılaşıp da ayrıldıktan sonra bir sonraki buluşmayı iple çekiyorsunuz ve iki dakika bile olsa bunun için zaman yaratmaya çalışıyorsunuz çünkü o sohbetlerdeki keyif ve oradaki insanlarla kurduğunuz dostluklar diğerlerinden farklı olabiliyor, bunu hissediyorsunuz. Tüm bunlar aslında kadın dayanışması bilincinden ve feminizm farkındalığından geliyor, sizinle aynı düşüncelerde insanları görünce güçleniyorsunuz, mücadele ve savaşmayı daha çok önemsiyorsunuz. Kadın Dayanışma Vakfı tüm her şeyiyle beni güçlendiren ve tanıştıktan sonra hayatımı, düşüncelerimi, söylemlerimi değiştiren ve bambaşka bir hayat sağlayan okul oldu benim için. Dayanışma hiç bitmesin, hepimizi sarsın. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Üyelerimiz öncelikli olma şartıyla derneğimizin savunuculuğunu üstlendiği hastalıklardan mağdur olan hastalarımız sabit oksijen konsantratörü ile sosyal hayattan koparak evlerine bağımlı yaşamak zorunda kalıyorlar. Taşınabilir oksijen sistemleri tedarik ederek bu hastalarımızı yeniden toplumsal yaşama geri kazandırmak. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
”Program ön yargılarımı kırmama, insanlarla kaynaşmama, öğrenmeden fikir vermenin yanlış olduğunu anlamama yardımcı oldu.” DEVAMINI OKU
”Program ön yargılarımı kırmama, insanlarla kaynaşmama, öğrenmeden fikir vermenin yanlış olduğunu anlamama yardımcı oldu.” DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
”Program ön yargılarımı kırmama, insanlarla kaynaşmama, öğrenmeden fikir vermenin yanlış olduğunu anlamama yardımcı oldu.” DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Nilay Eker - Eti - Konuk Eden Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
”Program ön yargılarımı kırmama, insanlarla kaynaşmama, öğrenmeden fikir vermenin yanlış olduğunu anlamama yardımcı oldu.” DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
Hayat Sende Derneği koruyucu aile olmamdaki en asli etki eden kurumların başındadır. Hayat Sende ile ben yuvalardaki çocukların pansuman çözümler yerine gerçek bir aile ortamında yetişmesinin mümkün olabileceğini gördüm. Ülkemizde en az 200 çocuğun aile ortamında hayata hazırlanmasını sağlayan bu kuruluşa içten teşekkürlerimi sunarım. DEVAMINI OKU
Gıda Mühendisliği son sınıfta okurken tanıştığım Hayat Sende, eğitim ve kamplara sağladığı aracılık ile benim hayatıma gerçekten dokunan ve bizleri yürekten desteklediğine inandığım bir örgüt. Ayrıca, sağladığı bursla hayatıma çok zor bir dönemimde önemli katkılar sağladı. Hayat Sende yurtlarda yetişen gençlerin neler başarabildiğini diğer kardeşlerine gösterdiği için iyi ki var. DEVAMINI OKU
Koruma altında üniversite yaşamıma devam ederken Hayat Sende ile karşılaştım. Üniversite yaşamım boyunca Hayat Sende'nin eğitim ve kamplarıyla önemli bir sosyal çevrem oluştu. Ayrıca, farklı kişilerden burs alabilmemi sağladı. Hayat Sende'nin şimdi tam zamanlı bir gönüllüsüyüm. Değişimin öncüleri Hayat Sende'de yetişiyor. İyi ki... DEVAMINI OKU
"Bu projeyle "ben yapabilirim"i başardık. Bu projeyle ailelerin önyargılarını yıktık. Bu proje ile eğlendik. Bu proje ile bir haftalık arkadaşlıklardan sonra bile gözyaşları ile ayrılabilineceğini gözlemledik." DEVAMINI OKU
”İnsanlara, topluma ve arkadaşlarıma ön yargılı yaklaşmamayı öğrendim, insanı insan olduğu için sevmeyi... Daha barışçıl bir toplum için çalışacağım, yanlışlarımı düzelteceğim.” DEVAMINI OKU
Okulumda çok yoğun bir hafta varken program oldu bu yüzden çok yoğun ve karışık bir haftaydı. Bunun sayesinde kriz anlarında zamanı idare etmeyi ve bir de insanları kırmadan bazı şeyleri idare etmeyi öğrendim. Üstüne kendimi tanıdım. Hâlâ tam olarak kendimi bilmiyorum fakat kendimi bir nebze olsun bulmamda yardımcı oldu :) DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." "Önceden kendimi az da olsa tanıyordum şimdi daha fazla tanıyorum çünkü benim kendime ulaşacağım yollar açıldı kozadan sonra..." "İçimdeki otantik sesin farkına vardım. Aslında kendimi yeterince iyi tanımıyormuşum. Bu süreçte kendime saygı duymayı, hırpalamamayı ve ara ara kendime teşekkür edebilmeyi öğrendim." "Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." "Koza sayesinde tam olarak bilmediğim meslekler hakkında bilgi aldım. Net olarak ne okumak istediğime karar verdim ve kendimi ifade edebilmek konusunda geliştim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." "Önceden kendimi az da olsa tanıyordum şimdi daha fazla tanıyorum çünkü benim kendime ulaşacağım yollar açıldı kozadan sonra..." "İçimdeki otantik sesin farkına vardım. Aslında kendimi yeterince iyi tanımıyormuşum. Bu süreçte kendime saygı duymayı, hırpalamamayı ve ara ara kendime teşekkür edebilmeyi öğrendim." "Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." "Koza sayesinde tam olarak bilmediğim meslekler hakkında bilgi aldım. Net olarak ne okumak istediğime karar verdim ve kendimi ifade edebilmek konusunda geliştim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." "Önceden kendimi az da olsa tanıyordum şimdi daha fazla tanıyorum çünkü benim kendime ulaşacağım yollar açıldı kozadan sonra..." "İçimdeki otantik sesin farkına vardım. Aslında kendimi yeterince iyi tanımıyormuşum. Bu süreçte kendime saygı duymayı, hırpalamamayı ve ara ara kendime teşekkür edebilmeyi öğrendim." "Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." "Koza sayesinde tam olarak bilmediğim meslekler hakkında bilgi aldım. Net olarak ne okumak istediğime karar verdim ve kendimi ifade edebilmek konusunda geliştim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." "Önceden kendimi az da olsa tanıyordum şimdi daha fazla tanıyorum çünkü benim kendime ulaşacağım yollar açıldı kozadan sonra..." "İçimdeki otantik sesin farkına vardım. Aslında kendimi yeterince iyi tanımıyormuşum. Bu süreçte kendime saygı duymayı, hırpalamamayı ve ara ara kendime teşekkür edebilmeyi öğrendim." "Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." "Koza sayesinde tam olarak bilmediğim meslekler hakkında bilgi aldım. Net olarak ne okumak istediğime karar verdim ve kendimi ifade edebilmek konusunda geliştim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
Bolluca’da büyümek hayatın bana verdiği ödüldü bence. Şanslı ve özel çocuklardan bir tanesi de bendim! En yaramaz çocuklardan bir tanesiydim, buna rağmen çok sevdim, çok sevildim Sevginin önemini hayatın içine girdikten ve anne olduktan sonra çok daha iyi anladım. Anlıyorum ki iyi ve vicdanlı insan olmak önce sevgiden geçiyor. Can bağı ile bağlı olduklarım nasıl bilinçli büyütmüşler bizleri. Çocukköyü’nün bana kattığı özgüven ve güçlü duruş hayatım boyunca kılavuzum olacak. Çocukköyü’nden ayrıldıktan kısa süre sonra çok daha iyi anladım ki benim gerçek ailem Çocukköyü’ydü ve bu bana hayatın en büyük dersiydi. Sonra daha da sıkı sarıldım aileme. Onlar da zaten hiç bırakmadı beni. Hastalık, evlilik, doğum, iş….Hep yanımdaydı can ailem. Şu an 7 senelik evliyim, eşim özel sektörde yönetici. Oğlum ise 6 yaşında, Eylül’de ilkokula başlayacak. Ben de ailemin yardımı ve uzun uğraşlar sonucunda Ayvalık Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memurum. Geleceğe dair planım üniversiteyi bitirmek ve memuriyette yükselmek. Çocukluk hayalim şarkı söylemekti, şimdi oğlumla bol bol söylüyoruz. DEVAMINI OKU
Ben Koruncuğun gerçek ailem olduğunu en çok düştüğüm anlarda hissettim, çünkü en kötü hissettiğim anlarda hep bir el bana destek oldu. Bu bazen annem, bazen teyzem, bazen kardeşlerimden biriydi Bebekliğimden beri her adımda yanımda olan bir aileyle büyüdüm. 16-17 yaşına kadar kurum varlığından habersizdim, her şey o kadar doğal bir yapıda sunulmuştu ki annemi veya kardeşlerimi sorgulamak aklıma gelmedi. Hayatla yüzleştiğim zaman bazı şeylerin farkına vardım, fakat o zaman da ailem yanımdaydı ve bana destekti. Lisedeyken özel dersler aldım, keman ve piyano çaldım, bunların hepsi benim isteklerim doğrultusunda oldu. Ben de bunun karşılığını hayatımda doğru hedefler belirleyerek vermek istedim. Annem çok duyarlı bir insandı, bizi yetiştirirken bu bize çok yansıdı. Mesela hayvanları çok severdi, diğer canlılara yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere hep anlatırdı. Ben de küçüklüğümden beri bu mantıkla yetiştim. Bunu en kısa yoldan nasıl yapabileceğime odaklandım, böylelikle siyaset bilimi okumayı seçtim. İnsanlara fayda sağlamayı siyaset kanalıyla yaymak, onları bilinçlendirmek arzum var. En güzel anılarımın arasında bayram günleri gelir, bu günler bizim için çok güzel ve önemliydi. Bir hafta öncesinden yeni kıyafetlerimiz gelirdi, onları yataklarımızın başucuna koyardık. Bayram sabahı erkenden kalkıp kahvaltı yapar, sonra kapı kapı şeker toplamaya çıkardık. Bu bana bizim bir aile olduğumuzu gösteren en büyük örnek. Milli günlerde de hep birlikte hazırlanırdık, annemiz mutlaka o günün önemini anlatan bir konuşma yapardı, bu da bana farklı bir sıcaklık hissettirirdi. Çünkü hayatınızda size doğru ve yanlışın ne olduğunu gösteren biri olması çok önemli. Bu size güven veriyor. Ben büyürken farklı olan kimsenin bana zorla bir şey yaptırmamasıydı. Bana hep seçim hakkı verildi. Mesela ben Isaac programıyla Uluslararası Eğitim Projesi kapsamında Brezilya’ya gitmek istedim, başvuru yaptım ve gitmeye hak kazandım. Vakıftakilerle bunu paylaştığımda bana sadece “Sen belgeleri hazırla, biz senin arkandayız” dendi. Brezilya’yı seçme sebebim orada gerçekleşen projenin Çocukköyümüzle çok benzemesiydi. Orada dezavantajlı bir bölgede 3 ay boyunca 110 çocuğa İngilizce dersi verdim. Şimdi de Erasmus hedefim var, Bursla Amsterdam’a gidip yarım dönem kendi bölümümde eğitim almak istiyorum. Böylelikle oradaki kültürü tanıyarak, onların toplumsal yaklaşımlarını analiz ederek çıkarttığım sonuçlarla birlikte onları sentezlemek istiyorum. Sonrasında yüksek lisans yapmak istiyorum. Hayalim London School of Economics’ten burs almak. Erasmus ile Avrupa’dan alacağım eğitim sertifikasının buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Hayatta karşılaştığım ve başardığım her şeyi ben de diğer insanlara yansıtmak istiyorum. Evimde demokratik ve özgür bir ortam vardı, annem bizleri çevreye ve tüm canlılara duyarlı çocuklar olarak büyüttü. Ben de bunu hayatıma yaymak, etrafıma faydalı olmak istiyorum. Şu dönemde acilen savaş sonrası acı çeken, mağdur olan çocuklara yönelik bir şeyler yapmak gerekiyor, bunda hepimizin payı olması lazım. DEVAMINI OKU
Aradan geçen yıllara rağmen kopmamış olmamız ve hala birlikte vakit geçiriyor olabilmemiz bizim en büyük şansımız bence Öncelikle Çocukköyünde büyümenin tarif edilemez, mistik bir güzelliği var. Ben 6 yaşındayken bu güzel maceraya başladım. Arkadaşlığı, kardeşliği, anne sevgisini Bolluca’da tanıtım. Bu köyün bana kattığı en büyük şey arkadaşlarımdır sanırım. Bütün günümü onlarla geçirdiğim, günde 3-4 defa maç yaptığım ve birlikte birçok macera yaşadığım arkadaşlarım…. Bolluca’da büyümenin en büyük ve eşsiz olan tarafı ise sürekliliğidir. 30 yaşına gelmiş olsanız bile hala sizi arayıp ihtiyaçlarınızı, sağlığınızı sorarlar. Sizi asla unutmazlar. 2016 yılının Ağustos ayında büyüyüp yetiştiğim Bolluca’da güzeller güzeli eşimle dillere destan bir düğün yaptık. Şimdi İzmir’de yaşıyorum, Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şef olarak görev yapıyorum, eşim ise rehber öğretmen. Ertesi sene dünyadaki en büyük ikinci mutluluğu yaşayarak oğlumuzu kucağımıza aldık. Can parçamız şu an 8,5 aylık ve maşallahı var. Geleceğe dair en büyük beklentim işimde iyi bir konuma gelerek oğluma iyi bir gelecek sağlamak ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
iki yıl önce meme ca teşhisi konuldu. Kemoterapi ve ışın tedavisi oldum. Tedavi süreci biter bitmez o malum eklem ağrılarından dolayı ozon tedavisi aldım. Bu tedavim devam ederken platese gittim. Ağrılarımın azaldığını söyleyebilirim. Hastalık sürecinde bu hastalığı istenmeyen bir misafir gibi gördüm. Onu dinlemedim. Normal hayatıma biraz pasif olarak devam ettim. Bir gün internette Kanser Savaşçıları Derneği'nin paylaşımlarını gördüm. Dünya tatlısı Aslı Hanımla tanıştım. Derneğin toplantılarına katıldım. Değerli hocalarımızla hastalığımız hakkında sohbetler ettik. Derneğimizin güzel insanlarının bizlere her zaman küçük sürprizleri oldu. İyi ki varsınız. Hepimizi bir çatı altında topladığınız gibi bizlere moral verdiniz. Sevgiyle kalın. DEVAMINI OKU
Sosyal medya üzerinden "Saçım Saçın Olsun" projesini yakın bir zaman içinde gördüm. Görür görmez de çok etkilendim ve duygulandım. "Saçım saçın olsun! Ben de varım!" dedim. Canı gönülden saçlarımı bağışladım. Saç bağışım esnasında sorduğum sorulara bıkmadan yanıt verdiler. Saçım saçın olsun projesine gönüllü olarak destek veren, tüm gelişmeleri titizlikle yürüten Kanser Savaşçıları Derneği'ne sonsuz teşekkürler. Bizlere de saç bağışı ile destek olmamızı sağladığınız için ayrıca teşekkürler. Yolunuz açık olsun. Mutlu gülümsemeler katlanarak artsın. DEVAMINI OKU
Öncelikle İyi Bak Kendine atölyesindeki etkinlikler harikaydı. İyi ki varsınız @kansersavascilari @iyibakkendineks ve tüm destekçiler... Gelelim biraz kendi hikayeme.. Sen böbrek kanserisin! dedikleri tarihin üzerinden tam 2 koca yıl geçti. Umutlar, hayeller, istekler, beklentiler neler dilemedim ki 2016 yılından... en çokta bir bebek🙏 ocak 26 sını gösterdiği sıradan bir takvim gününde, aldık haberi. Yaş 30 du o zamanlar.. sendromlar içindeydim. O sarı saçlarımı kestirip, kestane rengine dönmüştüm. Ve işten ayrılmıştım. Biraz dinlenecek, nefes alacaktım tek isteğim buydu.. Ama Kara kara haberler arka arkaya geldi. Tanı: yaz kızım☺ 4. Evre sağ böbreği tamamen kaplayan böbrek çıkarılacak. Karına yayılan lenf modları da alınacak. Ameliyat bir hafta sonra yapılacak😲 şok üstüne şok. 2016 tam bir mücadele yılıydı. İşe yaramayan immünaterapi ilaçları, baş gösteren tümörler hızla yayılmaya başlamıştı artık. Agresif büyüyör. Denen ilaçlar bende tepki vermiyordu tümörlere:( hatta öyleki 2016 mayıs ayında tümörler sağ yumurtalığımı parçalamış ve acil müdahale ile 2. bir ameliyat daha. Yumurtalık alınmıştı. Artık hem sağ böbreğim hem sağ yumurtalığım bedenimde değildi. Son çare olarak bir ilaç, kimsenin umudu olmayarak denenmeye karar verildi. Yaşam ile ölüm arasındaki o çok inçe çizgi arasındaymışım meğer. Ve MUCİZE oldu. Ben geri döndüm. Karnımdaki kanayan tümörler, artık durmuştu. Ve o hergün sıvı boşalttığımız katater çıkarılmıştı. Aman ne sevinç👏 bacaklardaki sumo güreşçisini andıran görüntümden de yavaş yavaş arınıyordum. 40 numara aldığım crocs terlikleri hala saklarım. Velhasıl kelam arada tabi yine aksaklıklar oldu. 34 kiloya düştüğüm iki ay hala hatırımdadır🙈 bugün artık 2018 yeni bir yıl ve yeni umutlar dileklerim ile karşıladım. Ve 2. Bir MUCİZE daha...🙏 2.pet ct çekimimden gelen sonuç dın dın dın kalp atışları;) tümörlerin neredeyse hemen hemen hepsi yok olmuş🙏🙏 hayata sıkı sıkı tutunun ve mucizelere inanın. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
İlk duyduğumda Bodrum’daki hastanedeydim. Mamografi ve MR sonuçları geldiğinde şok oldum. Sonrasında inanmadım. Hatta içten içe inkar ettim. O gece gördüğüm rüyada bile “Kanser değilsin” dediler. Uyandığımda, gerçeklerle yüz yüze geldim ve ağlamaya başladım. Ertesi gün, hayatta ilk defa telefonumu almadan işten çıktım. Uçağa bindim ve İstanbul’a gelene dek ağladım. İstanbul’da biyopsi kararı alındığında kimse bir açıklama yapmasa da, yüzlerinden durumun ciddiyeti anlaşılıyordu. Kendime Boğaz’da bir otelde oda kiraladım ve bütün gece aklımda ölüme ve hayata dair sorularla denize baktım. Ölümü ensenizde hissediyorsunuz ama ne zaman kapınızı çalacağınızı bilmiyorsunuz. O psikolojiden sonra, yaşama dair öncelikleriniz tamamıyla değişiyor. Biyopsi sonucu kötü geldi. Beş yerde tümör vardı ve doktorlar PET çekimi sonrası kemikte bir lezyondan şüphelendiler. Ben daha kanser olduğumu içime sindirememişken, metastaz ihtimali ile yıkıldım diyebilirim. İlaçlarımın dozlarını sormadım. Raporlarıma bakmadım bile. İnternetten hiçbir şey araştırmadım. Kemiklerde görülen lezyonun sadece deformasyon olduğunu öğrendikten sonra port takıldı. Onkoloğum bana alacağım dozu ve etkilerini anlatırken, aklımdaki tek soru saçlarımın ne zaman döküleceği idi. Bir sağlık çalışanı olarak, bunun bir hasta üzerindeki etkisini biliyordum. Hep en kötü senaryolar vardı aklımda. Ölümü bile bekliyordum. Hastanede bir şeye kızdığımda ya da çok üzüldüğümde, zaman zaman onkoloji katına inerdim. Kanser tedavisi gören kişileri izler ve şikayet etme hakkım olmadığını düşünürdüm. Şimdi aynanın diğer tarafına geçmiştim. Hasta tarafındaydım. Duygusal parametreleri bizzat kendim yaşıyordum. Doktorumun söylediğine göre 14 ile 20 gün arasında saçlarım dökülecekti. İşin içindeydim ama nereden peruk alınır, saç protezi işlemi nasıl uygulanır, hangi vitamin alınır bilmiyordum. 16 kür kemoterapi aldım ve yaklaşık beş ay sürdü. Yeni ilaçlar ve tıptaki gelişme sayesinde bu işlem artık sanıldığı kadar korkutucu değil. Eninde sonunda bu sürecin biteceğine inanmak insana güç veriyor. ilk günden sonraki üç gün içinde; mide yanması, dildeki metalik tat, yemek yiyememek ve yorgunluk gibi yan etkileri olsa da, adım adım tümörlerinizin küçüldüğünü izlemek, hücrelerinize yayılmış o illete karşı bir zafer kazandığınızı hissetmek her şeye değerdi. Kemoterapilerin öncesini ve sonrasını bir şölene dönüştüren, hastaneye giderken pijamamı bile düşünen, evimi dezenfekte eden, beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım olmasa bu kadar güçlü olamazdım. Size ne mutluluk veriyorsa onları yapmaya çalışın ve onkoloğumun bana dediği gibi, duygularınızı bastırmayın, hislerinize izin verin. Bu süreci daha iyi, daha kolay atlatmaya yarar ne varsa onu yapmaya çalışın. DEVAMINI OKU
Aslında ben elime kitle geldiği an iyi bir şey olmadığını hissetmiştim. Ama elbette insan ne olursa olsun konduramıyor. Tanımsız bir endişe duygusuyla geçti ilk muayeneler. Sonra alınan parçanın sonucu geldiğinde artık hastalığımın bir adı oldu. Ama aynı anda idrak ve kabullenme gelmiyor. Şaşkınlık. Biri arasın da "test sonucu yanlışmış, bir hata var" desinler diye bekledim. Ameliyat olup, kitlenin tamamen alındığında bile hala şoke evresindeydim. Hatta kemoterapi alacağım kesinleştiğinde bile hala sadece şaşkındım. Sonra derin bir acı dönemi başladı. Korku. İşte bence en tehlikeli nokta hastanın o andakibakış açısı. “Bunu neden yaşıyorum” öfkesinin kişiyi ele geçirmesi an meselesi. O an bakış açımı değiştirmem gerektiğine karar verdim. Öfkeli değil anlayışlı olmam gerektiğine inandım. Bu anlayıştan kastım şu; Hayatı anlamak. Bu hastalığa neden yakalandığımın sebebini bulmak, bunu değiştirmek. Hayatımda eksik ve aksak giden şeyleri tespit edip, geçmişe ve neler olmuş ve oluyor diye bakmaya başladım. Neleri yanlış, neleri fazla, neleri eksik yaptığımı gördüm. Bir aydınlanma dönemi yaşadım diyelim. Kanser hayatıma ışık tuttu. Görmediğim görmek istemedim ne varsa herşeyi gözümün önüne serdi. Unuttuğum, ihmal ettiğim yorgun Sema'yı görmemi sağladı. İşte o anda öfkeli olup hayata küsmeyi, kızgın olmayı seçmek yerine değişmeyi seçtim. Değiştiniz mi diye sorarsanız hala yolun başındayım. Uzun bir yolum var. ama en azından yola çıktım. İlk kemoterapi seansımın ikinci haftası bitip de üçüncü haftayı sürerken saçlarım tutam tutam elime geldi. Rüzgara bıraktığımda kopup uçan saç tutamlarım hala gözümün önüne geliyor. Çok hüzünlü bir kare. Sonra açılan saç derinizle yüzleşiyorsunuz. Sonunda kendimi peruk takacağıma kalan saçlarımı kazıtırken buldum. İlk kez o an aynada kendimi saçsız gördüm. Aynada gördüğüm kadın çok üzgündü. Kırgındı. Ama peruk takılınca kendimi daha iyi hissettim. Ara ara sıkılıp çıkardığım oldu. Bazı dönemler hiç takmadım. Çünkü yazdı ve peruk taşımak zor geliyordu. Ama ne zaman bir yere gidecek olsam peruğumu taktım. İnsan böyle durumlarda önce güçlücülük oynamak istiyor. Mesela önce peruk filan istememe hali geliyor. Neyse süreç onu yaşayacağım dedim. Ama sonra gereksiz yere kendimi zorladığımı gördüm. Sonra da canım isterse taktım, istemezse çıkardım. Ama şurası kesin ki peruk süreçteki ruhsal dalgalanmalarımda bana iyi geldi. Bu hastalık bizi bulduysa bunun bir nedeni var. Çok sevdiğim bir söz var. Gerçekleri görmek acı vericidir. Evet bu çok acılı bir dönem. Ama bundan nasıl çıkacağımız sadece bize bağlı. Ben kanserin kazanılan bir savaş olduğuna değil, bedenin ve ruhun bir çığlığı olduğuna inanıyorum. Bu çığlığı, isyanı dinlemek anlamak gerekiyor. Eğer kulaklarımızı tıkarsak çığlığın şiddeti daha da artacaktır. Ya da biz tam sustu sanırken yeniden başlayacaktır. "Hastalıkların Ruhsal Nedenleri" diye bir kitap var. Bunu okumak ve uygulamak bana çok iyi geldi. Sadece tedavi görenlere değil herkese tavsiye ederim. DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Çok iyi bir proje olmuş gerçekten 😍 Çocuklar burada hayata daha çok sıkı sıkı tutunacaklar inşallah 😊 Allah yolunuzu açık etsin. DEVAMINI OKU
Siz mükemmel insanlarsınız gerçekten çok güzel bir proje tebrikler çocuklarımızın bir gülümsemesi dünyalara bedel. DEVAMINI OKU
Her şeyin düşünüldüğü, çocuklarımıza umut olacak harika bir proje bu. Günde 700'e yakın tedavi gören çocuğun buraya girip iyileşmesini hayal ediyorum ve inanın çok mutlu oluyorum. Her şeyi devletten beklemenin doğru olmadığını bizlere bir kez daha gösterdiniz. Emeği geçen, bu kadar detayı düşünen sizlere çok teşekkür ediyoruz. Desteğimiz her zaman sizlerle olacak. DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Gençliğin eğlenerek öğrenerek yararlı olabilmesine fırsat tanıyan vakıf. Çok teşekkürler iyi ki varsınız. (Eğitim Katılımcısı - Facebook - Değerlendirmeler) DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin sınıfımızda anlattığı bilgiler her zaman, her eğitim döneminde öğrencilere aktarılmalı; bu eğitimler ben ve benim gibi öğrenciler için zorunlu ders olmalı. Herkesin kafasında soru işareti olarak kalan; ancak toplum kaygısı yüzünden dile getirilemeyen konuları konuşmamız çok güzeldi. Böyle etkinliklere derslerden daha çok ihtiyacımız var. Bu eğitimin tüm topluma uygulanması gerek DEVAMINI OKU
CŞMD benim için ufku iki katına çıkarmak demek. Kullandığımız dili, ilişki pratiklerimizi, bakış açımızı ve evlerden ırak ataerkil yeniden üretimlerimizi öyle güzel yüzümüze vurdunuz ki kendimize gelip şiddetsiz ve cinsiyetsiz olmak için çaba sarf etmekten başka yapacak şey kalmadı bize. Umarım çok kere daha çok güzel zamanlarda karşılaşırız, hep olun DEVAMINI OKU
Futbolda Cinsel Şiddetle Mücadele Sempozyum'una katılmıştım. Çok değerli konuşmacılar ve katılımcılar vardı. Ekip çalışması ve organizasyonun her detayı düşünülmüştü. Bu çalışma ve atölyelerden cebime koyduğum çok ama çok şey var fakat asıl motto sanırım hayatımın banner'ı oldu. "değişim benimle başlar"... budur! DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
"Çocuklarımız haftasonları, tenis antrenmanlarına başladılar, belli aşamalarda yol katettiler. Bedensel anlamda gelişmekte olan vücut yapıları ve ruhsal gelişimleri için çok faydalı oldu. Ekip ruhu ile tanışmak ise onlar için geleceklerine dair güzel bir tecrübe idi. Tekerlekli sandalyede topu karşılarken sandalyede bel hakimiyetleri de arttı. Özetlersek BoMoVu gönüllü tenis eğitmeni desteğiyle çocuklarımıza engellerini aşma yolunda çok olumlu katkılar sağlamışlardır." DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Elindeki olanaklarla hayvanlara sonsuz destek sağlayan ve onların farkındalığını arttıran dernek. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
Hayat nerede yoksul, nerede eksik ve kanıyorsa biz ordayız. Bu sene de Erzurum Aşkale Kavurmaçukuru Köyü'ndeyiz. Ve nihayet Kavurmaçukuru Köyü orta okuluna kavuştu. Dağyurdu Köyü, Tepsicik Köyü, Bağırsak Köyü, Yayla Yolu Köyü çocukları da okulumuzun öğrencileri olacaklar. Kışları kar ve tipiden göz gözü görmeyen, bu diyarlarda artık çocuklarımız ferah ve kaloriferli bir okulda öğrenim görecekler. Ayrıca çocuk istismarını ve ayrımcılığı önlemek için psikososyal çalışmalar yaparak yöre halkını bilinçlendirdik. Çocuğundan yaşlısına bir olup, #karanlığıarala dık. Bu yörede de inşa ettiğimiz sadece okul olmadı, birbirimizle kurduğumuz kardeşlik bağı oldu. Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla köy halkımız da yüreğini ortaya koydu, elinden geleni yaptı. İlerde çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak güç alacağımız ortak bir kimlik, miras inşa ettik. Bizim nazarımızda tüm çocuklar, geleceğe gönderilecek kıymetli bir mektubun kelimeleridir. Barışcıl, sevgi dolu ve her daim umutları olan bir insanlık için bu mektubun yazılmasına öncülük etmenin gönül rahatlığı içindeyiz. Memleketimize, Erzurum Aşkale'ye hayırlı olsun. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
"Koza'da geçirdiğim 6 hafta bana aslında neleri sevdiğimi, amaçlarımı ve hayattan neler istediğimi fosforlu bir kalemle çizmiş oldu." DEVAMINI OKU
"Kendimden yeterlilik ve dış görünüş açısından yeterince emin değildim. Bu yüzden bazı şeylerden geri adım atıyordum hatta bu programdan bile vazgeçmeyi düşünmüştüm ama iyi ki devam etmişim ve bundan sonra da koza sayesinde kendimden emin olduğum her işe adım atacağım ve kendime daha fazla güveneceğim." DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
Evladımın yüzündeki gülümsemeye sebeb olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun, ayağınıza taş değmesin... DEVAMINI OKU
İnsanların gülmeyi ve sevmeyi unuttuğu bu devirde bu olaya parmak basmak çok iyi olmuş, güzel çalışmalarınızın devamını dilerim herkes gülsün herkes sevgi duysun... sevgi ile kalın. DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bilinçlendirme projesinden kazandığım Mamografi hediyesi ile yıllık kontrolümü ücretsiz olarak yaptırabilidiğim için çok mutluyum DEVAMINI OKU
Gülmek İyileştirir Derneği bu sayfayı tesadüfen gördüm ve beğendim ben 48 yaşında bir ev hanımı ym bana göre okadar fırtınalı bi hayat yaşadım ki panik atak hastalığı na yakalandm ve 2 yıldır pa×sera adlı ilacı içerek hayatım a devam ediyorum ve ben 1 yıldır kendimi gülerek tedavi etmeye çalışıyorum gerçekten çok işe yaradı ve yariyorda derneğinizi gerçekten destekliyorum saygılar DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Bir gün iş yerinde çalışıyordum, ateşlendim. Uşak Eşme Devlet Hastanesi'ne gittim.Bir şey yok deyip eve gönderdiler. Sonra evde göğsümdeki kitle elime geldi. Uşak Medikal Hastanesi'ne gittim. Dalyan Doktor doku aldı. Patoloji sonucu kötü çıktı. Beni İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti. 15 günlük kemik taraması ve tüm tetkikler orada yapıldı. Erken teşhisten göğsüm alınmadı. Şanslıydım sadece kitle alındı. Lenf bezleri temizlendi. Kemoterapi için tekrar Uşak Devlet Hastanesi'ne gittim. Radyoterapi için de Ege Üniversitesi’ne sevk ile geldim ve Umut Atölyesi bizlere kucak açtı. İyi ki buradayım. Burayı ve gönüllüleri görünce şaşkınlığa uğradım. Böyle bir yer ne güzel... Sıcak ailem, evim diyebilirim. Katkısı olanlardan Allah razı olsun. Çok teşekkürler. İyi ki varsınız. DEVAMINI OKU
...Ben de 2015 yılıında kanser olduğumu öğrendim. Hastaneye yattığım ilk gün karşımda Emine'yi gördüm. Arkadaşlığımızın daha da güçlendiğini hissetmiştim. Radyoterapilerim başladığında İzmir dışından her gün tedavi için İzmir'e gelip giden kadınları gördüğüm zaman çok üzüldüm ve hemen Emine ile bunu paylaşarak biz bu kadınlar için ne yapabiliriz diye sordum. Emineciğim de Sağkal Derneği ile tam da böyle bir düşünce ile bir proje başlattıklarını anlattı o andan itibaren birlikte çalışmaya başladık. Bugün sürdürülebilirliğini başarı ile devam ettiren Umutevi Atölyesi Emine nin yarattığı binlerce kadına kucak açan açmaya da devam edecek bıraktığı en kıymetli hazine. Bu kadar çalışkan azimli örnek arkadaşımız amansız hastalığa maalesef yenik düştü. Ben de Emineciğimin bıraktığı bu hazinenin daha da büyüyerek daha çok kadına ulaşması için elimden gelenin en iyisini yapmak için kendime söz verdim. Nurlar içinde ışıklar içinde uyu canım arkadaşım... DEVAMINI OKU
Sevgili Emine Uçar; Dr. Cüneyt Tuğrul liderliğinde, açtığı yolda; Sağkal (Sağlık ve Kalite Derneği) ve gönüllülerin başardığı, başarmak için gece gündüz çalıştığı her anda ‘umut’ olarak ışık saçtı…Bilinmezi beklerken yaşadıklarını anlattığı kitabı BEKLEYİŞ’de söz ettiği bir sonraki admı merakla, heyecanla beklediği anlarda bile bir an durmadı, bir an düşmedi, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hep dimdik ayaktaydı… Morali bozulana moral verdi, yüzü asılanı güldürdü, motivasyonu düşene hedef gösterdi, yapılanı takdir etti, fikirlerini paylaştı… DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
14 kadın, 19 çocuk ile gerçekleştirilen saha çalışması sonrasındaki yorumu, “Siz 14 kadın arasından bir kişiden çok daha fazlasına etki ettiniz.” DEVAMINI OKU
“Buradaki kadınlara çok şey verildiğini gördüm ama bu gülleri aldıklarındaki gibi bir ışıltıyı gözlerinde daha önce hiç görmemiştim.” DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Oyunda kal derneği gençlere umut veriyor. Genç olarak yalnız olmadığımızı, uzakların yakın olabileceğini, herkesin birbirine saygı duyabileceğini, insanın kendini anlayabileceğini, yapılan işten keyif alınabilineceğini gösteriyor. Oyunlarda karşılaşılan farklı şehir ve ülkelerden gelen oyuncular ile kaynaşma, bilgi alışverişi, kültür arkadaşlığı sağlıyor. Düzenlenen oyunlar ile birey olarak kendimin farkına varıyor, öz saygısımı kazanıyor; karşılaştığım hoşgörü, cana yakınlık ile varlığımın kıymetini anlıyorum. Oynanan oyunlar ile Gençlerin belirsizliklerine kapı aralanıyor çıkış yolu gösteriliyor, imkansızın sadece inanç kaybı olduğunu kişinin istemesi ile sonuçların her zaman pozitif olacağını gösteriyor. Oynanan oyunlar ile bizlerin çevresine farkındalık kazanmasına, kendi sevdiğimiz alanları keşfetmemize olanak sağlanıyor. DEVAMINI OKU
Ece abla merhabaa, Seninle paylaşmak istediğim ve teşekkür etmek istediğim bir şey var. Evde en boşlukta kaldığım kendimi en dipte gördüğüm zaman diliminde oyundakal ile tanıştım. O ay içerisinde bir çok oyuna katıldım. Öncelikle sayenizde kendimi iyice tanıdım güçlü ve zayıf yönleriminden her şeyime kadar ardından kendimle barıştım. Kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğrendim. Yaklaşık 3 yıl iş arama sürecindeydim. Veee bugün 1. Ayımı doldurdum. Geçtiğimiz ay nerdeyse hiçbir etkinliğe katılamadım ama hep aklımdaydınız. Sana ve kurmuş olduğunuz derneğe çok şey borçluyum ve teşekkür etmek istedim. Desteğe ihtiyacın olduğun her zaman elimden geleni yaparım. İyi ki varsıın, iyi ki varsınız!❤️ DEVAMINI OKU
Ece senin ve tüm ekip sayesinde çok keyifli zamanlar geçiriyorum. Her birimizi ne kadar iyi tanıdığın, gözlerimizden ne söylemek istediğimizi anladığın için sana teşekkür ederim. Senin sihirli, özel güçlere sahip bir kadın olduğunu düşünüyorum :)))İyi ki yolculuk oyuncusuyum. İyi ki Oyunda Kal Derneği var DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Eğer çok uzakta iseniz ve gurbet ile mücadele ederken bir de öğretmen olmaya dair bir maceranız varsa doğru bir yol arkadaşı şarttır ve şanstır. Hayallerimizi bölmeden sabırla ve dikkatle dinleyen, bizi anlattığımız gibi tüm gerçekliğimiz ile kabul eden ve yereldeki sosyal toplum dinamiklerine hassasiyetle yaklaşan bir dernektir Bir Kitap Bir Gelecek… Köyler, mezralar ve şehrin en ucundaki ilçelere dahi ziyaretlerde kocaman bir gülümseme ile yanımızda beliriverirler. Uzaktaki çocukları, bizleri ve velilerimizi kapsayıcı yaklaşımları ile kucaklayan birbirinden değerli insan kazanabileceğiniz bir diyalogtur; BKBG… Yeniliğe açık bakış açıları ile bugüne kadar hatırlayamadığım kadar çok okulda kütüphaneler oluştururken, pandemi sürecinden köy meydanlarında dağıttığımız yüzlerce kitap ise yüzlerce çocuğumuzun yüzünde güller açmasına aracı oldular. Sınıfında farklı ortamlar oluşturmak isteyen öğretmenler için hem birer fikir kaynağı hemde maddi manevi her türlü destek ile mesleğinin daha ilk yıllarında birçok öğretmene motivasyon nedenidir; BKBG… DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Online eğitimi deneyimleyen bir veli olarak sizleri canı gönülden destekliyor ve sizler gibi genç insanları gördükçe geleceğe umutla bakıyorum. Her birinize canı gönülden teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Online eğitimi deneyimleyen bir veli olarak sizleri canı gönülden destekliyor ve sizler gibi genç insanları gördükçe geleceğe umutla bakıyorum. Her birinize canı gönülden teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Son zamanlarda ailem kadar vaktimi ayırdığım bir platform ve içerisinde yer almaktan mutluyum. Bir sürü minik kalple buluşmamı sağladoğı için ve varoluş sebebi ile. İyi ki doğmuş Bambu iyi ki var. Emin adımlarla daha da büyüsün. DEVAMINI OKU
Online eğitimi deneyimleyen bir veli olarak sizleri canı gönülden destekliyor ve sizler gibi genç insanları gördükçe geleceğe umutla bakıyorum. Her birinize canı gönülden teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Son zamanlarda ailem kadar vaktimi ayırdığım bir platform ve içerisinde yer almaktan mutluyum. Bir sürü minik kalple buluşmamı sağladoğı için ve varoluş sebebi ile. İyi ki doğmuş Bambu iyi ki var. Emin adımlarla daha da büyüsün. DEVAMINI OKU
Mirza'ya ve bize çok iyi geldiniz bu süreçte derslerinde çok daha heyecanlı artık. Bambu bizim için ilklerden. Online eğitime ve atölyelerinize katılıyoruz ve anne çocuk atölyelerinizde çok şey öğrendik. İyi ki varsınız. Tüm ekibinize teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Online eğitimi deneyimleyen bir veli olarak sizleri canı gönülden destekliyor ve sizler gibi genç insanları gördükçe geleceğe umutla bakıyorum. Her birinize canı gönülden teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Son zamanlarda ailem kadar vaktimi ayırdığım bir platform ve içerisinde yer almaktan mutluyum. Bir sürü minik kalple buluşmamı sağladoğı için ve varoluş sebebi ile. İyi ki doğmuş Bambu iyi ki var. Emin adımlarla daha da büyüsün. DEVAMINI OKU
Çok ama çok güzeldi. Mesleğin(öğretmenlik) henüz okuyan bir adahı olarak bir kez daha mesleğimle onur ve gurur duydum. Hem meslekte 20 yıldır olan saygıdeğer insanlarla hem de yeni sistem için hee gün yepyeni fikirler üreten birbirinden kaliteli eğitmenlerle birarada olma şansı elde ettim. Kendi adıma çok teşekkür ederim. Bambu Eğitim isminin anlamını tam olarak taşıyor ve taşıyacak. Bunun için meslekte kendimi geliştirmek için artık hızımı 2 kst attırdım. Bambu gönüllüsü olma fikri insanın tüm yorgunluğunu alıyor. Başarılarınızın artarak devam etmesi dileğiyle. DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Bir Küçük Mucize Siz bizim gecemiz gündüzümüz oldunuz. Hepiniz çok tatlısınız, hepinizi çoook ama çok seviyorum. Dünyamızı aydınlattınız mucizemiz oldunuz. Keşke hep bizimle beraber okula gelseydiniz. Hepiniz çok iyi insanlarsınız. Bir güneş gibi doğdunuz. Yıldız ve ay gibi gecemizi aydınlattınız. Hepiniz birbirinden güzel birbirinden tatlı insanlarsınız. Aynı melek gibisiniz. Bize yaptığınız yardımlar için çok ama çok teşekkür ediyoruz ve hepinizi çoooooooook seviyoruz. Sizlere sevgimiz sınırsız eminim ki siz de bizleri çok seviyorsunuz. DEVAMINI OKU
Online eğitimi deneyimleyen bir veli olarak sizleri canı gönülden destekliyor ve sizler gibi genç insanları gördükçe geleceğe umutla bakıyorum. Her birinize canı gönülden teşekkür ederiz. DEVAMINI OKU
Son zamanlarda ailem kadar vaktimi ayırdığım bir platform ve içerisinde yer almaktan mutluyum. Bir sürü minik kalple buluşmamı sağladoğı için ve varoluş sebebi ile. İyi ki doğmuş Bambu iyi ki var. Emin adımlarla daha da büyüsün. DEVAMINI OKU
Çok ama çok güzeldi. Mesleğin(öğretmenlik) henüz okuyan bir adahı olarak bir kez daha mesleğimle onur ve gurur duydum. Hem meslekte 20 yıldır olan saygıdeğer insanlarla hem de yeni sistem için hee gün yepyeni fikirler üreten birbirinden kaliteli eğitmenlerle birarada olma şansı elde ettim. Kendi adıma çok teşekkür ederim. Bambu Eğitim isminin anlamını tam olarak taşıyor ve taşıyacak. Bunun için meslekte kendimi geliştirmek için artık hızımı 2 kst attırdım. Bambu gönüllüsü olma fikri insanın tüm yorgunluğunu alıyor. Başarılarınızın artarak devam etmesi dileğiyle. DEVAMINI OKU
Annem ve babam boşandıkları için biz, üç kız kardeş, babaannem ve dedemle birlikte yaşayageldik. Babam, yurtdışında inşaatlarda çalışıyor; bazen yanımıza uğruyordu. Ben dokuz yaşımdayken, annem, anmak istemediğim bir biçimde canından oldu. Babamsa tutuklandı. O günden beri, yüksek öğrenim görüp bir meslek sahibi olmak ve hayatıma daha güzel bir yön vermek istedim. Dedemin, hepimizi birden okutabilecek gücü yoktu. Ben, liseyi, kardeşlerimden ayrılıp bir başka akrabamızın yanında okudum. Hayallerim, daha büyüktü; ancak, elimdeki imkanlarla Hemşirelik Bölümü’nü kazanabildim. Lisede, öğretmenlerimin desteği ve kendi çabalarımla bir yerlere gelmiştim. Üniversiteye başlamadan, yazın çalışıp biraz para biriktirdim. Başka bir şehirde tek başıma öğrenim görebilmemse zordu. Üniversitede, okullar açıkken çalışmayı göze alamıyordum. Derslerime ağırlık verip bir ân önce mezun olmam ve kendi ayaklarımın üstünde durmam gerekiyordu. EGET Vakfı sayesinde yaşadığım bu açmaz ortadan kalktı. Artık rahat bir şekilde okuluma devam edebiliyorum. İş hayatına atıldıktan sonra, bu ailenin içinde olacağım için, ayrı bir mutluluk duymaktayım. Ayşe DEVAMINI OKU
İsmim Hakan. Bütün dinsel inançlarda, insanın, kaderiyle doğmuş olduğu anlatılır. Benim hikayemse şöyle başladı: 06.12.1996 senesinde, Denizli’de Sevindik Mevkii’nde bir çöplükte, birkaç haftalık olduğu düşünülen bir bebek bulundu. Ağlama seslerini duyan bir kadın, sabah saatlerinde güvenlik güçlerini arayarak o bebeğin hayatını kurtardı. Üzerinde hiçbir bilgi bulunmayan bebekle bugüne dek -ne trajiktir ki- kan bağı olduğunu iddia eden hiç kimse çıkmadı. Dönemin valilik yetkilileri, bebeğin adını Hakan koyarak, onu Denizli Yetiştirme Yurdu’na yerleştirmekte buldular çözümü. İnsanlar, benim bile bilmediğim ailemi ve terk ediliş nedenlerimi merak edegeldiler. Bense onlara hep “Bir insan bir bebeği ölüme terk edecek cesareti kendinde nasıl bulur?” diye sordum. Neden terk ettikleri değildi merak ettiğim; o cesaretin bende de olup olmadığıydı. Adım sadece Hakan değil; birlikte büyüdüğüm yüzlerce, binlerce kardeşimi temsil etmekteyim ben: Aynı zamanda Şeyma’yım, Süleyman’ım, Ali’yim. Zor bir başlangıç size sadece kötülük getirmez; iyiliğin ne kadar özel olduğunu da öğretir. Hayat bana, başardıklarımın ve başaracaklarımın yalnızca bana ait olmadığını ve tek başıma olmadığımı gösterdi. EGET Vakfı’ndan bursiyer olarak kabul edildiğime ilişkin o telefon bile, bunun bir kanıtıydı. Sürdürülebilir bir burs sistemi kurmuştu EGET Vakfı. Tüketime odaklanmış toplumumuzda, bencilce düşünmememiz gerektiğine dikkat çeken; biz gençleri, kendi aralarında bir döner sermaye oluşturmaya ve dayanışma ruhu yaratmaya yönlendiren muhteşem bir şey. Öğrenimim tamamlanıp çalışmaya başladıktan sonra benim sağlayacağım bursla, kim bilir hangi tanımadığım bir dostumun öğrenimini tamamlamasına destek olacağım. En içten esenlik dileklerim ve saygılarımla. DEVAMINI OKU
Merhabalar, Emekli bir fabrika işçisinin en küçük çocuğuyum. 5 kardeşiz ve ben bu 'en küçük olma' avantajından, ta ki ben 9 yaşımdayken babam vefat edene kadar yararlandım. Bu olaydan sonra hayat, ben istemesem de, beni büyümeye zorladı. Babam vefat ettikten sonra, okul harçlığımı çıkartabilmek için her sene farklı işlerde çalıştım. İlkokul, orta okul derken yanlış lise tercihinden dolayı iyi bir liseye gidemedim. Ama pes etmedim, her ne kadar bir klasik lisede okusam da elimden geleni yaptım ve çok çalıştım. Kendime ait bir odam ya da bir çalışma masam olmaksızın; televizyon ve insan seslerinin çok fazla duyulduğu ve benim bir köşesine büzülüp soba kenarında ders çalıştığım bir evde ve aileden herhangi bir destek almaksızın sürdü eğitim dönemim. Gerekirse aç kalmakta; ama test kitapları almak için para biriktirebilmek üzere her fırsatta çalışmaktaydım. Bu koşullara rağmen istediğim bir bölümü kazanmak nasip oldu. Bu süreçte, beni desteklemeyenler, hatta engelleyenler de; başarılı olamayacağıma inananlar da olageldi. Ama şunu biliyordum: Bir işi beceremeyenler, senin de beceremeyeceğine inanmak isterler! Kendime olan inancım ve sevdiklerimin desteğiyle, şu ânda öğrenimimi Hukuk Fakültesi’nde devam ettirmekteyim. Yine çok çalışıyorum, elimden geleni yapıyorum; çünkü zirveye çıkmak zor. Zirvede kalmaksa daha da zor. Ben bu bilinçle çalışmaya devam ederken, EGET Vakfı ile karşılaştım. Onların destekleriyle omuzumdaki yük biraz daha azaldı. Onlara minnettarım. Şu anda tek bir amacım var: Vatana ve millete hayırlı ve en önemlisi, denizde damla misali bile olsa, hakkıyla adalet dağıtabilen iyi bir hâkim olabilmek. Adım adım ilerlediğim bu yolda, bize bir aile sıcaklığı sunan; bizi destekleyen EGET Vakfı'na sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Senem. DEVAMINI OKU
"Doğada vakit geçiren herkes, iklim değişikliğinin etkilerini ve doğadaki olumsuz yönde değişimi çoktan fark etmiştir. 1995 yılında bu farkındalığı ve yeni orman alanlarını arttırmak amacıyla kurulan Ege Orman Vakfı ile beraber çalışarak, insanlar ve gezegenimiz için duyarlı olan herkesin dahil olabileceği bir proje başlattık. Hedefimiz projeye destek veren Decathlon müşterileri ile birlikte dünyamıza yeni bir orman kazandırmak. Hayalimiz ise bu ormanı oluştururken, fidan dikiminde onlarla bu deneyimi paylaşabilmek. Biliyoruz ki doğa olmadan spor olmaz. Ege KURT Doğada Yürüyüş ve Dağcılık Spor Lideri Spor Lideri DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Doğada vakit geçiren herkes, iklim değişikliğinin etkilerini ve doğadaki olumsuz yönde değişimi çoktan fark etmiştir. 1995 yılında bu farkındalığı ve yeni orman alanlarını arttırmak amacıyla kurulan Ege Orman Vakfı ile beraber çalışarak, insanlar ve gezegenimiz için duyarlı olan herkesin dahil olabileceği bir proje başlattık. Hedefimiz projeye destek veren Decathlon müşterileri ile birlikte dünyamıza yeni bir orman kazandırmak. Hayalimiz ise bu ormanı oluştururken, fidan dikiminde onlarla bu deneyimi paylaşabilmek. Biliyoruz ki doğa olmadan spor olmaz. Ege KURT Doğada Yürüyüş ve Dağcılık Spor Lideri Spor Lideri DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Doğada vakit geçiren herkes, iklim değişikliğinin etkilerini ve doğadaki olumsuz yönde değişimi çoktan fark etmiştir. 1995 yılında bu farkındalığı ve yeni orman alanlarını arttırmak amacıyla kurulan Ege Orman Vakfı ile beraber çalışarak, insanlar ve gezegenimiz için duyarlı olan herkesin dahil olabileceği bir proje başlattık. Hedefimiz projeye destek veren Decathlon müşterileri ile birlikte dünyamıza yeni bir orman kazandırmak. Hayalimiz ise bu ormanı oluştururken, fidan dikiminde onlarla bu deneyimi paylaşabilmek. Biliyoruz ki doğa olmadan spor olmaz. Ege KURT Doğada Yürüyüş ve Dağcılık Spor Lideri Spor Lideri DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
Isparta üreten engelliler derneği'nin Isparta valiliği, Isparta Belediyesi, Isparta Halkeğitim ve Isparta İşkur desteği ile açtığı Trikotaj kursuna katılmıştır. DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’nin sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’nin sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
"Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’nin sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’nin sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum." DEVAMINI OKU
"Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’nin sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum." DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
4 yıldır Bbom İzmir üyesiyim. Oğlum Bbom İzmir Renkli Orman Anaokuluna gidiyor. Ondaki gelişme ve farkındalık beni çok mutlu ediyor. Kendi geleeğini kendi şekilleniren çocuklar için Bbom ve benzeri olulumların çoğalması gerekiyor... DEVAMINI OKU
BBOM beni mutlu ediyor. Şimdi size mutluluğumun resmini anlatıyorum. Uçsuz bucaksız kırlar düşünün; sarı, beyaz, kırmızı, mor çiçeklerle kaplı, orta yerinde köklü, gölgesinde huzur bulacağınız kalın gövdeli bir ağaç, o ağacı evi edinmiş kuşlar, sincaplar var. Veee çocuklar var, o kırda özgürce koşan, uçurtmalarını uçuran ve cıvıltıları kuşlarınkiyle yarışan, yüzlerinde koca gülüşleriyle... Gözlerinde yıldızlar... Ben bundan 3 yıl öncesine dek başka bir okul görmedim ki; bana böyle hissettirsin. Halbuki Başka Bir Okul Mümkün'müş. Öğretmen Köyü de. DEVAMINI OKU
İşbirlikçi ve paylaşım temeline dayalı demokratik okul modeline her açıdan destek veriyorum. BBOM öğretmen köyü ise bu yolda önemli bir adım olacak. DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
Merhaba, ben Mediha Ebrar. 6. Sınıf öğrencisiyim. Okul Destek Derneği’ni sosyal medyada gördük ve ailem kayıt yaptırdı. Öğretmenler çok ilgili. Anlamadığımız soru olduğu zaman hemen yardımcı oldular. Okulda anlamadığım pek çok konuyu ODD’nin derslerinde çok daha iyi anladım. Katıldığıma çok memnunum. DEVAMINI OKU
İZEV hayatıma çok şey kattı. Bir çok yerde resim sergisi açtık. Yep yeni insanlarla tanıştık. Bir çok müze gezdik. Çok güzel iki klip çektik. Konserler yaptık. Herkes bizi tanıdı. Bir çok okul gezdik. Çok şeyler öğrendik. Bunlar sayesinde hayatımı dolu dolu yaşıyorum. İZEV bana eski yaşadıklarımı unutturdu. İZEV vakfımızda aldığımız eğitimler hem el becerilerimizi geliştirdi, hem de iyi bir insan olmamızı sağladı. İZEV vakfı başkanımız Hakan Kural, genel sekreterimizi Merve Kılıç, bize emek veren öğretmenlerimizi, tüm İZEV vakfı çalışanlarını ve İZEV vakfı gönüllülerini, destek veren herkesi çok seviyorum. Birlikte daha çok mutluluklar, başarılar, yaşayacağımız için çok mutluyum. DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
"Bugün, destek olduğunuz çocukların konuşmalarını dinlerken sizlerin onlara sevgi dolu bakışınızı gördüm. O çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşündürdü bana o bakışlar. Size hayranlıkları, minnettar bakışları ve hep hatırladığım “onlara muhtaç olduğunuzu hissettirmiyorlar” ifadesini paylaşan öğrencimin yoğun duyguları… Ne kadar özel olduğunuzu ve ne kadar güzel gönüllere taht kurduğunuzu bugün ben de o öğrencilerle birlikte hayranlıkla izledim. O babanın, kızının ayakları üzerinde durmasına destek olmanızdan ötürü duyduğu huzur… Henüz çok küçük bir kadın iken “okyanusta damla olmak değil damlada okyanus olmak” ifadesini şiirine yansıtacak kadar büyük düşünen bir kadın olması için elinden tutmak… Bunlar kelimelerle kıymeti anlatılamayacak kadar güzel anlar. Tanık olmama vesile olduğunuz için önce siz kıymetli Dilbeste Hanım’a sonra da ortak PAYDA`sı sevgi ve hoşgörü olan PAYDA`ya teşekkür etmek istedim. Sevgin daim olsun PAYDA." DEVAMINI OKU
"Dear Payda Friends, I just wanted to write a quick note to tell you that of all the camps I have done, dozens and dozens, the one I am involved in right now, Umut Halkasi is ,I think ,the best. Thanks to you. The girls you have picked, the Payda girls, are simply wonderful. All of them. It will be very hard to part with them. By now, they have all opened up and are talking and participating. Some were in the beginning very shy. They are so intelligent and open to new ideas. It has been a joy to see them blossom before our eyes. Whatever we give them , they take it in and give back 3 fold. 4 fold 5 fold. It is an honour to work with them. Thank you so much for all you are doing for these girls, It is really changing their lives and they are totally cognisant of this fact." DEVAMINI OKU
"Önceleri etrafımdaki herkes beni küçük görüyordu, kendimi çok güçsüz hissediyordum, hiçbirşeyi başaramam diye düşünüyordum ta ki #payda ile tanışana kadar. Bu yaz Umut Halkası Projesi’ne katıldım. Orada geçirdiğim 7 gün; benim hayatımı değiştiren 7 gün’dü. Ben sanatçı yanımı burada buldum. Bundan 3-4 ay öncesine kadar bunun hayalini bile kuramazdım. Hayal kurabilmek bile benim için bir hayaldi. Payda bana öğretti ki; ben bir kız olarak herşeyi başarabilirim. Ben bir sanatçıyım.Ben çok başarılı bir sanatçı olacağım." DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Merhaba, İstanbul üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği 3. sınıfı bu yıl bitirdim. İstanbul'a yatay geçişle geldim. Ve geldiğim zaman yazın çalışarak biriktirdiğim biraz paradan başka param yoktu. Tek başıma İstanbul'da ne yapacağımı nasıl okuyacağımı bilmiyordum. Sizinle tanıştım mülakata girdim ve geçtim. Ve sayenizde yurdumun kirasını ödeyebiliyorum. Bizim bölümde çocuklar için fazla materyal tasarlamamız gerekiyor sayenizde gerekli araç gereçler alıp materyaller tasarlayabildim. Okulumun şart koştuğu staja gidebildim derslerime devamsızlık yapmadan girebildim. Sayenizde bu gün İstanbul'da kimseye muhtaç olmadan yaşayabiliyorum. Bunun yanında ortalamamdan dolayı bir burs hediye ettiniz başarı belgesi verdiniz. Sayenizde kendimi başarılı ve çok mutlu hissettim. İyi ki varsınız iyi ki yanımdasınız, sayenizde bugünüm ve yarınım var. Hep var olun, bütün iyilikler mutluluklar güzellikler sizinle olsun. Sizinle olduğum için çok gururluyum. Hepinizi çok seviyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba, 1994 Aydın doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği 2.sınıf öğrencisiyim. Lisedeyken; içerisinde bulunduğum topluma ve en önemlisi de çok sevdiğim ülkeme faydalı olabilmemin, hayat görüşlerini karakterimle özdeşleştirmiş olduğum ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ün ilkeleri doğrultusunda ve bilimin ışığında yükselebilmemin tek yolunun okumak olduğu kanaatine vardım. Ailem çok zor şartlarda bile ulaşmak istediğim gayem için desteklerini hiç esirgemediler. Sonrasında bin bir yokluk ve herkesin eşit şartlarda yarışmadığını düşündüğüm bir sınav ile üniversiteyi kazandım. Lakin sınav sonucum açıklandığında buna çok sevinemedim zira yaşamakta olduğum şehirden çok uzakta bir şehirde üniversite okuma hakkına erişmiştim. Bu durum beraberinde maddi sıkıntıları önüme serecekti. Babam hem kardeşimi okutuyor hem de beni okutuyordu üstelik sadece asgari ücret kazanıyordu. Bursa’yı kazandıktan sonra çok uzaktan, daha önce hiçbirini görmediğim ve tanımadığım bir akrabamızın yanına yerleştirildim, devlet yurdu için maalesef yedek sıradaydım ve okul başlamak üzereydi . O günlerde internette burs olanaklarını araştırırken Türk Eğitim Vakfı’nın siz kıymetli ve değerli bağışçılarımızın ışığında lise ve üniversite öğrenimi sürecinde ihtiyaç sahibi ve başarılı öğrencilere burs imkanı sağladığını öğrendim. Benim için inanılmaz bir umut kaynağıydı çünkü Makine Mühendisliği’nde başarılı olabilmem için daha iyi bir psikolojik ruh hali gerekliydi ve bölümün getirdiği maddi gereksinimler beni arayış içerisine sürüklüyordu. Bir takım evrakları doldurdum ve mülakata çağrıldım. Bursa TEV Başkanı benimle bir evlat-oğul samimiyeti ile ilgilendi. O gün şunu fark ettim ki Türk Eğitim Vakfı öğrencilerine sadece burs vermiyor, burası sadece bir yardım vakfı değil burası bağışçılarıyla çalışanlarıyla tam anlamıyla başarılı olmamızı isteyen, bizleri öz çocukları gibi önemseyen bir aile olduğunu tüm kalbimle idrak ettim. Kısa zaman sonra bir akşam TEV tarafından mail aldım ve ailenizden biri olma şerefine eriştim. İnanır mısınız bilmiyorum o gece ben uzun zamandır hissetmediğim mutluluk duygularını sevinç gözyaşlarıyla ağlayarak hissettim ve şuan bu satırları yazarken de yaşadığım sıkıntıları hatırlayarak ağlıyorum. Burslu olarak üçüncü yılımı doldurmak üzereyim. Siz değerli bağışçılarımız sayesinde üç yıl boyunca tek bir lira kimseye muhtaç olmadan eğitim masraflarımı karşıladım, hayatımda ilk kez botum oldu ve bursu kazandığım o aralık ayında ayaklarım ilk kez üşümedi, öncesinde lezzetini hiç tatmamış olduğum yemeklerimizden siz koca yürekli insanlar sayesinde tattım, daha çok kitap satın alabilme imkanım oldu böylece hala daha kültürlü ve bilgili bir insan olma yolunda ilerliyorum. Derslerimin tamamını geçtim ve okulumda 1.sınıfta Onur Öğrencisi Belgesi’ne layık görüldüm diğer yandan babamın yükü hafifledi ve kardeşimi dershaneye gönderebildi ve kardeşim de bu yıl İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ne derece ile girdi. Sağlamış olduğunuz burs ile dolaylı olarak kardeşimin de başarısında söz sahibi oldunuz. Şunu bilmenizi isterim ki isimlerinizi bilmesem de sizinle tanışmıyor olsak ta biz Türk Gençliğine bu imkanları sağlayan sizler benim kalbimde ve zihnimde ikinci ailemsiniz. Sizlere söz veriyorum ki bizlere harcadığınız imkanlar boş yere gitmeyecek ben ve öğrenci arkadaşlarım ülkemizi dünyaya örnek şekilde tanıtan çağdaş ve medeni bireyler olacağız. Kendime borç bilirim ki mesleğimi elime aldığımda taşımakta olduğum vicdanı sorumluluk ışığında TEV bünyesinde ihtiyaç sahibi ve okumaya hevesli kardeşlerime elimden gelen tüm maddi ve manevi yardımı yapacağım. DEVAMINI OKU
Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı 1981 yılında Bornova Anadolu Lisesi mezunları tarafından eğitim alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulmuştur. Mezunlarının iş, sanat, bilim, düşünce ve yönetim alanındaki başarılarıyla tanınan Bornova Anadolu Lisesi Türkiye’nin geleceği için aydın,sorumluluk sahibi gençlerin yetişmesine önemli katkı sağlamaktadır. Doğayla iç içe konumlanmış olan büyük bir eğitim kampüsünde öğrenim olanağı sağlayan Bornova Anadolu Lisesi, modern okul binaları, seçkin eğitmen kadrosu ve istekli, meraklı, donanımlı öğrencileriyle Türkiye’nin en çağdaş, en büyük ve en yeşil öğretim kurumlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı kuruluşundan itibaren öncelikle Bornova Anadolu Lisesi’ne kültür,sanat,spor ve eğitim alanında ciddi destek sağlamaktadır. Başarı ödülleri ve proje desteği sunduğu öğrenciler geleceğin bilim insanları, sanatçıları olarak yetişmektedir. Vakfın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bölümünü burs faaliyetleri oluşturmaktadır. Ülkemizde yüzlerce öğrenciye burs vermekte olan vakfımız öğrencilerin eğitim koşullarının iyileştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması için çalışmalarına devam etmektedir. DEVAMINI OKU
Balev, ilk kez 2018 yılında Vodafone 40. İstanbul Maratonu’nda Adım Adım platformu bünyesinde yardımseverlik koşu kampanyası yapmıştır. Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak ve öğrencilerin eğitim kalitesini artırarak, bilimsel ve laik eğitim olanaklarına kavuşmalarını sağlamak amacıyla; 145 gönüllü Balev koşucusu kampanya sloganı olan “Gelecek Aşkına Koşuyoruz” diyerek İstanbul maratonunu tamamladı. Kayıtlı koşucuların tamamının bağış toplaması ve en yüksek bağışçı sayısına ulaşılması Balev’in hedeflerinden biri olan kitlelere seslenerek kendini anlatabilmeyi kolaylaştırdı. İstanbul Maratonu’nda gerçekleşen kampanya sayesinde 281 burs, ihtiyaç duyan gençlere bağlandı ve eğitim yanında sanat ve sporla iç içe olması sağlanan gençlere katkıda bulunuldu. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
El emeğiyle yapılan örgülerimiz 'Görme engelliyiz ama örme engelli değiliz 'projesiyle hem derneğimize hem de sosyallesmemize yardımcı olmuştur. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
'Bir Dilek Tut' derneği oğlumun dileğini yerine getirdikten sonra morali çok yükseldi ve bu hastalığın tedavisinin başarılı olması için moral çok önemli bir etken. Mutlu olmaya bu kadar hasret hasta çocukları ve ailelerini öylesine sevindiriyorlar ki bence dünyanın en güzel işini gerçekleştiriyorlar. Metin Öğcü – Dilek Çocuğu babası ve İstanbul Gönüllümüz DEVAMINI OKU
Doktorun onayını almak için gittiğim hastanede bana Onur’un durumunun çok kritik olduğu, her an tetikte bekledikleri söylendi. Hemen dileğini aldım ve 3 gün içinde hayalini gerçekleştirdik. Bu hafta gene acil bir dilek için hastaneye gittiğimde Onur’u odasında göremedim ve doktoruna sordum. Şaşılacak bir şekilde tedaviye cevap verdiğini, kritik evreyi atlattığını, sağlık durumu çok düzeldiği için taburcu edildiğini söyledi. Kendi adıma, dernekte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ayten Çaputçu DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
Artık içim çok rahat. Hem benim kendime ait bir alanım var. Yetişkin yaşlarda olan oğlum Emre’nin annesinden bağımsız da var olabildiği bir hayatı var. Otistik bir birey olarak Emre'nin bir işe sahip olması, arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir alanı olduğunu bilmek mutluluk verici. Emre’nin de kendi bireyselliğinde sosyalleştiği ve keyifle zaman geçirdiği bir yerde olması güvende ve rahat hissettiriyor. DEVAMINI OKU
Alternatif Gelişim Projesinin sloganı farklı olanla birlikte yaşamak. Bu proje ile farklılıklarımızı özelliklerimiz olarak tanımladım, ayrıca farklılık sevdiğim de bir kelimedir. Bu proje ile farklılık tanımım değişti ama cümlem yine aynı kaldı. Bu kelimenin sırrına artık daha yakın hissediyorum kendimi. DEVAMINI OKU
9 aydır OD gönüllüsüyüm. Burada yaptığımız çalışmalar süresince kendimle ilgili farkındalıklarım oldu. Bu proje sadece farklı gelişenlere değil gönüllülerine de dokunuyor. Sadece dört duvar arasında olmaktansa yaşamın her alanında (otobüste, sinemada vs.), şimde ve burada da birlikte var oluyoruz. DEVAMINI OKU
2017 Şubat’ından günümüze gönüllüsü olduğum KODA: Köy Okulları Değişim Ağı, eğitim alanında ihtiyacını hissettiğimiz ve keşke dediğimiz; sahip olduğumuz ama farkına varamadığımız tüm öğeleri biraraya getirerek imkansızı mümkün kılıyor. Türkiye’nin farklı coğrafi ve etnik yapısına sahip bölgelerinde, köy okullarında, gönüllü öğretmenler ve öğrenciler ile buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Ayda bir kez iki gün boyunca gerçekleşen ziyaretlerimiz sırasında, öğretmenlerin ve de öğrencilerin meslekdaşı, arkadaşı, kardeşi, ağabeyi, ablası oluyoruz. Atölye yalnızca bu iki gün ile sınırlı olmuyor; atölyeye hazırlık, atölyeye yolculuk, atölyenin değerlendirilmesi, atölye anılarının paylaşılması, deneyimlerin kaydedilmesi, hemen ardından yeni ay ve hep birlikte yepyeni atölyeye doğru heyecanla süren gönülden bir çaba. Köy kahvelerinde yudumladığımız çaylar, uzun yolculuklarımızda müzik listelerimiz gibi paylaştığımız hikayelerimiz, aracımız ile saplandığımız çamurlu köy yolları, evimiz bildiğimiz “lüks”e sahip öğretmen lojmanları ve her atölyede buluştuğumuz kocaman gözler, sarıldığımız minik kollar, sarmalandığımız kocaman yürekler... Bir bakmışsınız, okul bahçesindeki çalı parçası uzak mekiğimiz olmuş, sınıfımız kocaman bir okyanus, bizler danseden birer su yosunu... Bu yolculuğun adı KODA. Değişim çocuk ile başlar, değişim eğitimle başlar, ülkemde eğitim köylerde başlar; deniz yıldızı hikayesini hepimiz biliriz, bakın “bu deniz yıldızı için çok şey değişti...”. İşte tam da bu sebeple Açık Açık platformunda KODA’nın yer almasını arzu ediyorum. Aynı çatıda birlikte olmanın bizi daha da güçlendireceğine inanıyorum. Açık Açık ve KODA gönlüme doğmuş iki bebek, her iki yapıda yol almak için gösterilen çaba ve umuda tanıklık ediyorum; birlikte büyümelerini tüm kalbimle destekliyorum. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Kurumsal kimliğiniz bütününde, başından beri şahsım adına bağışta bulunduğum bir proje olduğu için gönülden bağlı olduğumu söyleyebilirim, gerek sizlerle tanışmak ve içtenlikle verdiğiniz bilgiler, gerek bağış yaptığınız o pırıl pırıl insanlarla beraber olmak, hepsini bir çatı altında birleştiren sevginiz & emeğiniz hepsi benim için çok kıymetli ilhamlar verdiler. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Ben Siirt, Eruh’luyum. 90’lı yıllarda İstanbul’a geldim. Ben eşimi İstanbul’a getirdiğimde, maalesef okuma-yazma bile doğru dürüst bilmiyordu. Ben de, bir aile babası nasıl olunur, bir çocuğa nasıl babalık yapılır bilmiyordum. Benim kendim de yetişmem gerekiyordu. Ve biz bir arayış içine girdik. Yolumuz da AÇEV’e düştü. 5 kişilik aile, biz AÇEV’den eğitim aldık. Kendi ailemden, kendi çevremden bile tepki gösterenler oldu. Ya senin ne işin olur orada, sen sanki kadın mısın çocuğa bakacaksın, baba destek programıma gidiyorsun diye. Ama o olumsuz tepkilerin hepsi olumlu olarak zamanla bize geri döndü. Bu sayede bir çocuğa nasıl davranacağımı öğrendim, eşime nasıl davranacağımı öğrendim. AÇEV’in eğitimlerini aldıktan sonra karşımdaki insanı kırmadan ve üzmeden de kendimi ifade edebileceğimi gördüm. AÇEV’in sayesinde bir artımız daha oldu; televizyonu kapatıp kitap okuma saatleri uygulamaya başladık ve bunun gerçekten çok yararlı olduğunu gördük. Haftada bir gün toplantı yapıyoruz, aile içinde biz sıkıntılarımızı birbirimize anlatabiliyoruz. Artık kendimizi daha net ifade edebiliyoruz. DEVAMINI OKU
14 yaşımı bitirdim ve evlenip İstanbul’a geldim. Okuma yazmam olmadığı için kör bir insan gibi hissediyordum kendimi. Hiçbir yere tek başıma gidemiyordum. Sonra yolumuz AÇEV ile kesişti. "Zaten 3 çocuk annesi olmuşsun, çalışacak değilsin. Bu yaştan sonra okuyup da ne olacaksın? Niye okula gidiyorsun, niye boşa zaman harcıyorsun?" diyorlardı bana. Ben inatla okumaya devam ettim. Sadece eğitim değil, birçok sosyal faaliyeti de AÇEV’le birlikte yaşadık. AÇEV’le birlikte, birlikte güzel zaman geçirmeyi, eğlenmeyi ve birlikte kaliteli bir zaman geçirmeyi de öğrendik. Birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi anlamayı öğrendik. Bu çok güzel bir şey bizim için. Çok mutluyum, iyi ki de AÇEV’e gitmişim… DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Kızlar Bilimle Buluşuyor projemize dahil olan ve kız çocuklarının çalışmalarına rehberlik eden İzmir'den bir devlet okulundan bir takım koçumuzun hikayesi: “Böyle bir projenin oluşu beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Özellikle kız çocuklarında bu farkındalığın yaratılması bence çok önemli. Setler okula ilk geldiğinde tüm öğrencilerimin setle etkinlik yapmasına fırsat verdim. 13 öğrencim var zaten. Erkek öğrenciler hemen hevesle bir şeyler yapıp tasarlarken kız öğrenciler çekingen kaldı ya da evcilik tarzı bir kaç bir şey yaptılar. Bu projenin kız öğrencilerle olacağını söylediğimde kız öğrencilerim çekindi erkekler ise neden biz yokuz diye hayıflandılar biz daha güzel yaparız dediler. Proje bittiğinde ve fuar gerçekleştiğinde kız öğrencilerine öylesine bir güven gelmişti ve başları dik olarak biz yapabiliriz mesajı veriyorlardı. Ayrıca okul, aile ve arkadaşlarından aldıkları tebrikler onlara büyük bir öz güven getirmişti. Artık mühendislerin ne iş yaptıklarını biliyorlardı. Birkaç öğrencim kendine kariyer planı bile yapmıştı.” DEVAMINI OKU
Programın önce katılımcısı şimdilerde gönüllüsü olan Salih Mete Armutlu'nun Hikayesi: "FIRST LEGO League benim için tek kelimeyle “dostluk” demek. Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvalarında katılımcı olduğum süreçte edindiğim dostluklar benim için çok değerli. Tabi ki bu kadar değerli bir örgütün gönüllüsü olmak paha biçilemez. Bazen o kadar çok, keşke daha önce tanışsaydım bu dernekle diyorum ki. Doğrusunu söylemek gerekirse ülkedeki en faydalı ve bilime hak ettiği değeri veren yegane derneklerden biri Bilim Kahramanları. Eskiden özgüvensiz biriydim, fikirlerimi rahatlıkla insanlarla paylaşamazdım. Katılımcı olduğum yıllarda turnuva sürecinde elde ettiğim sunum ve iletişim becerisi gibi kazanımların günlük hayatta bile bana kattıklarını saymakla bitiremem. Bu derneğin gönüllüsü olmayı iple çektim ve 2 yıldır da çalışmalarına katılmaktan gurur duyuyorum." DEVAMINI OKU
Kızlar Bilimle Buluşuyor projemize dahil olan ve kız çocuklarının çalışmalarına rehberlik eden İzmir'den bir devlet okulundan bir takım koçumuzun hikayesi: “Böyle bir projenin oluşu beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Özellikle kız çocuklarında bu farkındalığın yaratılması bence çok önemli. Setler okula ilk geldiğinde tüm öğrencilerimin setle etkinlik yapmasına fırsat verdim. 13 öğrencim var zaten. Erkek öğrenciler hemen hevesle bir şeyler yapıp tasarlarken kız öğrenciler çekingen kaldı ya da evcilik tarzı bir kaç bir şey yaptılar. Bu projenin kız öğrencilerle olacağını söylediğimde kız öğrencilerim çekindi erkekler ise neden biz yokuz diye hayıflandılar biz daha güzel yaparız dediler. Proje bittiğinde ve fuar gerçekleştiğinde kız öğrencilerine öylesine bir güven gelmişti ve başları dik olarak biz yapabiliriz mesajı veriyorlardı. Ayrıca okul, aile ve arkadaşlarından aldıkları tebrikler onlara büyük bir öz güven getirmişti. Artık mühendislerin ne iş yaptıklarını biliyorlardı. Birkaç öğrencim kendine kariyer planı bile yapmıştı.” DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Buldan'a ve özellikle Buldan'ın gençlerine, kadınlarına ve yaşlılarına hizmet etmek amacıyla kuruldu. Buldan'ın bir genci olarak vakıfda gönüllü olarak yer aldığım çalışmalar kişisel gelişimime fayda sağladı. Vakıf nedir neye hizmet eder bunu öğrendim. Gönüllü olarak toplumumuz için hayırlı bir amaç için uğraş vermenin mutluluğuna eriştim. Fert olarak Buldan'ın sorunlarına ve ihtiyaçlarına değinen vakıfla başkalarının durumlarını görmezlikten gelmek yerine bunlara eğilmek gerektiğini, kısaca insan olmanın gerektirdiklerini ve sadece kendini düşünmek değil çevrene karşı da duyarsız kalmamamız gerektiğini öğrendim. DEVAMINI OKU
Öncelikle bu güzel vakfın eğitimine destek verdiği öğrencilerden biri olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.İlçemiz adına katıldıkları ve yaptıkları faaliyetlerden dolayıda hepsini çok tebrik ediyorum.Ama sadece ilçemizle kalmayıp ülkemiz adına her soruna olan duyarlılıkları ve çabalarıyla farklarını gösteriyorlar.İyi insanlara ve dayanışmaya en ihtiyacımız olduğu bu zamanda bu vakıf bence buna çok güzel bir örnek. DEVAMINI OKU
Buldan Vakfı benim zor zamanlarımın kurtarıcısı. Her sıkışık zamanımda hızır gibi yetişiyor o yüzden vakfa çok çok teşekkür ederim DEVAMINI OKU
- DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
İlkokul - üniversite arası EÇEV bursiyeri olarak okudum. Burs desteğinin yanı sıra gelişimim için bir çok destek gördüm. EÇEV sadece bir vakıf değil, benim için ikinci ev. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
46 yaşındayım,25 yaşından beri tüm seçimlerin tamamında görev aldım. Hem bina sorumlusu hem müşahit hem de sandık kurulu üyesi olarak kendimi bu alanda tecrübeli sanmama rağmen Oy ve Ötesi'nin eğitimleri sayesinde seçim süreçlerine dair tüm yenilikleri ve değişiklikleri takip etme fırsatı buldum. DEVAMINI OKU
Oy ve Ötesi'nin kapsayıcı,tarafsız ve somut hedefinden şaşmayan tutumu,sandık gözlemcisi için sitede hazırladığı eğitim materyalleri, seçimin kritik aşamalarında yaptığı tüm iletişimlerin hepsi çok faydalı ve profesyonelceydi. Oy ve Ötesi ekibini kutluyorum. DEVAMINI OKU
İlk kez Oy ve Ötesi'nin STK Portal projesi vasıtasıyla bir sivil toplum kuruluşunun yürüttüğü projeye gönüllü destek verdim. Benim için harika bir deneyimdi. DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
Karakutu Derneği’ni yaklaşık 3 senedir tanıyorum. İlişkim öncelikle derneğin Destekle Değiştir etkinliğinde başladı. Daha sonra hem Sosyal Kuluçka Merkezi’nde sağladığımız ofis desteği, hem de Sivil Toplum için Destek Vakfı üzerinden verdiğimiz hibe desteğiyle derneği daha yakınan tanıma fırsatım oldu. Çalıştıkları konunun Türkiye için önemi, bu problemi çözmekle ilgili yenilikçi yaklaşımları, şeffaflık ve hesap verebilirlik çerçevesinde paylaştıkları bilgiler ve derneği yürüten ekibin konuya ve sivil alana hakim olması onları farklı kılan özelliklerden bazıları. 2017 Türkiye’sinde bağış kaynaklarını farklılaştırmak önemli bir stratejik gereklilik. Bu çerçevede Karakutu Derneği’nin Açık Açık Platformu’nda yer alması bir yanda derneğe farklı bireysel bağışçılar kazandırabilir. Ancak en az bu konu kadar önemli olan bir başka olgu da Açık Açık platformunun Karakutu Derneği’ni bünyesine katarak - hak temelli STK’lara da açık bir portfolyoya sahip olması açısından - sivil alanda kendi meşruiyetini geliştirmek açısından önemli bir kazanım elde edeceği gerçeğidir. Bu çerçevede Karakutu Derneği ve Açık Açık Platformunun bu işbirliğinden karşılıklı biçimde yararlanması büyük bir olasılıktır. DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Benim için dernek, hayallerini gerçekleştirmek isteyen; fakat bu konuda imkanlara ve kaynaklara sahip olamayan öğrencilere destek olan mütevazi bir kuruluş. Sanatsal ve sosyal açıdan ad aktif olması ve ailevi bir yapısının bulunması da benim için çok önemli bir özellik. DEVAMINI OKU
Hayalime Ortak Ol, benim için bir aile gibi. Her fikrime değer verileceğini bildiğim bir yer. Her konuda destekleyici bir arkadaş gibi. DEVAMINI OKU
Geleceğe dair umudumuzu yitirmemize izin vermeyip hayallerimize giden yolda yol arkadaşımız olan bir dernek. DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Evimize hemşire kızımız gelip de, yatağa bağlı hastanın yatakta hareket ettirilmesi tekniğini öğretip, amcanı yatakta nasıl çevireceğimi gösterince anladım ki ben boşuna hem kendi belime yükleniyor hem de amcanın canını acıtıyormuşum.” DEVAMINI OKU
Hemşire hanım, ilk iş annemin ağış ve diş temizliğiyle ilgilendi. Biz annem yesin beslensin diye çabalıyoruz, ama onun lokmaları ağzında saklayıp, unutup enfeksiyon olabileceği hiç aklıma gelmemişti.” DEVAMINI OKU
Eşim sağlıklıyken çok titiz bir insandı ama, hastalandığından beri yıkanmak istemiyor, adeta sudan korkar oldu. Hemşire hanım kızımız onu banyo yapmaya ikna etmenin yolunu bize öğretti, meğer soyunup giyinmeye üşenir, bir de üşümekten korkarmış. Şimdi eski günlerdeki gibi, misler gibi kokuyor.” DEVAMINI OKU
Ben Muhammet Metin, 1997 Diyarbakır doğumluyum. 7 yaşıma geldiğimde herkes gibi ben de akranlarımla okula gitmek istiyordum. Ancak görüştüğümüz bir müdürün, okulların fiziki koşullarının engellilere uygun olmamasından dolayı beni okula kabul etmemesi ve “Bu okul sana uygun değil, bu okulda ezilirsin” gibi sözleri beni çok üzdü. Ama 2007 yılında ailemle birlikte Ankara'ya yerleştik ve 2009 yılında Rehberlik Araştırma Merkezi’nin yönlendirmesi ile SERÇEV’in projelerinden biri olan MEV Gökkuşağı Okulu’nda eğitim hayatım başladı. İlk eğitim dönemimden büyük verim aldım ve bundan çok mutlu oldum. Aldığım ilk eğitim sayesinde şu anda bir meslek lisesinde bilişim öğrencisi olarak okumaktayım. Bilişim dersi bana çok şey kattı. Hâlâ da katmaya devam ediyor. Üniversite öğrencisi olup iletişim bölümünde kariyer yapmak ve bu alanda engelli arkadaşlarımın haklarını savunmak istiyorum. DEVAMINI OKU
Ben Furkan. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlamadan önce 5 okula başvurduk. Ama kimse beni almadı ve ‘sen engellisin’ diyerek geri gönderdiler. Gökkuşağı İlköğretim Okuluna başlayınca hayata bakış acım değişti. SERÇEV ve GÖKKUŞAĞI İlköğretim Okulu, bana engellerin nasıl aşılacağını ve toplumda engellilerin de azımsanamayacak kadar çok ve önemli olduğunu gösterdi. Şimdi Engelsiz Meslek Lisemizin açılmasını bekliyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ederim. DEVAMINI OKU
TOG’da katıldığım ilk etkinlik, din, dil, mezhep, görüş ayrılığı olmadan insanların bir arada olabileceğini gördüğüm ilk yerdi. O kadar sıcak, samimi içten bir ortamdı ki. TOG’dan önce sahip olduğum ön yargıları TOG’la yıktım. Hoşgörüyü, merhameti TOG’la öğrendim. “Çocuklar için, gençler için hiçbir şey yapılmıyor” derken TOG’u tanıdım. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü bir gün barışın, özgürlüğün geleceğine ve çocuk istismarının, kadına şiddetin biteceğine inanıyorum. Topluma bir faydam olması beni mutlu ediyor ve artık bir sorunla karşılaştığımda sitem etmek yerine nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Benim gibi sorumlu bir çok gençle tanıştım, sosyalleştim. Mutluyum ve herkesi Toplum Gönüllüsü olmaya davet ediyorum. DEVAMINI OKU
2013 yılında okulumu, işimi bırakıp zorunlu göç ile Halep’ten Türkiye’ye geldim. Diyarbakır’ da yaşamaya başladım ve hukuk fakültesinde okuyorum. TOG’un yürüttüğü Genç mültecileri destekleme projesinden haberdar oldum. Projenin genç mültecilere yönelik olması bana Türkiye’ye geldiğim zamanları hatırlattı ve onlar için bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Diyarbakır Gençlik Merkezi’nde çalışmak için başvurdum ve kabul edildim. TOG’ un hayatıma kattığı en önemli şey, kendi ana dilimi ve kişiliğimi değiştirmeden benim kişisel gelişimime katkıda bulunmasıdır. TOG hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün gençlerin içinde bulunabileceği bir vakıf. Burada yapılan her etkinlik ve proje gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda ilerliyor. Her gencin bir TOG hikayesi olmalı. DEVAMINI OKU
Toplum Gönüllüsü arkadaşlarımızla Bilecik'te bir köy okulunu boyamaya gitmiştik. Aynı gece okul bahçesinde ateş yakıp, çadır kurduk ve çocuklarla zaman geçirdik. Köyde yaşayanlar başımıza bir şey gelmemesi için sabaha kadar nöbet tuttu. Hem o çocukları, hem de bizi kendi çocuklarından ayırmayan o insanları unutamıyorum. Toplum Gönüllüsüyüm çünkü değişimin ve gelişimin kendisi olmak istiyorum. Bir genç olarak çok fazla sorunla karşılaşıyorum ve rahatsızlığımı dile getirirken değişim için bir şey yapmak istiyorum. Benim için TOG, kendini geliştirebildiğin ve bir genç olarak söz sahibi olduğun, pek çok güzel gençle bir araya geldiğin, Türkiye'nin her yerine yayılmış kocaman bir aile. DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
SMA Hastalığı İle Mücadele derneği çocuğumun ilaca kavuşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
"Ödül Programı’na okulumuz rehberlik servisinin yönlendirmesi üzerine dokuzunca sınıf sırasında başladım ve şu an Gümüş Ödül’ü yapıyorum. Liseye girene kadar yalnızca akademik başarıya odaklanıyordum, bu nedenle birçok alanda gelişememiş durumdaydım. Ancak Ödül Programı gibi mecralar sayesinde çok yönlü olmaya başladığımı düşünüyorum. Önceden bir işi yapmak için başkasından yönerge bekliyordum, artık çekinmeden sorumluluk alabildiğime inanıyorum. Konfor alanımdan çıkmayı sevmiyordum ama Ödül sayesinde risk almanın bana keyif vermeye başladığı kanısındayım. Ödül’ün kişisel gelişimimde büyük payı var. Aynı zamanda Ödül, pandemi sırasında da dünyadan kopmamamı, kendimin ve çevremin gelişimine yardımcı olmamı sağlıyor." DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
Maya Vakfı ve Project Lift’i duyduğum ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Üniversitemin gönderdiği -ve genellikle sildiğim- sıradan e-postalardan biri diye düşünmüştüm. Bu mesajı açmaya beni ne itti bilmiyorum ama açtığım ve okuduğum için şükrediyorum. Terapistlerden gönüllülere kadar herkes hayatımın büyük bir parçası ve ailem oldu. Gönüllülüğe ilk başladığımda kendime çok güvenemiyor ve henüz gönüllü olmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyordum. Fakat çocuklarla çalışmak ve yüzlerindeki gülümsemeyi görmek yaşadığım tüm stres ve zorlu işlerin yükünü unutturdu. Neredeyse 1 yıl geçtiğine hâlâ inanamıyorum, zaman rüzgar gibi geçti. Tüm söylemek istediğim bu şansı bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim.” DEVAMINI OKU
“Sabah erken saatlerde uyanmak… Hangi seansa gireceğini, karşılaşacağın yeni yüzlerin ve tanışacağın yeni çocukların merakıyla yola koyulmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Aceleyle otobüse zamanında yetişip Fındıkzade’de okula ulaşmak. Çünkü biliyorsun ki seni görmeyi bekleyen ve sana ihtiyacı olan insanlar var… Sabah erken saatlerde uyanmak… Katılacağın aktiviteleri düşünmek… Karşılaşacağın zorlukları, bu zorlukların üstesinden nasıl geleceğini ve tüm bunlardan neler öğreneceğinin ve seni nasıl daha güçlü kılacağının merakıyla okula ulaşmak… Sabah erken saatlerde uyanmak… Çocukların yüzlerindeki masum gülümsemeyi görmeyi umut etmek ve gözlerindeki mutluluktan neşeye ve hatta hüzne ve çocuk kalplerindeki korkuya kadar tüm duyguları yansıtan sihirli parıltıya şahit olmak… Tüm bunlar ve eklenecek pek çok güzel anı benim için Travmaya Duyarlı Okullar projesinin anlamı demek. Çocukların gülümsemesini, umudu onlara geri vermek ve gizli kalmış yeteneklerinin, becerilerinin açığa çıkmasına alan tanımak demek. Aynı zamanda çocuklara yardım etmek, öğretmenlerin ve gönüllülerin kendi iç dünyalarını keşfetmelerine olanak sağlamak demek… Bu unutulmaz deneyim için Maya Vakfı’na çok teşekkür ederim. Umuyorum ki günler geçtikçe daha da büyür ve daha çok insanın hayatına umut tohumları ekmesine yardım edersiniz. Sevgi ve şükranlarımla… DEVAMINI OKU
YÖRET BANA NELER KATTI? Çocuklarla çalışırken, çocuklara kazandırmak istediğimiz tüm kazanımları ben de kazandım ve içselleştirdim. Okullarda ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını ve bunlara nasıl(sağlıksız) müdahale edildiğini ve bunlarla gerçekten çalışmamız gerektiğini, aynı zamanda çevre tarafından küçük görülen sorunların çocuklar üzerindeki etkisinin ne kadar derin olduğunu görmüş oldum. Çocuklara nasıl yaklaşmam gerektiğini, onların anlaşılmaya, dinlenmeye ne kadar ihtiyaçları olduğunu deneyimledim. Çocuklara yaklaşırken sınırlarımız ne olmalı bunun farkına vardım ve her zaman inandığım ‘çocukların birey olarak görüldüğünde hayatın ne kadar değişeceği’ düşüncesinin ne kadar gerçek olduğunu görmüş oldum. DEVAMINI OKU
Öncelikle hayatıma çok güzel insanlar kattı. Birlikte bir şeyler öğrenip aynı amaçla bu bilgileri kullandığımız insanlar. İlgimi, bilgimi, zamanımı, sabrımı, enerjimi bir sosyal sorumluluk projesine harcamamı ve en iyi şekilde değerlendirmemi sağladı. İlk defa özellikle mülteci çocuklarla bu kadar yakınlaşma, yakından vakit geçirme şansı buldum. Bana manevi anlamda ve mesleğimle ilgili önemli şeyler kattığına inanıyorum. YÖRET’le neden bu tür projelerden uzak durmamam, hatta kendim bir şeyler üretmem gerektiğini hatırladım. Umarım yeniden burada güzel işlerde yerim olur. Her şey için teşekkürler. Vakıftakiler gönüllülere böyle davrandıkça, kucak açtıkça bu güzel işler de yalnız kalmayacaktır. Sevgiler. DEVAMINI OKU
Öncelikle gönüllü olduğum il vakıf ve ilk gönüllülük tecrübemin burada, bu arkadaşlarla olmuş olmasını şans olarak görüyorum. Burası sayesinde başka bir vakıfla daha tanıştım ve hayatımın çok önemli bir yerinde konumlandı. Sosyal anlamda kattıklarının yanında kişisel anlamda da çok fazla katkısı oldu. Farkındalık kazanmamda, yakın ilişkilerimi düzenlememde, olaylara bakış açımda çok faydası oldu. Her süpervizyondan sonra farklılıklar yaratan, düşündüren deneyimler yaşadım. Şu ana kadar yaptığım en iyi işlerin başında geliyor. DEVAMINI OKU
"Daha iki aylıkken geçirdiğim beyin kanaması sonucu Cerebral Palsy tanısı aldım. Şimdi 6 yaşındayım ve hafif düzey zihinsel engelim var... Okul yaşım gelince Metin Sabancı Özel Eğitim Okullarında ana sınıfına başladım. Okulda arkadaşlarımla beraber oyun oynuyor, kalemle resimler yapıyoruz. Hayal ettiklerimin resmini çizmeyi çok seviyorum. Bağımsız bir şekilde ayakta durabilmeyi, tek başıma giysilerimi değiştirmeyi, ayakkabılarımı bağlamayı arkadaşlarımdan daha geç bir dönemde öğretmenlerimin yardımıyla başarabildim. Keşke tüm arkadaşlarım benim kadar şanslı olsa... DEVAMINI OKU
Yaşamımın mücadele dolu serüveni, gözlerimi dünyaya ilk açtığım anda başladı. Doğumum sırasında oksijen yetmezliğinden Cerebral Palsy'li oldum. Akranlarım emekleyerek dünyayı keşfederken ben ellerimi hareket ettirebilmek için yüm gücümü kullanıyordum. Arkadaşlarım cümleler kurarken ben birkaç kelimeyi konuşabilmek için günler boyu uğraşıyordum. Diğer çocuklar için sıradan olan hareketler benim için çok güçtü... Ama yalnız değildim. Yanımda ailem ve fizyoterapistim vardı. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Merhaba ben Dr. Sare Aydın, Altı yıllık eğitim hayatımda TESYEV'in bana maddi olduğu kadar, manevi anlamda da çok büyük desteği oldu çünkü tekerlekli sandalye üzerinde tıp fakültesi eğitimimi tamamlamak çok büyük güç ve emek gerektiriyordu. Ben bu süreçte çok büyük engeller aştım. Bunu başarırken ailemden sonra yanımda hissettiğim ikinci bir aile TESYEV'dir. O nedenle TESYEV, bir vakıftan ziyade benim için bir aile aslında ve her başarılı engelliye baktığınızda arkasında TESYEV'i göreceksiniz. Tokat Gaziosmanpaşa Tıp Fakültesini 1.likle bitirmemde büyük desteği olan TESYEV ailesine teşekkür ediyorum. DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
Ben üniversite öğrencisiyim.Kırmızı Çocuklar Derneği hayatımda olmadan önce Sosyal Hizmetler'de büyümüş,yurttan çıktıktan sonra üniversite okumaya çalışan, özgüvensiz,başarısız hisseden bir gençtim. umutsuz bir dönemde, kendimi bir hiç olarak gördüğüm dönemde bir kurtarıcı edasıyla elimden tutan, maddi manevi desteğin ötesinde, bir annenin ve babanın bile ilgilenmediği gibi benimle ilgilenmeleri, bir şeyler yapmaları, benim kendimi geliştirmemi, kendi moral ve refah seviyemi artırmamı,kendimi güvende hissetmemi sağlamaları beni ister istemez başarıya götürüyor. Derneğin sağladığı destekler sayesinde yapmış olduğun faaliyetlere bakacak olursak "3 Yıldızlı Dalgıçlık," Gümüş Cankurtaranlık", " İHA Pilotluğu", "İlkyardım Eğitimi", kişisel gelişimim ve profesyonel olarak devam ettirdiğim yüzme sporu. Belki de bu dernek olmasaydı bu kadar başarılı olamayacaktım. Tabii daha birşey başarmadım ama onlar olmasaydı ben de bu kadar donanıma sahip olamayacaktım. Herşeyi geçtim sırf daha iyi psikolojide olayım diye psikolojik destek almamı sağladılar. HUkuki bir sorun yaşadığımda ise gönüllü grubundan hukuki destek aldım. Bizim için çalıştıklarını ve birşeyler yapmak istemeleri benim daha çok çalışma azmimi arttırıyor. Onlarla birlikte kendimi özgüvenli, mutlu, atılgan, hayata dair umutları olan ve başarıya doğru emin adımlarla ilerleyen bir birey olarak görüyorum. Bütün bunların ötesinde benim artık derdim veya bir ihtiyacım olduğunda arayabileceğim bir AİLEM var. İyi ki KIRMIZI ÇOCUKLAR DERNEĞİ var ve bizimleler. Cihan A.K. DEVAMINI OKU
Avrupa Birliği IPARD projesi LEADER Tedbiri kapsamında 2016 yılında kamu,özel, öncelikli gruplar (çocuklar, kadınlar vb.) ve sivil toplum kuruluşlarının birlikteliği ile kurulan Cide Yerel Eylem Grubu Derneği; dezavantajlı grupların sosyo-ekonomik gelişmişliğini sağlamak, bölgede bulunan sivil toplum kuruluşlarının iyileştirilmesini gerçekleştirmek, kırsal kesim istihdamını arttırmak gibi amaçları ödev edinerek yöreye özgü yerel kalkınma stratejisini oluşturmuş 2020 yılı içinde Tarım ve Kırsal Kalkınma'yı Destekleme Kurumu ile ilgili sözleşmeyi imzalayarak amaçları doğrultusunda çalışmalarına başlamıştır. DEVAMINI OKU
GELİRLER | 2022 | 2021 | 2020 |
---|---|---|---|
Yurtdışından Alınan Yardımlar | 0 | 0 | 0 |
Kamu Kuruluşlarından Alınan Yardımlar | 0 | 0 | 252.300 |
Yıllık Bağış Toplamı | 1.038.570 | 488.664 | 0 |
Diğer Gelirler | 59.358 | 67.174 | 12.052 |
Gelir Toplamı | 1.097.928 | 555.838 | 264.352 |
GİDERLER | |||
Genel Giderler | 555.345 | 259.120 | 29.650 |
Personel Giderleri | 539.031 | 294.688 | 61.219 |
Amaca Yönelik Giderler | 0 | 0 | 0 |
Diğer Giderler | 3.552 | 2.030 | 173.483 |
Gider Toplamı | 1.097.928 | 555.838 | 264.352 |
* Kurumun finansallarıyla ilgili daha detaylı bilgilere ulaşmak için tıklayınız.
* Bilgi girişleri sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri tarafından yapılmaktadır, ve bilgilerin doğruluğundan kurumlar sorumludur. Açık Açık ekibi yıl içerisinde veri kontrolleri yaparak kurumlara yardımcı olmaktadır.